Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, ES TV ekranlarında yayınlanan Açıkça programının konuğu oldu. Elagöz, ESGROUP Genel Yayın Koordinatörü Ali Baş ve Sonhaber Gazetesi Muhabiri Meltem Karakaş Kaya'nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Eskişehir Barosunun iptal edilen genel kurulu ile ilgili konuşan Elagöz, 'Biz Eskişehir İdare Mahkemesine yürütmeyi durdurma istemli iptal davamızı açtık. Ama yürütmeyi durdurmayla ilgili bir karar çıkmadı. Burada sıkıntı şurada: Avukatlık kanunu gereği genel kurullar zaten bir ay önce ilan edilir. Bununla ilgili valiliklere, gerekli kurullara il seçim kurullarına hazirun listesi gönderilir ve 1 ay öncesinden o hazırlıklar yapılır. Bunların hepsi yapıldı. COVİD denen gerçek 2 Ekim günü ortaya çıkmadı. Marttan beri Türkiye gündeminde ve ondan neticesinde dünyanın gündeminde. Şimdi bir gün kala Baro genel kurulunun iptal edilmesinin izahı mümkün değil. Aklı salim olan kişi de bunun doğru olduğunu söyleyemez. Burada amaç ne? Önceden yapsa bunu biliyorlar ki barolar yasal haklarını arayacaklar. Normlar hiyerarşisine aykırı bir durum. İçişleri Bakanlığı genelgesiyle kanunen yapılan bir düzenleme yok sayılamaz. Hiçbir hukuk mantilesi kabul etmez' diye konuştu. Seçimin ne zaman olacağıyla ilgili soruyu yanıtlayan Elagöz, 'Genelgede zaten 1 Aralık 2020 tarihine kadar diyor. Sıfırdan başa alacağım. 1 Aralık'a kadar erteleme var. Ben 31 Ekim veya en geç 1 Kasım itibariyle tekrar seçim kararı alıp seçim sürecini başlatacağım. O yüzden idare mahkemesinin vereceği yürütmeyi durdurma kararının benim için bir önemi faydası yok' dedi.

KENDİ KANUNUNA UYMUYORSUN

Tekrar erteleme gelebilir mi? Sorusunu yanıtlayan Elagöz, 'Bence gelebilir. Neden gelebilir? Artık hukukçu olarak önümüzü göremiyoruz. Şu yaşadığımız tam trajik komik bir durum. Hiçbir hukuk devletinde kabulü olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Açıkça aklımızla da alay edildiğini düşünüyoruz artık. Yarın bir torba yasasıyla avukatlık kanununda değişiklik yapıp her türlü düzenlemeyi getirebilirler. Ne kanun sistematiği kaldı bu ülkede ne hukuki öngörülebilirlik kaldı bu ülkede ne bir hukukçu olarak yarın başımıza ne geleceğini idrak edebilecek durumumuz kaldı. Bizim Ankara'ya yürümemize rağmen bu kanunu siz çıkarttınız ben çıkartmadım ki. Neden çıkarttığın kanuna uymuyorsun o zaman? Niye genelgeyle bunu yasaklıyorsun? Ben meslektaşlarımı başka bir şey için mi çağırdım? Genel kurulu yap diyorsun ben de gene kurulu yapak için kanunun bana emrettiği şekilde organizasyonumu yapmışım. Ne demek bir gün önce bunu iptal etmek ya hem de genelgeyle. Böyle bir şey olur mu?' ifadelerini kullandı.

SAMİMİ DEĞİLSİNİZ

'Siyasi partilerin kongreleri de iptal edilseydi saygı duyardım' diyen Elagöz, 'Anayasa ile düzenlenmiş bir konu Anayasa ile değiştirilir. Kanun ile düzenlenmiş bir karar ancak kanunla değiştirilebilir. Genelge de kanuna aykırı olamaz. Siz kanunun 82'nci maddesiyle Ekim ayında yapacaksın diyorsun, zorunlu tutmuşsun, tarihi sen belirlemişsin. Genelgeyle bunu yapıyorsun. Şu yapılsa anlarım. COVİD evet ülkemizin gerçeği. Gerekli önlemler alarak bu genel kurulu gerçekleştirecekti. Atatürk Kongre Merkezinde yapılacaktı ki biliyorsunuz çok geniş bir salon ve oturma şeklini de ona göre ayarlamıştık. Her türlü ortam sağlanmıştı. Genelgeyle bunu getiriyorsun, kanunla getirsen saygı duyarım. Ek kanun maddesiyle ertelese kanuna uygundur ama genelgeye yapamaz. COVİD gerçeği olsa da yapamaz bunun altını çizmek lazım. Veya herkese yapsa onu da anlayışla karşılarım. Aynı gün KESK başvuruyor. Ona diyor ki siz yapabilirsiniz. Parti kongrelerini direkt ayrı tutuyor. Parti STK değil mi? Kamu kurumumu parti? Bunu da ayrı tutuyorsun. Barolara gelince COVİD gerçeği ortaya çıkıyor. Samimi değilsiniz kusura bakmayın' dedi.

YENİ DÜZENLEME YAPILABİLİR

Kristal İş sendikasında şube seçimleri yapılmadan genel merkez seçimlerinin yapılmasını hatırlatılması ve barolarda uygulanma ihtimalinin olup olmaması üzerine konuşan Elagöz, 'Onu yapamazlar. Birlik başkanını biz seçeceğiz. Eski delegelerle Eskişehir barosunun delegelerin düşüncesi değişmez. Hepsi hukuku savunan, saygı değer meslektaşları bu yaşananları görmüyor mu? Vahim durumun hangi avukat farkında değil. Hangi düşüncede hangi dünya görüşünde olduğunun bir anlamı yok. Bakın avukatların bir özelliği vardır. Ortada ciddi bir hukuksuzluk varsa, mesleğe karşı bir saldırı varsa, avukatlık mesleğinin ve baroların etkisini azaltılmasına itibarsızlaştırılmasına yönelik bir çalışma varsa emin olun hangi ideolojiden olduğunun önemi yok ki Ankara örneğinde bunu göstermiştir. Baro başkanları olarak yaptığımız o mücadelede Eskişehir Barosuna kayıtlı bütün avukatlar hangi siyasi fikirde olduğunu önemi yok. Hepsi beni destekledi. Ben kendilerine mesleğe gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. O yüzden şu anki delegeler bana göre mümkün değil. İkinci sebep, biliyorsunuz bu çoklu baroyu bir şekilde kurdular. O da ayrı bir vahim zaten. Ancak İstanbul'da kurulan ikinci baronun TBB'de temsil kabiliyeti yok. Getirdikleri düzenlemeyle kurulacak bu ikinci baroların seçimli genel kurullarını yapmasından sonra TBB'de temsiliyet kabiliyeti olacak. Çünkü onlar delegelerini seçmediler. Sadece tüzel kişiliğini kazanabilmek için kurucular genel kurulunu toplayarak resmi statüye kavuştular. Şimdi biz genel kurulları yapacağız işte Aralıkta da erteleme olmasaydı TBB seçimleri onlar 6 ay içerisinde genel kurulları yapma hükümlülüğü var ikinci baroların. Bu süreçte yetişmeyecek diyerek bu önlemi aldılar. Onlar da delegelerini yapsın diye. Şunu da düşünmeden edemiyorum. İstanbul'da ikinci baroyu kurdun. Getirilen düzenlemeyle delege yapısını tamamen değiştirdin. Şu anda bütün baroların 3 delegesi standart bir de baro başkanları doğal delege 4 delegesi var. İstanbul'da kurulan 2 bin kişilik bir borunu bile 4 delegesi olacak. Hesap buysa. 4 delegeyle mi seçilecek Metin bey. 80 tane baro var. Yanlış hesap. Bence bu da değil. Bu kadar basit olmaması lazım. Benim kendi fikrim bu. Her an bir yasal düzenleme yapabilirler. Ne olur bilmiyorum ama şu andaki başkan adaylarını çoğu mevcut başkan. 2 dönem şartı yok bizde. Bu tamamen fikir jimnastiği bir duyum falan değil. Mevcut yapıyla bu baro başkanlarının mücadelesi, mesleğe kattığı değerler ortada. Avukat meslektaşlarımız da bunları görüyorlar. Seçilme ihtimalleri de yüksek bu baro başkanlarımızın. Şimdi benim şahsi fikrim. Yasal düzenlemeyle iki dönem yapanlar aday olamaz diye düzenleme yaparak mevcut baro başkalarımızın seçime girmesine engel olabilirler. Ancak böyle çözerler eğer birlik başkanını o koltukta oturtmayı istiyorlarsa' diye konuştu.

NEDEN PARA ÖDENİYOR?

Her türlü imkanın kullanıldığını ifade eden Elagöz, 'Bir genelgeyle genel kurulları ertelemekle amacınız ne olabilir? İki ay sonra seçilirsek da aynı şey yapacağız 5 ay sonra seçilsek de. Ve bir muamma daha söz konusu biz genel kurullarımızı yapamadığımız için Aralık ayında gerçekleşmesi düşünülen TBB seçimi ne olacak? O da ayrı bir muamma. Onun da nasıl olacağını biliyoruz. Ne kadar ertelenecek, ne yapacaklar? Hiçbir şey belli değil. Bizim isyanımız da burada. Bir hukuk devletiysek Anayasa kanun varsa bizim o kanuni düzenleme karşısında olayların ne şekilde sonuçlanacağını idrak etmemiz lazım değil mi? Ama artık geldiğimiz nokta itibariyle biz bunu göremiyoruz. Tasavvuf edemiyoruz. Her an her şey olabiliyor. Şu an bir kişinin dudağının arasında Türkiye'deki adalet sistemi. Kanunlar falan rafa kalkmış. Bir kişi bir şey söylüyor, İçişleri Bakanı bir genelge yayınlıyor, kanunun önüne geçiyor. O zaman kanun yapmaya ne gerek var? Niye Türkiye Büyük Millet Meclisini açık tutuyoruz biz. Yanlış anlaşılmasın. 600 milletvekiline hazinenin parası neden ödeniyor? Çünkü meclis çıkartıyor bu yasaları. Meclisin çıkarttığı yasaya uymayacaksanız o zaman İçişleri Bakanı bir talimat versin her şey yapılır bu ülkede. Şu anda baroların başına gelen bu. Bir genelgeyle bu hale getiriyorsan olayı o zaman kanuna ne gerek var. Her şeyi iptal edin. Birileri söylesin birileri yapsın. Mahkemede o emir ve talimatlara uygun hareket etsin. Valilikler zaten ona uygun yapıyor. Böyle yönetelim ülkeyi neyi savunuyoruz biz' ifadelerini kullandı.

KORONAVİRÜS BİLE KORKUYOR

'Feyzioğlu ile görüşen var mı?' sorusunu yanıtlayan Elagöz, 'Ben görüşmedim. Sesi çıkmıyor. Bu ertelemenin akabinde Metin başkan 4 dakikalık bir video yayınladı. Orada COVİD gerçeğinin olduğunu anlayışla karşılanması gerektiğini dike getirdi. Ama orada şunu demedi: Tamam COVİD gerçeğini biz de kabul ediyoruz ama neden bu adaletsizlik demedi. Neden barolar sadece? Neden partiler kongrelerini yapıyorlar. Şahinbey'de Gaziantep'te bir kongre oldu stadyum almadı. Adalet Bakanı da o kongredeydi. Orada mesafe var mıydı? Birkaç gün önce Eskişehir'de de yapıldı. Her gün bir ilde yapılıyor. COVİD bir tek bize mi geliyor kardeşim. Ben olayı şöyle yoruluyorum. Hatta 2 Ekimdeki konu gündeme geldikten sonra geç vakitti çünkü biz valiliğin kararını şifahen öğrenmiştim. Basına da geç gönderdim. Çünkü karar hala gelmemişti. Orada şu ifadeyi kullanmıştım. Aynen tekrar ediyorum. Artık koronavirüs dahil bizim siyasilere bulaşmaktan korkar hale gelmiş. Çünkü kongreyi rahat yapabiliyorsa, maske mesafe yok. Sadece protokol var. Arkadakiler maşallah hep bir arada. Onlara bulaşmıyorsa demek ki koronavirüs de onlardan korkuyor ki bu yürütmeyi durdurma kararını vermeyenler veya bu hıfzıssıhha kurulu kararıyla veya YSK'de oturan yüksek yargıçların verdiği kararlar normal. Çünkü virüs korkmuyorsa onlar neden korkmasın ki bu emir ve talimatı verenlerden. Ben açıklayamıyorum. Kimse kusura bakmasın' dedi.

ANAYASAYA AYKIRI

Çoklu baroya neden karşı çıktıklarını da anlatan Elagöz, 'Anayasamıza göre de idarenin tekliği ilkesi esası vardır. Nedir bu idarenin tekliği ilkesi esası? Kamu tüzel kişiliği her erkte bir tane olur. İllerde iki tane il emniyet müdürlüğü var mı? Yok. Her ilde iki tane valilik var mı? Yok. İki tane başsavcılık var mı? Yok. İki tane Büyükşehir Belediyesi var mı? Yok. Bunlar kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlardır. Baro da kamu kurum tüzel kişiliğidir. Türkiye'de ve dünyada örneği yok. Önce baronun ne olduğunu bilmek lazım. Ondan sonra baronun hukuk statüsünü ortaya koymak lazım. Biz sendika da değiliz, oda da değiliz. Biz kamunun tüzel kişiliğiyiz ve kamu kurumudur. Siz birden fazla baro sistemi kuramazsanız. Bu anayasaya aykırı. Diyorlar ki örgütlenme özgürlüğü. Örgütleme özgürlüğüyse ben de şu soruyu soruyorum. O zaman Hakimler Savcılar Kurulu şu an da iktidar tarafından atanıyor. 6'sını cumhurbaşkanı atıyor, 7'sini meclis seçiyor. Parti çoğunluğu cumhurbaşkanının partisi olduğu için hepsini yürütme atıyor. Şimdi gerçek bu. HSK'nın uygulamasından memnun olmayan hakimler var. O zaman toplansın hakimler, ben bu HSK'dan memnun değilim, kendi HSK mı kuruyorum desinler. Farkı var mı? O zaman emniyet müdüründen memnun olmayan polisler gitsin ikinci emniyet müdürlüğü kursun. Var mı bir örneği. Var mı kanun. Baro da nasıl yapıyorsun? Bizim itirazımız burada. Bu hukuki boyutu. Bir başka boyutu, baroları siyaset yapmakla suçluyorlar. Biz siyaset yapmıyoruz. Baroların söylemleri siyaset üstüdür. Bizim duruşumuz net' diye konuştu.

VERDİĞİ KARAR AYKIRI

Elagöz, 'Geriye dönüş olur mu?' sorusuna ise 'Bunula ilgili dava açıldı. Şimdi Türkiye'de işler o kadar değişik işliyor ki maalesef, hukukçu olarak önümüzü göremez hale geldik. Şimdi Türkiye Cumhuriyet yaklaşık 100 yıllık bir Cumhuriyet değil mi? Yüz yıllık cumhuriyet içerisinde kanunlar, yüksek yargı mahkemelerin istinatlarıyla bir hukuki düzen var. Bu işler bir günde oluşmuyor. Olaylara göre, yargılamalar sonucunda bir istinat oluşuyor. Buna göre de kanunlar var. Şimdi siz Anayasa Mahkemesi olarak daha önce bu konuda başka kamu kuruluşu niteliğindeki meslek örgütü ile getirilen bu tür girişimleri reddediyorsunuz, barolarla ilgili iptal davası açılıyor. İşte ertesi gün 15 Temmuz'da yasalaştı. Ertesi gün dava açıldı. 1 Ekimde davası yapılacaktı. Düzenlemenin iptaliyle ilgili. Bir gün önce bir siyasi partinin genel başkanı Anayasa Mahkemesinin yapısı değişmeli diye bir beyanda bulunuyor. Anayasa mahkemesi de tehdit ediliyor. Ertesi gün daha önceki icraatlarının aksi Anayasa Mahkemesi çoklu baro kurulması sisteminin iptaliyle ilgili başvuruyu oy çokluğuyla reddediyor. Geldiğimiz nokta ne kadar içler acısı. Bir gün öncesinde tehditte maruz kalıyor, ondan önce İçişleri Bakanıyla bir sorun yaşanıyor. Yapı değiştirilmeli diye bir alt yapı oluşturuluyor, Anayasa mahkemesi ile ilgili. 1 Ekimdeki görüşme sonrasında da öğle saatlerinde başvuru reddedildi. Anayasa mahkemesi daha önceki kararlarına aykırı bir karar verdi' diye cevapladı.

İSTANBUL'DA BİLE KURAMADILAR

Eskişehir'de ikinci baro kurulma ihtimalinin olmadığını kaydeden Elagöz, 'Eskişehir'de ikinci bir baro kurulma ihtimali yok. Gelen düzenlemeyle sayısı, mevcudu 5 bin olan barolarda 2 bin avukatın yazılı müracaatıyla kurulası gerekiyor. Bizi sayımız şu anda bin 320 civarında. 5 bin ve üzerinde olması lazım. 5 bin üzerinde olan Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya yeni girdi. 4 ilde var. Antalya'da 5 bin 50 sanırım. Bu yasa girmeden önce 4 bin 900 civarındaydı. Ben zannetmiyorum. Neden kurulamaz. Bakın İstanbul'da yaklaşık 48-50 bin avukat var. İstanbul'da 48-50 bin avukat olmasına rağmen kuramadılar bunu. Hatta bir tane meslektaşımız çıktı, bu bize 2 bin yeter gibi bir beyanatta bulundu. Sonra bir hafta içinde nasıl buldularsa kuruldu. Yani 50 bin avukatı olan İstanbul'da bile zor kuruldu. Şimdi Ankara'da kurulmaya çalışılıyor. Burada da kamu kurum avukatlarına çok fazla bir baskı var. Şimdi kamu kurumunda görevli meslektaşlarımızın baroya üye olma zorunluluğu yok. Ama isteyen de olabiliyor. Şimdi normalde çoklu baro teklifi ilk getirildiğinde kamu avukatları bu 5 bin sayısının içinde yoktu. Meclis genel kuruluna gelince son dakika sıkıntı olmasın diye bu sayıya ilave ettiler. Ankara'da kurulması planlana ikinci baroyla ilgili bir çalışma var. İstenilen sayıyı bulamıyorlar ve kamu avukatlarına ciddi baskı ve tehdit uyguluyorlar. Önlerine yazılı imzalı evrak konulduğu söyleniyor. Bu baskıyı da kendileri söylüyorlar. Ankara barosuna da bununla ilgili ciddi başvurular var. Biz de Ankara baro başkanımızın bilgileri doğrultusunda bunları söylüyoruz. Baskı kurmasalar zaten baroyu kuramazlar. Kamu avukatlarımızın durumu bu konuda biraz sıkıntılı. Neden sıkıntılı? Neden avukatlar ikinci baroya gitmek istemiyorlar onu da söyleyeyim. Her dünya görüşünden meslektaşımız var. Şimdi ikinci baroyu kurdunuz. İmdi A partisi güçlü, iktidarda. Yarın siyaset değişebilir. Bu sefer ikinci barodaki meslektaşlarımız gelecek iktidar tarafından mimlenecek. Kimse buna girmek istemez. Avukat öyle düşünmez olayı. O yüzden 2 bin sayısını İstanbul'da bulamadılar. 50 bin kişilik İstanbul'da 2 bin kişi bulunmaz mı ya? İstanbul'da 50 bin kişiyi 20'ye böleriz düşüncesi vardı ama bir tane bile yapamadılar. Aslında ertelemelerinin bir sebebi de bence bu. Çoklu bar sisteminden beklenilen sağlanamadığı için burada zaman kazanıp bir kanuni düzenlemeyle olabilir' dedi.

HER KÖYE HUKUK FAKÜLTESİ

Avukatlık kanununda değişikliklerle ilgili konuşan Elagöz, 'Avukatlık kanununda yapılması gereken değişiklikler yapıldı aslında. Birinci yargı platform strateji belgesiyle birtakım değişiklikler yapıldı. 3'lü paketten söz ettiler ama ikinci paket arada kaynadı şu an. Getirilen değişiklik neydi. Sınav sistemi. Bizim yıllardır savunduğumuz sınav sisteminin getirilmesiydi. Sınav sistemi 2024'te uygulanacak şekilde getirildi. Gene genel kurulda işler değişti. Aslında hemen uygulanması yönündeydi. Bu sınav, hukuk fakültesini bitiriyorsunuz. Avukat olabilmek için şu anki mevcut yapıda fakülteyi bitiren öğrenci direkt baroya müracaat ediyor. Gerekli evrakları verdikten sonra stajına başlıyor. 1 yıllık staj sonrasında herhangi bir sınava tabi tutulmadan avukat ruhsatını alarak mesleğe başlıyor. Birçok hukuk fakültesi açıldı. Türkiye'de 132 Hukuk Fakültesi var şu anda. Tamamen plansız programsız, baroların itirazına rağmen tamamen siyasi popülizmle hukuk fakülteleri açılıyor. Her köye hukuk fakültesi mantığıyla gidiyor. Önceden her köye okul kampanyası vardı. Şimdi her köye hukuk fakültesine döndü iş. Bu hukuk fakültelerin yeterli eğitim kadrosu yok, puan deseniz 190 bininci kişi hukuk fakültesine girer hale geldi. Biz buna görüşmelerde bunun aşağı çekilmesi için uğraştık. Bu yıl 125 bin sıralamasına çekildi. Seneye 100 bine çekileceği söyledin. Bu bile fazla bence. Sınav sistemi 2024'te uygulanacak. İç hukuki yeterlilik sınavına girecek. Bilgi var donanımı yeterli mi? ÖSYM tarafından yapılacak bir sınav. Bu sınavda 70 baraj puanını geçtikten sonra geçen öğrenciler staj hakkını elde edecek. Şu anda öyle bir şey yok. Herkes yeterli yetersiz bilgisi olsun gelip mesleğe başlıyor. Sorun burada' dedi.

YAPANLARDAN UTANIYORUM

Elagöz, 'Barolarla ilgili komisyonda görüşülürken iktidar vekilleriyle görüşme şansınız olmadı mı?' sorusuna ise şöyle cevap verdi: 'Orada da kirli bir propaganda yapıldı. Çünkü biz ulusal medyada bunu açıklayamadık. Ankara eylemleri sırasında bütün ulusal kanallar vardı ama maalesef biz orada göremedik. 20 saat fiili gözaltında kaldık çok da izleyemedik ama hiçbiri yayınlamadı bunu. Bazı kanallar haricinde. Bu gündeme geldi. Komisyona gidecek teklif bir gün önce adalet komisyonuna dilekçe yazdık. Benim de imzam var. Dedik ki komisyonda görüşmeye barolar birliğini temsilen baro başkaları katılsın dedik. Tarihi çok iyi biliyorum 1 Temmuz tarihi. Bu dilekçeyi TBB'ye de gönderdik. Dedik ki barolar birliği temsilcisi şu şu isimler olsun dedik. Çünkü çoklu baro sistemi ilk olarak en çok İstanbul, Ankara, İzmir'i etkilediği için onların olması lazım. Diyorlar ya onları çağırdık gelmiyor diyorlar ya. Biz yazılı verdik. Resmi kayıtlarda var. Cevap veren olmadı. Barolar birliği de reddetti. Sonra ertesi gün konu meclise geldi. Baro başkanları olarak biz yine gittik Ankara'ya. Meclisin önündeyiz bizi almadılar içeriye. Orada muhalefet milletvekili ile haber gönderdi. Dediler ki 5 tane baro başkanı gel 15 dakika konuşma süresi var. 15 dakika konusun gitsin. Bakın yani tamam gideli de 4 gün sürecek bir toplantı. Öğlen 14.00'te başlıyor sabah 4.30'da bitiyor. 15 dakika baro başkanı ne anlatacak. Maddeleri bizden iyi kim biliyor? Sırf 15 dakika baro başkanlarını dinledik diyebilmek için bizi davet ettiler biz de kabul etmedik. Dedik 5'er 5'er girelim çünkü görüşme boyunca biz orada derdimizi anlatalım o şekilde kabul ederiz dedik. Hatta bizi burada bekletmeyin içeriye alın herhangi bir parti de istemiyoruz. Siyasallaşmaması için uğraştık. Bağımsız bir salonda duralım. 5'erli gruplar halinde baro başkanlarını gönderelim dedik. Alamıyoruz dediler. Sonra çağırdık gelmediler diyorlar. Böyle çağırma olur mu? Cumhurbaşkanından randevu istendi verilmedi. Adalet bakanıyla ben de vardım. 31 baro başkanı gittik. Hakim evinde görüştük. Oradan çıktık ombudsmanımıza gittik. Biz herkesle görüştük zaten nasıl çağırdık da gelmediler diyorsunuz. El insaf ya. Niye kara propaganda yapıyorsunuz? Gerçeği anlatmak bu kadar mı korkuyorsunuz? Biz her türlü mücadeleyi yaptık. Bakın yanlış anlamayın küçümsemek için söylemiyorum. Avcılar federasyonuyla ilgili bir kanun değiştirildi. Barolar kanunu öncesinde. Federasyon başkanı aranıyor görüşü alınıyor. Ya Türkiye'ni dünyanın gündemine oturmuş Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşi benzeri görülmeyen bir olay barolarla ilgili. Ama baro başkanları meclis komisyonuna alınmıyor. Bunu bir izahı var mı? Biri bana izah etsin. Ben artık söyleyecek söz bulamıyorum. Ülkemin şu haline üzülüyorum. Biz ne yaptık. Terörist miyiz biz? Biz ne yaptık? Haklı mücadelemizi yapmayalım mı? Yanlış bir şey mi yaptık? Devletimizin ülkemizin provokasyona uğramaması için bütün gayretle çabamızı gösterdik. Ama karşılaştığımız tabloya yazık diyorum. Ülkem adına utanıyorum. Bunu yapanlardan da utanıyorum.' ESRA ÜNLÜ

Editör: TE Bilisim