RÖPORTAJ GENCER AYTÜRE

OKULLAŞMA ORANLARI

İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen, okullaşma oranları, nitelikli eğitim ve fiziki mekanların yeterliliği açısından okulöncesi eğitimde Eskişehir'i Türkiye'de bir numara yapmayı hedeflediklerini belirterek, ' Eğitim kurumlarında ikili öğretime iki yıl içinde son vermeyi amaçlıyoruz. Bazı okullarda bu çok mümkün görünmüyor. Ama o türden okullar dışında ikili öğretimi bitirmek benim için önemli bir hedef' dedi.

'BAŞARIYLA OLUR'

Özen, 'İlimiz her zaman ülkemizin akademik başarısı en yüksek illeri arasında yer almıştır. Sınavlarda eğer bu ölçekle bir başarı sıralaması yapılırsa 2 basamaklı sayılara hiç düşmediğimizi söyleyebilirim. Akademik başarıda hedefimiz zaten bizim sloganımızda var 'eğitim, öğretim ve yönetimde model il' Bu da elbette başarı ile olur. Hedefimiz model il olmayı sürdürüp yeni çığırlar açmak' dedi.

**

Eskişehir Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen ile Eskişehir'in eğitim sorunları, eğitimin önemi ve eğitim öğretim yapısıyla ilgili söyleşi yaptık.

Bize öncelikle Necmi Özen'i tanıtır mısınız?
Kütahya 1963 doğumluyum. İlköğretimle ilgili öğrenciliğim babamın görevi dolayısı ile Manisa'da geçti. İlkokulu Akhisar'ın Kadıdağı Köyü'nde, ortaokulu ise Manisa'da yatılı olarak okudum. 1979-1980 Tavşanlı Atatürk Lisesi mezunuyum. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1987'de mezun olduktan sonra 1990 yılına kadar dershanede çalıştım. 1990 yılında Bakanlık kadrolarına geçtim. O tarihten bu yana devam ediyorum. Çok fazla öğretmenlik yapamadım. Mesleki yaşantımın toplam 4 yılında fiilen öğretmen olarak çalıştım. Onun dışında müdür yardımcısı, okul müdürü, şube müdürü görevlerinden sonra, önce Erzincan'a İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandım. 2014 Şubat ayından bu yana da Eskişehir'de görev yapıyorum.


-Okul yıllarında nasıl bir öğrenciydiniz, en çok hangi derse ilginiz vardı?

Çok parlak bir öğrenciliğim olmadı. Hep ihtiyaç kadar ders çalıştım. Ama lise yıllarında sosyal dersler daha çok ilgimi çekerdi. Özellikle de tarih… Ama belirgin bir ders hayranlığım sadece son sınıfta Edebiyata olmuştu. Oda hocamdan kaynaklanıyordu. Esma Canıaz hocamın (hala hayırla ve hayranlıkla yad ediyorum) bu konudaki etkisini hiç unutamam.


-Milli Eğitim Müdürü olmanın sizce en büyük sorumluluğu nedir?

Uykusuz kalmaktır. Tatil ve izin yapamamaktır. Sorumluluk alanı ve kapsamı çok geniş bir hizmet yürütüyoruz. Ama kısaca özetleyerek bu soruyu cevaplamak gerekirse; bir milletin geleceği sorumluluğunuz altındaki kurumlarda şekilleniyor. Daha büyük bir yük olabilir mi?


-Yapılan sınavlarda Eskişehir'in durumu nedir? İstediğiniz yerde mi? Bu konudaki hedefleriniz nelerdir?

Sınavların illerin başarısını salt bir açıdan değerlendiren bir ölçek olmasından çok rahatsız olmakla birlikte ilimiz her zaman ülkemizin akademik başarısı en yüksek illeri arasında yer almıştır. Eğer bu ölçekle bir başarı sıralaması yapılırsa 2 basamaklı sayılara hiç düşmediğimizi söyleyebilirim. Bu sınavlarda 'istediğimiz yer' diye bir derece olmasını istemiyorum. Tabi ki bu akademik başarıya karşı olduğumdan değil, öğrencilerimizin sosyal, kültürel, sportif, sanat faaliyetleri ve bilimsel araştırma projelerinde kendilerini ispat etmeleri ve derece yapmalarından daha çok mutluluk duyuyorum.
Akademik başarıda hedefimiz zaten bizim sloganımızda var 'eğitim, öğretim ve yönetimde model il' Bu da elbette başarı ile olur. Hedefimiz model il olmayı sürdürüp yeni çığırlar açmak.


-Mesleki eğitimin AB ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizdeki durumu nedir?

Bir sanayi kuruluşumuz çok güzel bir slogan oluşturmuştu. 'Meslek Lisesi, Memleket Meselesi' Gerçekten de öyle. 1998 yılından sonra meslek liselerinde kaybolan mesleki eğitimin nitelikli başarısını yeniden bu alana kazandırmamız lazım. Sadece nicel olarak değil nitel olarak da mesleki eğitimde gelişmeye ihtiyacımız var. İlimiz sayısal olarak ülke ortalamasının üstünde ve yakalanmak istenen hedefe yakın bir yerde duruyor. Ancak akademik başarısı en iyi durumda olan öğrenciler bu alana (mesleki eğitime) hiç yönelmiyor, daha çok akademik eğitim veren liselerimize yöneliyor. Oysa gerçek sanat erbabı, geleceğin başarılı mühendis ve sanatkarları aynı zamanda akademik başarısı yüksek bireyler arasından çıkacak. Ülkemizde ve ilimizde mesleki eğitimin en önemli ve aşılması gereken sorunu nitelik kaybıdır. Katsayı engelinin kaldırılması, mesleki eğitimin önünün açılması bu kaybı bir ölçüde zamanla telafi edebilir. Ama mesleki eğitim ancak iş sahalarının genişlemesi ve bu genişlemeye uygun alanların dalların okullarımızda açılmasıyla yeniden zirveye oturacaktır. İlimizde var olan meslek liselerimizdeki alan ve dalları bu açıdan gözden geçiriyoruz. Sektörlerle de işbirliği içinde olarak ihtiyaç duyulan alanlarda alan ve dal açarak biz bu alanda olumlu bir adım atmış olacağız. Ülkemiz genelindeki yaklaşım da bu yöndedir.


-Eskişehir'deki okullarda bina kalitesi sizce nasıl? Deprem dahil, gerek teknik donanım gerek kullanışlılık açısından sizce durum nedir?


Binalar yapıldıkları yıllarda yürürlükle olan yasalara göre yapılıyor. Ülkemizde son 25 yıl içinde meydana gelen depremler bina güvenliği konusunu da öne çıkardı. Biz belli bir program çerçevesinde eskiden yeniye doğru binalarımızı inceletiyoruz. İhtiyacı olan okullarımızda güçlendirme, yıkıp yeniden yapma çalışmalarımız sürüyor.
Binaların özellikle şu anda uygulamaya konulan projeler hem estetik açıdan ve hem de kullanışlılık açısından oldukça ferah ve erişilebilir mekanlar. Eski olanları da biz bu açıdan elden geçiriyoruz.


-Ücretli öğretmenlik ve sözleşmeli öğretmenlik hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Ücretli öğretmenlik mutlaka devam eder gider. Çünkü anlık oluşan ve kendi içinde kurumların gideremediği öğretmen açıkları ücretli öğretmenlik ile kapatılıyor. (askerlik, doğum, uzun süreli tedaviler, ücretsiz izinler vb.) ülke genelindeki durumu kıyasladığımızda ücretli öğretmene en az ihtiyaç duyan bir ildir Eskişehir. Çünkü özür grubu atamaları nedeniyle ihtiyacın üzerinde öğretmene sahiptir zaten.
Sözleşmeli öğretmenlik ise artık uygulanmıyor. Sözleşmeli öğretmenlerimizin hepsini kadroya aldık geçtiğimiz yıllarda.


-Popüler bir soru, sizce öğretmen atamaları yeterli mi?

Evet. Cumhuriyet tarihimiz boyunca en çok öğretmen sayısına ulaştığımız günleri yaşıyoruz. Belli birkaç alan dışında ülkemizde öğretmen açığı yok. Şu anda bakanlığımız norm kadrolarının yaklaşık yüzde 90'ı dolu. Hal böyle olunca öğretmen atamalarına bir şey dememek gerekir herhalde. Özellikle şuanda Bakanımız cumhuriyet tarihinin en çok öğretmen atayan Bakanı olma unvanına da sahip. Görev süresi içinde 150 bin civarında öğretmen ataması gerçekleşti. İlimiz için de durum böyle. İlçelerimizde neredeyse boş kadro kalmadı diyebilirim.


-Sizce Eskişehir'de eğitim adına en büyük sorun nedir?

İkili öğretim. İlçelerde hızla yaşanan boşalma. Mesleki eğitimde nitelik kaybı. Bunun yanı sıra genel olarak ülkemizin her yerinde yaşanan sorunlar. Eğitimde değer kaybı, sınav odaklı bakış açısı. Bence sorunlarımızın önce gelenleri bunlar.


- Eskişehir'deki en büyük projeniz nedir?


Eskişehir, akademik başarılar açısından kendini ispat etmiş bir şehir. Bunun sürmesini sağlamak bir proje olamaz elbette. Zaten bu başarı devam edecektir. Çünkü 'eğer başarı tekrarlanmıyor ve geliştirilemiyorsa o zaman başarı değil, tesadüftür.'
En önemli beklentim ikili öğretime 2 yıl içinde son verebilmek. Bazı okullarda bu çok mümkün görünmüyor. Ama o türden okullar dışında ikili öğretimi bitirmek benim için bir hedef. İkinci önemli beklentim okul öncesinde Eskişehir'i ülkenin bir numarası yapabilmek. Yani okullaşma oranları, nitelikli eğitim ve fiziki mekanların yeterliliği açısından. Üçüncüsü mesleki eğitime hak ettiği değeri kazandırabilmek. Mesleki ve Teknik eğitimde yeniden nitelikli mezunlar ve sanayinin beklediği vasıflı ara elemanların yetişmesini sağlayabilmek. Dördüncüsü özel eğitime muhtaç çocukların hak ettiği, onlara özel mekanlara ve imkanlara kavuşmasını temin etmek. Özel eğitim alanında ilimizi örnek uygulamaların yapıldığı bir il haline getirebilmek. Bunların hepsini topladığınızda ve buna benzer diğer hedeflerimizi de buna kattığınızda büyük proje ortaya çıkıyor. Eskişehir'de eğitimin niteliğini arttırma, geliştirme projesi.


- Yıllardır süren ödenekler sorunuyla gündeme gelen bağış konusuyla ilgili düşünceleriniz?

Aslına bakarsanız okullarımızın her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak ödenekler Bakanlığımızca sağlanıyor. Ama okullarımız kendine özel nitelikli hizmetler üretme çabası içine girince ve tanımlanmamış birtakım hususlar ortaya çıktığında veli katkısı, okul ile aile birliği işbirliğine ihtiyaç duyuluyor. Biz velilerimizin mutlaka okul yönetimlerine katkı sağlamasından yanayız. Ama hepimizin karşı olduğu birtakım hizmetlerin karşılığı olarak (kayıt, nakil, diploma ..vb) dayatmacı bir talep olması durumu. Bunu elbette istemiyoruz. Velilerimize talepler iletildiğinde, okul idarelerince ortaya konulması düşünülen hizmetler anlatıldığında zaten velilerimiz de bu işbirliğinin içinde oluyorlar. Belli dönemlerde ayyuka çıkan medya haberleri dışında böyle bir sorunumuz olduğunu düşünmüyorum.


-Egitimde sendikal kutuplaşma sizce söz konusu mu ve bunun eğitim öğretim anlamında yansımaları nelerdir?

Sendikal kutuplaşma diye bir şeyi kabul etmek istemem. Var olduğu zaman zaman dillendirilen husus sendika yöneticilerinin ortaya attığı bir iddiadır. Öğretmenler odalarında bu tür kutuplaşma veya düşman tavırların olduğunu sanmıyorum. Bizler gençlere farklılıklarımızla bir arada yaşamayı öğretmeyi gaye edinirken kendi aramızda bu tür ayrışmaların olması elbette mümkün değildir. Ben bütün çalışanların sendikal örgütlenmenin içinde yer almasından yanayım. Belki olaya şöyle de bakmamız gerekir. Sendikalarımız memur çalışanların haklarını arama, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, yönünde savunma içindeyken bu yolla elde edilen kazanımların sendikalara üye olmayanlarca da kullanılıyor olmasında sorun var bence. Çatışma ise bundan doğabilir. Diğer, kökü farklı bakış açılarına dayanan ayrışmalar ise çatışma değil tartışma olarak kalır ve bir kutuplaşmanın gerekçesi olamaz.


-Okul kantinlerinde halen hijyen sorunu sizce var mı? Durum sizce nasıl?

Okul kantinlerinde hijyen diye bir sorunun olmaması gerekir. Zira bir denetim mekanizması var. Sözleşme hükümleri ve yaptırımları var. Eğer bir okul kantininde hijyen veya kalite sorunu varsa yeterli denetimin yapılmamasındandır. Ancak genel itibariyle kantinlerde bir hijyen sorunu olduğunu sanmıyorum. Olanlar varsa da tespit edilir ve gereği yapılır. Bu konuda okul aile birliklerimizin ve velilerimizin öğrencilerimizi takip etmesi ve hassas davranmaları konusunda bilgilendirmelerinin bize yol açacağını düşünüyorum. Bizler de denetleme görevlerimizi yerine getiriyoruz elbette.


-Son olarak Eskişehir halkına, gençlere öğrenci ve velilere söylemek istedikleriniz nelerdir?


Biz, görev alanımız itibariyle ülkenin geleceğine hizmet ediyoruz. Bugün ortaya koyduğumuz çabalar ancak yıllar sonra bir sonuç veriyor. Ama telafisi o zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle tüm gençlerimizi toplumun ahlaki, kültürel, tarihi ve insani değerleriyle mücehhez olarak yetiştirmek yegane gayemizdir. Yoksa en büyük suçları işleyenler çok iyi öğretim görmüş insanlar arasından da çıkabiliyor. Asıl olan iyi vatandaş, kendine, çevresine, milletine ve insanlığa hizmeti kendine gaye edinmiş kuşaklar yetiştirmek. Bu sadece bizim emeğimizle olamaz. Eğitimde başarının olmazsa olmazı aile ve sosyal çevredir. Bu amaca hizmet noktasında tüm halkımızın bu milli gayeye erişme noktasında bizlere destek olmalarını bekliyoruz.


Editör: TE Bilisim