Bilmiyorum ki, çok mu aceleci davranıyoruz?

Çok mu çabuk telaşlanıyor, paniğe kapılıyor, gereksiz yere mi evham yapıyoruz?

Eskişehirspor'dan söz ediyorum…

'Biraz daha sabredelim, olur ha düzelir takım…' diye düşünüyorum…

O umudu hala içimde taşımak için can atıyorum…

Ama sonra, takımın hali, kadrosu, oyunu geliyor gözlerimin önüne; içim kararıyor…

İş işten geçtikten sonra bunları söylemenin, feryat etmenin anlamsızlığı geliyor aklıma, ne diyeceğimi, ne yazacağımı şaşırıyorum…

Şurası bir gerçek ki, taraftarın sabrı taşmış durumda…

Nasıl taşmasın?

Puan tablosuna ve geride kalan 6 maçtaki istatistiklere bakar mısınız?

6 maçta 4 mağlubiyet…

Yenildiğimiz 4 maçta da gol atamamışız; Fener'den 2, Antalya'dan 2, Kasımpaşa'dan 3, Bursa'dan 2 gol; toplam 9 gol yemiş, tek gol bile atamamışız…

Sivas'tan 2, Rize'den de 1 gol yemişiz; toplam 12…

Attığımız 5 gol var, 4'ü Sivas'a, biri de Rize'ye…

Mersin ve Antep'in arkasından en az gol atan 3'ncü takımız…

Mersin'den sonra en kötü averaj bizde…

Süper Lige çıktığımız 2008-2009 sezonundan bu tarafa, daha kötü bir başlangıç var mı bilemiyorum…

Ancak bu kadar kötü oynadığımızı hiç hatırlamıyorum…

***

Skibbe hakkında hep bir takım kuşkularımız olsa da, 2011-2012 sezonunun ilk yarısındaki performansı biraz olsun içimizi serinletiyordu…

Es-Es o sezonun ilk yarısını 5'likle bitiriyor ve Skibbe devre arasında takımdan ayrılıyordu…

17 maçta, 9 galibiyet, 3 beraberlik, 5 mağlubiyet…

Bu sezon ise, ilk 6 haftada 4 mağlubiyet…

Ama gelin bakalım, o sezonun ilk yarısındaki takım kadrosuna…

Kalede İvesa, Diego, Dede, Nadareviç, Veysel Sarı, Alper Potuk, Sezer Öztürk, Kamara, Tello, Bülent Ertuğrul, Burhan Eşer, Koray Aslan, Volkan Yaman, Hürriyet, Erkan Zengin, Batuhan ve diğerleri…

2008-2009 sezonundan bu yana Süper Lig'deki 8'nci sezonumuz…

Çalıştığımız teknik direktörler;

Rıza Çalımbay, Bülent Uygun, Skibbe, Ersun Yanal, Ertuğrul Sağlam ve yeniden Skibbe…

***

İstatistikler böyle söylüyor…

Takımın mali açıdan zorda olduğu doğru, mali disiplinin kurulması gerektiği açık…

En düşük maliyetle en fazla verimi alabilmek ve buna uygun takım yaratmak da yönetimin mahareti…

Şunu kabul etmek gerekiyor ki,

Mesut Hoşcan ve yönetimi kulübü mali darboğazdan çıkarabilmek için düşük maliyetli futbolculara yöneliyor…

Ve bu da ister istemez bir paradoks oluşturuyor…

Düşük maliyetli futbolcu, düşük kalite ve sonuç; kabus gibi geçen haftalar…

Öyleyse, hem ligde tutunabilmek hem de mali disiplini sağlamak için yapılması gereken,

Maliyeti düşük ama verimi yüksek futbolcuları arayıp bulmak…

Bu arada geleceği olan genç futbolcuları bulup çıkarmak ve transferlerinden para kazanmak…

Maharet de burada zaten…

Halil Ünal yönetimi, bir şekilde bu paradoksu kırabilmişti…

Ancak onun da zaman içindeki yönetim yanlışları ve keyfiliği takıma önemli ölçüde zarar vermişti…

öööööö öööööö

Kimseye akıl vermek gibi bir niyetimiz yok…

Ancak, bu takıma mutlaka ama mutlaka bir çözüm gerekiyor…

Çözüm yönetimin ya da Skibbe'nin istifası mıdır, derseniz, bence değil…

Zira takımın kadrosu belli, gelecek yeni bir teknik direktörün bu kadrodan bambaşka futbol oynayan bir takım yaratabileceğine inanmak zor…

O nedenle,

Başta yönetim, teknik kadro, futbolcular ve taraftar öfkeye kapılmadan, eleştirilere kulak vererek, akılcı düşünüp karar vererek, ilk yarının sonuna kadar oynanacak 11 karşılaşmada mümkün olan en yüksek puanı almak zorunda…

Ve bugünden sponsor ve mali kaynak bularak-yaratarak ara transfer döneminde takımı düze çıkaracak transferleri acilen yapmak zorunda…

Eskişehirspor, şu anda maddi açıdan zorda olsa bile, süper ligde kalabildiği sürece bu zorluğun üstesinden gelebilir…

Aksi takdirde bu borçla alt lige düşersek;

İşte o zaman yandığımızın resmidir…