RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ

Velilere tavsiyelerde bulunan ve çocuklara evde umut aşılanması gerektiğini belirten Alkan, 'Ev kuralları ve dış temas kuralları birlikte kararlaştırılmalıdır. Panik görüntüsü verilmemeli, sakin kalınırsa daha sağlıklı atlatılacağı hissettirilmelidir. Demokratik bir ortam sağlanmalı, çocuklara da söz hakkı tanınmalıdır' dedi.

Okullar kademeli olarak eğitime başladı. En başta bu uygulama doğru muydu? Zamanla acısından nasıl değerlendirirsiniz? Ve tabii ki 31 Aralık tarihine kadar tekrar uzaktan eğitime geçildi. Süreç nasıl işletildi sizce?

Okulların kademeli olarak seyreltilmiş sınıf uygulaması ile yüz yüze eğitime başlamasını Eğitim Sen'de şartların Mart ayına göre düzeltilerek başlamasını savundu. Doğru bir zamanda mıydı? Hayır. Çünkü vaka ve hasta sayısı tartışmaları arasında günlük ülkede 800'ün altına düşmeyen bir bulaşta yanlıştı. Kaldı ki Eğitim Sen olarak temel sorunların Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çözülmediğini hep vurguladık. Hatırlatma babında neydi çözülemeyen sorunlar: Gerekli tedbirler alınmadan yüz yüze eğitim olmaz dedik ve eğitime ek bütçe ayırın gerekli önlemleri alarak yüz yüze eğitime geçin dedik fakat ısrarla bu konuda adımlar atılmadı. Diğer yandan Türkiye'nin internet altyapısı Afrika ülkelerinden geride. Türkiye'nin fiber internet ağının uzunluğu 400 bin kilometre. Afrika ülkesi Gana'da 600 bin kilometre fiber ağ var. Hatırlayalım sistem çöktü. Siber saldırı dahil bir çok komplo teorisi ortaya atıldı. Aslında sisteme yüklenme sonucunda taşımadı ve çöktü. Aynı MEB politikaları gibi. Ayrıca öğrencilere bedava bilgisayar, tablet ve internet sorunu ortada duruyor. Eğitim Sen Şube olarak Eylül ayından itibaren fiziksel hareketlilik azaltılmadan, gerekli önlemler alınmadan yüz yüze eğitimin sürdürülemeyeceği konusunda defalarca uyarılarda bulunduk. Sonuç tekrar başa döndük. Uzaktan eğitim kararı ile haklılığımız bir kez daha kanıtlandı. Süreç çok kötü yönetildi. Bakanlık bürokratları sınıfta kaldı.

Sık sık okullarda Covid-19 tedbirlerine ilişkin açıklama yaptınız. İlk günden bugüne baktığınızda alınan tedbirleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Tedbirler geliştirilip genişletildi mi?

Yaptığımız saha gezilerinde okullarda yeterli önlemlerin alınmadığı bunun neticesinde de okullarda eğitim emekçileri, öğrenci ve velilerde koronavirüs sayılarının gittikçe arttığını gözlemledik. 21 Eylül'de yüz yüze eğitim kararı sonrasında salgın yayılımı her geçen gün arttı. Eskişehir'de zirve yapan pandemi okulları da içene alarak genişledi. Önlemler yetersiz kaldı. Maske, hijyen malzemesinin sağlanması okul idarelerinin üzerinde kaldı. Yetki ve sorumluluk konusu ise ortada kalan sahiplenemeyen bir olgu haline geldi. Baştan beri MEB'in tüm öğrencilerimizin, eğitim emekçilerinin sağlık hakkından sorumlu olduğunu vurguladık. Salgının okullara etkisi acilen açıklanmalı, bilimsel veriler esas alınmalı, süreç alanın özneleriyle işletilmelidir şeklindeki çağrılarımız yanıtsız kaldı. Tedbir genişlemedi bilakis 9. sınıfların seyreltilmiş olarak başlaması ile 4 metre kareye 1 öğrenci uygulaması unutuldu. 35 metre karede 17 ile 20 öğrenci fiziki mesafeyi nasıl koruyacağını son bir haftadır adeta bağırarak sorduk. Sonuçta Milli Eğitim Bakanı'nın herhangi bir veriye dayanmayan açıklamaları, HES kodu takibinde yaşanan gecikmeler, okul idarelerinin öğretmen, öğrenci ve velilere vaka sayısı ile ilgili şeffaf bilgi vermemesi yayılım riskini arttırdı.

Eskişehir' de vaka sayıları artışa geçti. Okullarda vaka sayıları ne durumda?

Salgın yayılımında neredeyse Türkiye'de ilk sıralarda yer alan Eskişehir'deki okullarda bulaş zirve yaptı. Eğitim Sen Şube olarak 2020-2021 eğitim öğretim yılı, yüz yüze eğitime yeterli hazırlık yapılmadan başaltılığını dolayısıyla süreci takip edeceğimizi kamuoyuna açıklamıştık. 21 Eylül'de başlayan yüz yüze eğitim 12 Ekim ve 2 Kasım'da farklı kademelerin dahil edilmesiyle genişletildi. Her yeni duruma geçişte biz de artan vakaları tespit edip Genel Merkezimize ulaştırdık. 12 Ekimden itibaren neredeyse bir haftada tanı konan ve temaslı sayısı bir anda dörtlü hanelere ulaştı. Tabii ki şunu da belirtmek lazım süreç şeffaf yönetilmediği için bazen ilçe milli eğitimler olsun, okul müdürleri olsun sayı paylaşımından kaçtılar. Örgütlü olduğumuz her okuldan ve üniversiteden sağlıklı bilgiler almaya çalıştık. Burada Milli Eğitim Bakanlığı'nın kamuoyunu rahatlatma amacıyla yaptığı açıklamaların okulların kapısından içeri girmeden anlamını yitirdiği gördük. Eğitim emekçileri başta olmak üzere veliler ve öğrenciler bakanlığın yol haritasının ne olduğu konusunda somut bir adıma tanık olmadık. Ama salgının pik yaptığını sınavların başladığı günlerde uğradığımız okullarda ortalama 20 ile 40 öğrencinin sınavlara girmeyişi ile gördük. Eskişehir' de durum ara tatil öncesi gerçekten çok kötü bir haldeydi. Son günlerde artan vakalar karşısında çaresizce istatistik tutmayı bıraktık.

Sınıfta bir öğrencide ya da öğretmende Covid-19 çıkarsa o sınıf karantinaya alınıyor mu? Ya da tüm sınıfa test yapılıyor mu? Karantina uygulamasının şartları neler okullarda?

Okullarda 31 Ağustos'ta başlayan uzaktan eğitimin ardından yüz yüze eğitim de kademeli olarak başladı. Sağlık Bakanlığı, öğrencide, öğretmende veya servislerde koronavirüs çıkması durumunda ne yapılacağı konusunda bir çalışma rehberi hazırlamıştı. Buna göre, virüs bir öğrencide çıkarsa eğitim devam edecek. Aynı anda iki ya da daha fazla öğrencide çıkarsa o sınıftakiler 14 gün karantinaya alınacak. 4. sınıflardan itibaren herkesin maske taktığı sınıfta bir öğrenci pozitif çıkarsa, maske takmak koşuluyla eğitim devam edecek. Öğrenciler ve öğretmen 14 gün boyunca en az 2 ders saati arayla, günde 2 kez ateş ölçümüyle takip edilecek. Bu sınıf, diğer sınıflardan farklı zamanlarda teneffüse çıkacak. Bunun dışında pozitif vaka sayılarının arttığı durumda İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesi ile Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 27. ve 72. Maddesi gereğince karantina uygulamasına geçilmektedir. Örneğin Eskişehir Günyüzü Kayakent ile Tepebaşı Muttalip'te benzer kararlar alındı. Salgının artması ile yaygın test uygulanmalıydı. Ne yazık ki bu pek hayata geçirilemedi. Sonuçta 31 Aralık tarihine kadar eğitim ve öğretime uzaktan devam etme kararı alındı.

EĞİTİMCİLER VE ÖĞRENCİLER YALNIZLAŞTI

Eğitim boyutuna gelirsek, uzaktan eğitim sebebiyle ciddi sıkıntılar yaşandı. Covid-19 eğitimi nasıl etkiledi sizce?

Tabii ki olumsuz etkiledi. Dünya ölçeğinde ve ülkemizde eğitimin aslında sınıfsal karakteri de ortaya çıktı. Pandemi döneminde eğitime erişimde toplumsal sınıf, toplumsal cinsiyet, etnisite, coğrafi bölge ve bedensel yetiler daha da belirleyici oldu. Çalışmak zorunda olan, ailede bakım rolü üstlenmek durumunda kalan, bilgisayar, internet, kaynak erişimi ya da sessiz bir çalışma ortamı olmayan ya da özel eğitim ihtiyaçları olan öğrenciler eğitime erişmekte güçlük çekti. Yüz yüze eğitimde bile eğitime zorlukla tutunabilen bu öğrenciler, uzaktan eğitim koşullarında eğitimden tamamen koptu. İmkanı olan aileler çocuklarına bilimsel, nitelikli eğitimi satın alabilirken bu imkanı bulamayanlar içinse tek seçenek niteliksiz, sınav odaklı eğitim oldu. Pandemiyi fırsata çevirenler de oldu. Kapitalizm, uzaktan eğitime geçilmesini fırsat bilerek eğitimde piyasalaşmayı ve dijitalleşmeyi artırma yolunda adımlar attı. Eğitim Sen'in kamusal eğitim mücadelesinin de önemi bir kat daha önem kazandı. Bu süreçte eğitimin niteliği düşerken, öğretmen-öğrenci ilişkileri büyük ölçüde sekteye uğradı. Eğitimciler de öğrenciler de yalnızlaştı, depresyona ve intihara sürüklenenler oldu. Ne yazık ki öğrencilere rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri de yeterli düzeyde sunulamadı.

Pandemi, özel okul ve devlet okulunda okuyan öğrenci arasında bir farka sebep oldu mu?

Eşitsiz olan eğitim sistemimiz pandemi ile daha da eşitsiz hale geldi. Özel okul ile kamu okulları arasındaki makas daha da açıldı. Az önce de açıkladığım gibi parası olan özellikle sınavlar ülkesi olan ülkemiz açısından öğrencileri yarışa önde başlamalarına neden oldu. Yıllardır Eğitim Sen'in vurguladığı bu durumu MEB de kabul etmiştir. MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Dünya Bankası'ndan kredi almak için başvurduğunu ve fırsat eşitsizliğini kabul ettiğini gördük. EBA altyapısının geliştirilmesi ve güvenli okullaşma amacıyla Dünya Bankası finansmanı ile başlatılan 'Türkiye Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim Projesi' kapsamında hazırlanan dosyada, öğrenciler arasındaki uçurumu görmekteyiz.

FIRSAT EŞİTLİĞİ ZEDELENDİ

Eskişehir' de binlerce öğrencimiz hala uzaktan eğitime erişemiyor. Erişebilen öğrencilerimizin yüzde 60'ından fazlası ise cep telefonu ile uzaktan eğitime ulaşmaya çalışıyor. Merkezdeki mahallerde bile internet çekmiyor bir de köyleri düşünün. Yüz yüze eğitim seyreltilmiş ve aşamalı olarak gerçekleştiği için tüm öğrencilerimiz için ulaşabildikleri ders saati sayısı azaltıldı, müfredat seyreltilmedi, öğrenciler tüm kazanımlardan sorumlu ve sınavlar gerçekleşmeye başladı. MEB, özel okullarda eğitime erişim sorunu yaşamayan bir öğrenci ile eğitime erişimi olmayan veya yalnızca EBA TV'den ulaşabilen öğrencileri seçmeye, elemeye, rekabete dayalı sınavlara zorluyor. Sonra diyorlar ki aynı LGS'ye ve YKS'ye girin. Ayrıca özel okullarda zaman daha iyi kullanılıyor. Konular ve dersler üs üste bindirilmeyerek zaman verimli kullanılıyor. EBA' da ise kamu okulları 8.30'dan 20.30'a kadar ders koyuyor. Akşam geç saatlerdeki dersler doğal olarak verimliliği engelliyor. Özel okullardaki çocukların anne babaları dışardan eğitim desteği alabiliyor. Eskişehir'de yaygın bir durum olan iki üç aile birleşip eve özel öğretmen çağırılıyor ve çocuklara ders veriliyor. Bu da fırsat eşitliğini zedeliyor.

Uzaktan eğitim sürecinde ortaya çıkan açığı öğrenciler nasıl kapatacaklar sizce? Bu açık en yakın zamanda ne zaman belli olacak mesela?

Bir eğitimci olarak en çok duyduğum soru. İlk olarak bir kuşağı kaybetmek istemiyoruz bunu vurgulamak gerekir. Böyle bir süreçte telafi edilebilecek durumlara değil edilemeyecek olan durumlara odaklanmanın gerekli olduğu unutulmamalıdır. Nedir o da sağlık. Onun dışında ortaya çıkan eğitim açığının kapanması bu eşitsizlik halinde mümkün olamayacağı aşikardır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerekli önlemleri almadığı, sürecin sağlıklı ve verimli yürütülmesine dair etkili çalışmalar uygulamaya koymadığı görülmektedir.

Genelde öğretmen ve veliler konuşuyor ama öğrencilerin sesleri duyulmuyor. Siz konuşuyor musunuz öğrencilerle? Öğrenciler yüz yüze eğitim istiyorlar mı? Okulda tedirgin oluyorlar mı?

Evet çok sık konuşuyorum. Okulda olmak yüz yüze eğitim almak istiyorlar. EBA, uzaktan eğitim konusunda sıkıntıları var. Derslere katılım düşük. İnternet ve bilgisayar sorunu var. Fakat sağlık söz konusu olunca uzaktan eğitim bizim için iyi diyorlar. Özellikle 12. sınıflarda kaygı büyük sınav var ve hastalık belirsiz bir eğitim ortamı. Üstelik buna kış aylarındaki diğer riskler de eklendiğinde, artan oranda bir salgın tehlikesi yaşanması çok olasıdır. Bu durumun okulların açılmasına engel olması halinde uzaktan eğitim eksikleri tamamlanarak başvurulabilecek bir eğitim platformu olarak görüyorlar.

ÇOCUKLARA UMUT AŞILAYIN

Covid-19'u eğitim açısından en az kayıpla atlatabilmek için gerek öğrencilere gerekse velilere ve öğretmenlere önerileriniz nelerdir?

Olay sistem yaklaşımıyla ele alınmalıdır. Dolayısıyla zor bir süreç bizleri bekliyor. 31 Aralık tarihine kadar öğrenciler evde olacağı için bütün yük velilere binecek gibi görünüyor. Gerçekten zor olacak özellikle çalışan anne ve babalar açısından. Kısaca: Ev kuralları ve dış temas kuralları birlikte kararlaştırılmalıdır. Sorumlu davranışın öneminin kavranılması sağlanmalı ve hjyen kurallarına uymayı alışkanlık haline getirecek davranışlarda bulunulmalıdır. Covd-19 ile ilgili olarak başkaları suçlanmamalıdır. Panik görüntüsü verilmemeli, sakin kalınırsa daha sağlıklı atlatılacağı hissettirilmelidir. Gergin bir ortam oluşturulmamalıdır. Demokratik bir ortam sağlanmalı, çocuklara da söz hakkı tanınmalıdır. En önemlisi umut aşılanmalıdır.

ÖĞRETMENLERİMİZ İYİ Kİ VARLAR

Öğrencilerimize söyleyeceğimiz en önemli şey şu; her şeyin telafisi vardır. Sağlıklı kalmak ilk öncelik olmalıdır. Kitap okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. Uzaktan eğitimden kaynaklı dijital bağımlılık artacağından sık sık doğa yürüyüşleri yapılmalıdır. Öğretmenler yüz yüze de olsa uzaktan da olsa bu pandemide üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptıkları için Eğitim Sen adına söyleyeceğim tek bir şey var o da iyi ki varlar. Topluma karşı sorumluluklarını yerine getiren öğretmen arkadaşlarıma güvenimiz tamdır.

Editör: TE Bilisim