HELVACILIK ATA MESLEĞİ
İlk durağımız ilçe merkezinde yer alan ve ilçenin en eski helvacısı olan Abdullah Mercan'ın dükkanı oluyor. Yugoslavya göçmeni babası Bekir Mercan'ın mesleği olan helvacılığı sürdüren 56 yaşındaki Abdullah Mercan, Pazaryeri'nin en meşhur helvacısı. 1918'den bu yana Pazaryeri'nde helvacılık yaptıklarını anlatan Abdullah Mercan, 'Meslek bize dedelerden kalma. Helvamız, bozamız ve dondurmamız var. Hepsini kendimiz yapıyoruz. Hiçbir katkı maddesi yok. Tahin ve şekerden yapıyoruz helvamızı. Hazımsızlığa, mideye faydası var. Yemeyenler gelip tatsınlar. Oğlum Beytullah da severek yapıyor bu işi' şeklinde konuştu.
HER ŞEY DOĞAL
Gezintimiz esnasında Mesut Kök'ün sahibi olduğu kasap dükkanına da uğradık. 40 yaşındaki Mesut Kök, tesadüfen kasap olduğunu anlatarak, Bilecik, Bozüyük'ten de müşterilerinin olduğunu söyledi. Pazaryeri'ne gelenlerin mutlaka köftelerinin tadına baktığını ifade eden Kök, 'Ben hayvanları kendim yetiştiriyorum. O yüzden dükkanımdaki etin tadı bu kadar lezzetli. İsteyen burada yiyor. İsteyen alıp götürüyor. Dükkanımdaki her şey doğal. Et, çay, yoğurt… Sağlıksız bir şeyi buraya sokmayız. Müşterilerim de bunu bilir' dedi.
10 YILDIR PAZARYERİ'NDE
Pazaryeri'nde gezerken eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın babası Reşit Akdoğan ile karşılaştık. Reşit Akdoğan 10 yıl önce Pazaryeri'ne yerleşmiş. İstanbul'un gürültüsünden kaçıp eşinin memleketi olan Pazaryeri'ne geldiklerini anlatan Akdoğan, 'Arkadaşlarımız çok. Bilecik ve Bozüyük'te geziyoruz. Köyde bahçemiz var, köpeğimiz var. Onlarla uğraşıyoruz' ifadelerini kullandı.
MESLEK SAHİBİ OLDUK
Kadınların eğitim aldığı ve aile bütçesine de katkı sunduğu Pazarlı Bey Kültür Konağı'na uğrayarak kadınlarla sohbet ettik. Buradaki kursiyerlerden Emel Şenkütükçü, 'Stres atıyoruz toprakla uğraşırken. Meslek sahibi olduk. Elimizde bir parça çamur olsa onu satışa çıkarabilecek durumdayız. İŞKUR destekli olduğu için aylık bir miktar maaş da alıyoruz. Saksılar ve magnetler yapıyoruz satıyoruz. Küçük de olsa ailemize katkı sunmuş oluyoruz' şeklinde konuştu.
TOPRAK ANA DİYORLAR
Kursiyer arkadaşlarının Toprak Ana diye hitap ettiği Kadriye Kırbaş ise, 'Bayanlar olarak birlikte toprak üzerine el işi yapıyoruz. Hem stres atıyoruz hem ailemize katkı sunuyoruz. Elimizden ne gelirse yapmaya çalışıyoruz. Ben hepsinin büyüğü olduğum için bana toprak ana diyorlar. Çok güzel kapı açtılar bize' dedi.
ÇADIRDA KALIYORUM
Pazaryeri'nin doğa harikalarından biri olan Küçükelmalı Tabiat Parkı'na uğramadan ilçeden ayrılmak istemedik. Burada bir o kadar ilginç bir durumla karşılaştık. Emekli Hava Bonda Astsubayı İbrahim Evircan, kanındaki oksijen eksikliğinden kaynaklı Küçükelmalı Tabiat Parkı'na yerleşmiş. Doğası ve havasından kaynaklı Küçükelmalı'nın rahatsızlığına iyi geldiğini anlatan Evircan, yazın bir, bir buçuk ay Küçükelmalı'ya kurduğu çadırda kalıyor.
ARTIK ATAK GEÇİRMİYOR
Bozcaarmut Göleti'ne de uğradıktan sonra yol kenarında Orhan Ünal'ın bağ evini ziyaret ettik. Ünal, bir Amerikan firmasından emekli olduktan sonra memleketine yerleşmiş. Pazaryeri'nde çiftçilik yapan Ünal, 'Doğaya dönmek istedim. Şerbetçi otu yetiştiriyoruz. Bira ve peynir mayasında kullanılıyor. Kooperatifimiz var bununla ilgili. Bir kere ekerseniz yıllarca verim alırsınız. Boncuk Ayşe Fasulyemiz var. Onu yetiştiriyoruz' dedi. Orhan Ünal'ın eşi Öznur Ünal ise 15 yıldır emes hastası. Tarımla ve toprakla uğraşmayı çok sevdiğini söyleyen Öznur Ünal, toprakla uğraşmaya başladığı günden bu yana eskisi gibi atak geçirmediğini ifade etti. MELTEM KARAKAŞ KAYA
Editör: TE Bilisim