RÖPORTAJ MELTEM KARAKAŞ

Eskişehir Sanayi Odası (ESO)'ya başkan adayı olan başarılı işadamı Celalettin Kesikbaş ile hem iş yaşamı hem de iş yaşamının dışındaki hayatı üzerine güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Hayalperest bir adam olduğunu söyleyen Kesikbaş, seyahat etmeyi, kitap okumayı çok seviyor. Fakat en önemli hobisinin çalışmak olduğunu da sözlerine eklemeden edemiyor.

İşadamları genellikle profesyonel yaşamlarıyla bilinir. Siz neler yapıyorsunuz iş yaşamınız dışında?
Çok zor bir soru. Normalde futbol oynamam ama seyrederim, basketbol oynamam ama seyrederim. Seyahat etmeyi çok severim. Yüzün üzerinde ülke gezmişimdir. Hem ailece hem arkadaşlarımızla seyahat etmeyi severiz. Bizim hem family grubumuz var hem de boys grubumuz var. Ailece de çok sık çıkıyoruz, arkadaşlarla da çok çıkıyoruz. Yani işin dışında da yılda beş altı kez yurt dışına çıkıyoruzdur. Seyahat etmek, okumak ama hobi olarak değil. Okurum yani ayda bir kitap. Ama bizim en büyük hobimiz çalışmak. Tasarım yapmayı severim, yeni ürünleri, teknoloji literatürünü takip ederim. Kitap okumam ama teknolojik literatürü ciddi şekilde takip ederim, ne yapılmış, ne edilmiş, bizim ne yapmamız lazım gibi. Yurt içinde de seyahat ederiz. Özellikle her hafta sonu mutlaka bir yerlere gideriz. Bu bölgeyi de iyi bilirim. İlçeleri, Yazılıkaya'yı ilçelerin tamamını gezdim. Sivrihisar'ın nesi vardır, Çifteler'in nesi vardır vs…



MUTLAKA PRATİZE ETMELİSİNİZ
ODTÜ'lü bir mühendissiniz. Aynı zamanda başarılı da bir işadamısınız. Bu noktaya gelmek için neler yaptınız? Geçmiş süreçten ve gençlere tavsiyelerinizden bahsedebilir misiniz?
1990'da bitirdim ben üniversiteyi. Bitirdikten sonra profesyonel olarak çalıştım. Ama ikinci sınıftan itibaren öğlene kadar okul, öğleden sonra da part time olarak firmalarda çalışıyordum mühendis olarak. Üniversite bittikten sonra Türkiye'nin önemli şirketlerinde, şantiyelerde, ofiste; tasarım, donanım, imalat, altyapı nerdeyse bütün kademelerinde bulundum, çalıştım altı yıl boyunca. Çok sürttüm yani. Ama başka türlü de bu iş öğrenilmiyor. Bir işi pratik olarak bilmezseniz o işin bütününü göremiyorsunuz. Mutlaka pratize etmeniz gerekiyor. Bizim zamanımızda 90'lı yıllarda ustalar daha popülerdi, onlar her şeyi bilirdi. Biz de çömez mühendis daha az şeyler bilirdik. Proje yapmayı bilirdik veya tasarım yapmayı, hesap kitap işlerini bilirdik de pratik hayatı bilemezdik.

SAHADA SÜRÜNMEDEN OLMAZ
İyi hatırlarım mühendissen bir sayaç nasıl bağlanır bilemezsin ama o sayacın bütün nasıl çalıştığını, manyetik yapısını, altındaki mekanik yapısını, elektronik yapısını, her şeyini bilirsiniz ama işte bağlantısını bilemezseniz de bir anlam ifade etmiyor. Onu da bilmeniz gerekiyor. Bunların hepsi için iki üç sene süründük ustabaşlarının yanında. Burada işte sen mühendis olmuşsun, okumuşsun ben ODTÜ'lü mühendisim diyorsun ama bunu sahada uygulayamazsan iyi bir mühendis olmuyorsun. En azından bu benim için öyle. Ve altı yıl boyunca gezmediğim yapmadığım iş kalmadı şantiyelerde, yüksek voltajından tut da düşük gerilimine kadar fazlasıyla çalıştım. Amerikan üslerinde çok çalıştım. Oralar da çok enteresan, Türkiye'de olmayan teknolojilerin hepsini öğrenmiştim. Ama çok çalışmakla ilgili. Pratize etmek çok önemli. Teorik aldığınız eğitimi eğer sahada sürünmeden yapamazsanız başarılı olamıyorsunuz.

USTALARIMDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
Ben şuanda gençlere de onu söylüyorum. Buraya kaç tane arkadaş aldıysak önce saha zorunluluğu koyuyoruz. Biz de oryantasyon süreçleri var. O bir senelik süreçte onları mühendis olarak görmüyoruz. İstasyonlar kuruyoruz. Ustaların yanına veriyoruz. Eğitimler veriyoruz. Anca bunlardan sonra tasarım bölümüne veya masa başına veriyoruz. O sebeple burada ofisler fabrikanın içerisindedir. Toplantı odaları vardır bir de. Bu işin pratik hayatını yaşamak lazım. Üçboyutlu düşünme kabiliyetiniz gelişmez yoksa. Mühendislik kariyerimdeki başarımın altında ustalarımdan aldığım eğitimlerin etkisi vardır.

KIZIM BİR BAŞARIDIR BENİM İÇİN
Hayattaki en önemli başarınız olarak neyi görüyorsunuz?
Yani benim için değerli birkaç tane şey var. Emeğinizin karşılığını görmek bence en önemli başarıdır. Anlık başarılardan bahsetmek gerekirse bir sürü başarınız olabilir. Onlardan bahsetmiyorum. Mesela 3000 metre koşucusunuzdur, koştunuz, madalyayı taktığınız anda başarılı oluyorsunuz. O, sizi ödüllendiren bir şey çünkü. Onun dışında günlük başarılarınız sizin görevinizdir zaten. Ama benim hayatımdan birkaç tane oldu böyle. Benim 2008'de bir şirketim vardı. O şirketimi çok iyi bir firmaya çok iyi bir paraya sattım. Ve Türkiye'de 1 numara olmuştu, Avrupa'da 8-10 firmadan biri olmuştu. İyi bir marka değeri taşımıştı. O satış, 15 yıllık bir birikimin aslında karşılığıydı. Başarınızın artık tescillenmiş haliydi. Ben onu çok değerli buluyorum. Kızımın doğumunu çok başarılı buluyorum. O benim için bir başarıdır. Şimdi mezun oluyor, diploma alacak. İyi bir evlat yetiştirmek de bence bir başarıdır.

HAYALPEREST BİR ADAMIM
En büyük hayaliniz nedir? En çok yapmak istediğiniz şey?
Ben şunu söylemeyeceğim hiçbir zaman; bir tane yat alayım dünyayı gezeyim dolaşayım. Zaten bunu yapıyorum. Ben hayalperest bir adamım. Ama hayallerimi de yaşadığım sürece yapabileceğime inanıyorum. Ve bunu yapmaya çalışıyorum. En büyük hayalim dünyayı gezmekti. Onu da şuan yapıyorum. Onun haricinde çok süslü, güzel laflar da söyleriz. Eskişehir sanayisini bir numara yapacağız vs. Bunlar zorunlu hareketler, bunu zaten yapacaksınız. Bu bir hayal değil, gerçek. Hayal dediğinizde insanın kişisel hayatına dair şeyler akla geliyor. Geçen hafta bir hayalim vardı. Gittim yamaç paraşütü yaptım. Hayaldi gerçek oldu. Şimdi de bunge jumping hayalim var. Onu yapmak istiyorum. Hayaller bunlar. Çocuğunuz mürüvvetini görmek de bir hayal ama bunlar bana göre hayal değil, olması gereken şeyler.

İHTİYAÇTAN DOĞAN ŞEYLER
ESO başkanlığına aday olmayı planlı, programlı bir şekilde mi karar verdiniz? Yoksa yakın zamanda verilen bir karar mıydı?
Uzun zamandır düşünüyordum. Yaklaşık iki yıldır düşünüyordum. En az iki yıllık birikim. İhtiyaçtan doğan şeyler. Ama alt tarafı dolu şeyler. Teknik alt yapısı dolu. Sayfalarca bilgi var. Bunların hepsi eylem planlarına dönüşecek. Bizim verdiğimiz sözler var. Onları insanlara doğru şekilde anlatmak gerekiyor. Hepsinin altı dolu. İki yıldır çalışıyoruz. Gazetemizdeki projelerin ötesinde projelerimiz var.

O RUHU YENİDEN CANLANDIRACAĞIZ
İnsanların tepkileri nasıl peki?
Geçenlerde TEKSAN'da iftar yemeğimiz vardı. Müthiş kalabalık vardı. 273 kişiydik. İnsanların büyük bir kısmı değişiklik istiyor. Yeni bir vizyon istiyor. Şuan ki mevcut vizyon yetmiyor. Bunu herkes söylüyor. Enerji vardı, insanlar motive olmuştu. Bizim kadromuzla bu işi yapabileceklerine gerçekten inanmış insanlar. O yüzden her gittiğimiz yerde çok pozitif şeyler duyuyoruz. Hatta insanlar daha katılımcı olmak istiyorlar. Eskiden bu işlerle pek kimse uğraşmazdı ama uğraşmaya uğraşmaya bu hale gelmiş. Yani statikleşmiş iş. Hiçbir ruh kalmamış. Şimdi o ruhu yeniden canlandırmak bizim görevimiz. Onu da başaracağız ve değişecek birçok şey.



GELECEĞİN KUŞAĞINI YARATACĞIZ
Akıllı, genç nüfusun Eskişehir'de kalmasını çok önemsiyorsunuz fakat birçok genç üniversiteyi burada okuduktan sonra İstanbul'a, Ankara'ya gidiyor. Siz gençlerin bu şehirde kalması için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
En önemli konu. Bizim çok değer verdiğimiz bir konu ve bunu yapacağız. Bir tanesi bizim burada organize sanayi bölgesinde bir teknik okulumuz var ama bir şeye yaramıyor. Öncelikle orayı çok aktif şekilde kullanıyor olacağız. Gerek üniversite ile işbirliği yapabiliriz gerek başka kanallarla hatta bunu kendimiz bile yapabiliriz. Hiçbir sıkıntı yok. Biz geleceğin kuşağını yaratacağız bu şehirde. Gazetemizde de yazdık onu. Artık kod yazabilen insanlar değerli, robot programlayabilen insanlar çok daha değerli. Tasarım yapabilen insanlar, marka oluşmasına katkı sağlayan insanlar değerli. İnovasyon yapabilen inanlar yine aynı şekilde. Beş tane temel şey çizdik. İnovasyon, marka, tasarım, robot programlayacak, kod yazacak. Şimdi bunları yaptığınız zaman, bu gençleri de bunun alt yapısı için hazırlamanız gerekiyor.

SANAYİ BÖLGESİNDE İŞ OLANAĞI
Bende üniversiteden mezun olduğumda teorik olarak çok iyiydim ama pratik olarak sıfırdım. Şuan ki üniversiteyi bitiren arkadaşlar çok dolu ama teorik hayatla pratik hayatın örtüşmesi gerekiyor. Öncelikle bu beş konuda arkadaşlarımızı lise mezunu, yüksekokul, üniversite mezunu fark etmez bir yıl boyunca bu eğitim süreçlerini tamamlayacağız. Buradaki çocuklar çok önemli. Bunları pratik hayata hazırlamamız gerekiyor. Ve Eskişehir'de de tutmamız gerekiyor. Burayı bir master programı gibi hazırlayacağız. Ve pratik hayata dayalı olacak. Belki ilk sene 200 kişi, diğer sene 300 kişi alacağız. Sonra bu arkadaşlara organize sanayi bölgesinde iş olanağı sağlayacağız. Eskişehir'deki çocuklar çok zeki. Bizler onların zekalarını ortaya çıkaracağız.

ESKİŞEHİR'E NİTELİKLİ GÖÇ LAZIM
Bir diğer önemli konu, Eskişehir'e yatırım gelmesi gerekiyor. Şimdi Eskişehir'e baktığınızda sanayide 600 tane firma var. Bütün her tarafta herkesin ortalama küçüğüyle büyüğüyle beş tane mühendisi yoktur. Bunun için ne yapmanız gerekiyor? Buraya daha fazla yatırım getirmeniz lazım ya da şirketinizi büyütmeniz gerekiyor. Yani ya organik büyüyeceksiniz ya a inorganik büyüyeceksiniz. Organik büyümek için bu fabrikanın beşken belki on tane daha elemana ihtiyacı olacak. Bu mavi yaka, beyaz yaka, ara elemanlar hepsi için geçerli. Ama dışarıdan yatırım getirirseniz İstanbul'da firmaları buraya çekerseniz burada yatırım yapmalarını teşvik ederseniz bu sefer ne yapacak bu 3 bin kişi olacak 6 bin kişi, 7 bin kişi, 10 bin kişi. İş olanağı açılacak insanlara. Bunu sağlamanız lazım. Bunu sağlamazsanız Eskişehir beyin göçü yaşar. Eskişehir'de şuan beyin göçü var. Eskişehir'in güzel çocukları, akıllı çocukları illa Eskişehirli olmasına gerek yok hepsi önemli. Eskişehir'e nitelikli göç lazım.

HERBOLOG OLAMAZSINIZ
İz bırakmak istiyor musunuz Eskişehir'e? Ya da şöyle sorayım: bizler ileride sizi nasıl, nerede göreceğiz? Siz Celalettin Kesikbaş'ı nerede hayal ediyorsunuz?
Benim bütün işlerimde focus olmak vardır. Önce işime focus olurum. Bizim üç şirketimiz var. Bir tanesi fiber optik, başka bir sürü iş yapabilir ama biz sadece fiber optiğe focus olduk. Bir tanesi Lava. Orada dökümle ilgili birçok şeyi yapabilirsiniz, makine parçasından, oto sanayisine kadar. Biz hayır sadece tencere tava üreteceğiz dedik ve o işe focus olduk. LANDE'de mesela buradaki makinelerle sektör dışı birçok şey yapabilirsiniz. Hayır, burada da IT sektörüne Network ya da Datacenter çözümleri üreteceğiz. Benim hayatım hep focus olmak üzerine. Şuan ki focusumuz Sanayi Odası. Bütün varımızı, focusumuzu, her şeyimizle bu işi yapacağız. Çünkü bir işe focus olmazsanız, odaklanmazsanız başarılı olma şansınız yok. Her şeye odaklanamazsınız. Herbolog olamazsınız. Her şeyi bilecen, her şeyi yapacaksın, en iyisi sensin, her konuda bir fikrin olacak… Biz böyle insanlar değiliz. Yapımız da buna uygun değil. Hep odaklanmakla ilgili. Şuan ki odağımız Sanayi Odası.

SİYASET ZOR İŞ
Peki hiç ileride siyasete girmeyi düşündünüz mü? Ya da bu yönde bir teklif geldi mi?
Hayır. Çok net. Hiç öyle bir durum yok. Siyaset zor iş. Focusumuzda yok yani.

ESKİŞEHİRSPOR BİR MARKADIR
Eskişehirspor ile ilgili ne düşünüyorsunuz peki? Şuan zor bir süreçten geçiyor.
Eskişehirspor bu şehrin bir markası. Gerçekten üst düzey bir marka. Şehir dışına çıktığınızda Eskişehirspor hem seyircisiyle hem tarihten gelen heybetiyle çok dikkat çekicidir. Çünkü Anadolu'da Türkiye kupasını alan ilk takım, 1970'li yıllarda fırtına gibi esen, çok büyük başarıları var. Öyle olunca Anadolu'da Eskişehirspor bir hareket yaratmış. Farklılaştırılmış. Hak ettiği yerde değil. Her zaman olması gereken yer süper lig. Ama bizim çok değerlimiz.
Editör: TE Bilisim