'Adalet mülkün temelidir' sözündeki mülk kelimesinin var olan düzenin kurulması anlamına geldiğini ifade eden Dr. Sıtkı Karaca, adaletin insanların bulunduğu topluma sahip çıkma hissini arttırdığını kaydetti. Adaletin aynı zamanda mutluluğu, huzuru ve kaygısızlığı da getirdiğine değinen Karaca, ''İnsanlarda haksızlığa uğrama ve çaresizliğe düşme geliştiği takdirde, en düşük olaya bile toleranssızlık ve ani tepkiler gelişir. Dolaylı olarak mutluluk düşer. Aile içi, insanlar arası ilişkileri düşer. Yaşama karşı umutları kaybolur. 'Ben ne yapsam değişmez' duygusu geliştiği için adalet duygusunun sağlanması lazım. Ceza verildiğinde mağdur olan kişi bu adalet duygusunu hissetmelidir. Suçlu kişiler adaletsizlikle cezalandırıldığı zaman da bir mağduriyet duygusu geliştirecektir. O yüzden cezaların adaletli, suçla orantılı olması gerekiyor'' dedi.

Karaca, pozitif hukuka göre kısasa kısasın uygulandığı eski hukukun daha üstün olduğunu öne sürerek, ''Pozitif hukuk 300 yılda gelişti. Pozitif hukuk, cezayı intikam aracı olarak görmez. Eski hukuklar kısasa kısas hukuklardır. Mağduru tatmin etme noktasında eski hukuklar daha üstündür. Kişi mağdurdur ve bunun karşısındaki ceza ağır cezadır. Bu ağır ceza insani midir? İnsani olmadığı düşüncesiyle pozitif hukuk devreye girer. 'İnsandır hata etmiştir' diye düşünerek, 'af meselesini getirelim' diye bakarak insan onurunu koruma duygusuyla cezayı suç işleyen lehine hafifletir. Herkes aynı suçu işleyebilir. En önemli şey hakkaniyet duygusudur. Zengin olmak ya da seçkin olmak sizi toplum içinde koruyorsa adalet duygusu kırılır. Toplumsal dinamikler yerine oturmaz. Toplumsal olaylar daha şiddetli olur'' diye konuştu.

Editör: TE Bilisim