RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Öncelikle derneği bilmeyenler için derneğin kısaca geçmişinden bahseder misiniz? Ne zaman ve nasıl kuruldu?

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği, ucim olarak da geçiyor. 2017 yılında kurulmuş bir dernek. 2014 yılından beridir büyük bir mücadelenin sonucunda kurulmuş bir dernek. İzmir'in Menderes ilçesinde okul müdürü tarafından istismara uğramış kız çocuklarımız var. Saadet öğretmen bunu görüyor ve çokça mücadeleler sonucunda müdürün 82 yıl 6 ay hapis cezası almasını sağlıyor. Bu olayın ardından dernekleşme sürecine gidiliyor. Türkiye'nin dört bir yanında hemen hemen her ilinde bir yapılanmamız var, bazı illerde temsilciliklerimiz var. Bu şekilde biz de Eskişehir'de 24 Kasım 2018'de bir yapılanma kurduk.

Neler yapıyorsunuz peki dernek faaliyetlerinden bahseder misiniz?

Ucim'in amacı eğitimdir. Eğitim verir. Diğer bir amacı rehabilitasyon hizmeti verir. Erken rehabilitenin önemini de sürekli vurguluyoruz. Şehirdeki ritmi takip ederek belli günlerde ucim orada dernek tanıtımı yapar, stantlar kurarız. Davalara müdahil oluruz. Avukatlarımız davalara giriyor, çocuklarımızın yanlarında oluyor. Bizler de ailelere ve çocuklara destek oluyoruz. Bürokratik ziyaretler düzenliyoruz. Özellikle proje geliştirme konusunda belediyelerle olan ya da valiliklerle olan bürokratik ziyaretler bizim için oldukça önem taşıyor. Basın ve STK'larla iç içeyiz. Çalıştaylar düzenleyip, güncel bilgiler veriyoruz. Mesela mavi balina oyunu vs gibi konularda bilgilendirme yapıyoruz.

Eğitimlerinizi çocuklar ve aileler dışında mesela öğretmenlere, emniyet çalışanlarına ya da daha farklı kişilere veriyor musunuz?

Eğitimlerimizi, öğretmenlere sağlık çalışanlarına, emniyet çalışanlarına verebiliriz. Çocuklarla da yakın temas içerisindeyiz. Onlara da eğitim verebiliriz. Her yaş grubunun eğitimi farklı oluyor. Ailelere ve çocuklara mahremiyet eğitimi veriyoruz. Beden güvenliği eğitimleri oluyor, ses çıkarmaları gerektiğini ve biri ona inana kadar anlatması gerektiğine dair eğitimler veriyoruz. Sadece ailelere değil çocuklara da eğitimler veriyoruz.

Eğitimler sonucunda karşı tarafta bir değişiklik oluyor mu? Eğitimin başı ve sonu arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?

Biz ilk eğitimimizi gerçekleştirdik. Ve insanların kafasında şu var: Eğitim gerçekten faydalı mı? Ya da eğitim verdik ama istismara çözüm mü? Eğitimin çözüm olabileceği konusunda emin olamayabiliyorlar. Tabi bu hemen çözüm olabilecek bir şey değil. Bu belki bir beş yıl alacak. O zihniyetin de kültürel kodlarının değişimiyle olabilecek şeyler. Ama biz üsteleyerek söylüyoruz her zaman eğitim. Diğer derneklerden de farkımız bu olabilir. Birinci önceliğimizin eğitimin olması. Öncelikle çocuğun kendi haklarını koruması gerektiğini annenin veya babanın banyo kuralları olabilir, çocukla temas olabilir ya da özel günlerde çocuk istemediği zaman başkasının ona dokunmaması gerektiği konuları olabilir. Bu konuda eğitimler çok büyük önem taşıyor. Bu yüzden bizler bu eğitimleri sürekli olarak ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Bazen eğitimlerde insanlar şaşırıyor, 'Bu gerçekten böyle miymiş?' diyor. Mesela 4 yaşından itibaren bir çocuğun çıplak bir şekilde dolaşmamasını öneriyoruz. Kesinlikle bunun bir kuralı var. Eğitimin çözüm olmadığını düşünenler 'Bu gerçekten böyle miydi? Bilmiyorduk' diyip 'Bizlerin de bilinçlenmesi gerekiyor' diyor. Bunun üzerine gidilmesi gerekiyor.

Temmuzun ikinci haftasında çocuklar için mavi kurdele tak etkinliği düzenlediniz. Biraz bu etkinliğinizden bahseder misiniz? Amacınız neydi, neler yaptınız? Hedeflediğiniz sonuçlara ulaştınız mı?

Biz her yıl Temmuz ayının ikinci haftasında Mavi Kurdele Çocuk İstismarıyla Mücadelede Farkındalık Haftası şeklinde sol bileğimize mavi kurdele takıyoruz. Bununla şunları amaçladık: bir ihtisas mahkemelerinin kurulmasını istiyoruz, suçlu takip sisteminin oluşturulmasını istiyoruz anne ve çocuğun güvenliği için. İstismarcıların tutuklu yargılanmasını istiyoruz. Bu çok önemli. Çocuk koruma eğitiminin milli eğitim müfredatına eklenmesini istiyoruz. Bu aynı zamanda çocuğun da haklarını bilmesiyle alakalı bir durum. Çocuğun yargıda üstün faydası ilkesinin de etkin bir şekilde işletilmesini istiyoruz. Bir yargı reformu paketi sunuldu. Burada çocuklar pedagog eşliğinde dinlenecek, daha kısa sürede olacak şeklinde ifade edildi. Bizlerin asıl istediği şey ihtisas mahkemelerinin kurulması. Bu mahkemelerde çocuklar konusunda eğitim almış uzman hakimlerin bulunmasını istiyoruz. Bu da doğrudan çocuğun üstün faydası ilkesini getiriyor. Biz derneğimizin ikinci yılındayız. Bu etkinliği de ikinci kez yapıyoruz. Herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Bunun anlamı da aslında bir tepkidir. İstismara tepkidir.



Mavi kurdele etkinliğinize katılım oranı geçen yıla kıyasla nasıldı peki?

Geçen yıla göre çok daha iyi. Çünkü zaman geçtikçe insanlar daha iyi tanıyorlar. İhbarlar geliyor. İnsanlar konuşma cesareti buluyorlar. Yeni yapılanmış iller kendisini geliştiriyor. Bu bir fırsattır aslında hem ucim tanıtılıyor hem de konuşmayan çocuklarımıza da ailelerine de özgüven veriyoruz. Mavi kurdele bunun için çok önemli. Saadet Öğretmenimiz bunun için 'Bu bir vatan savunmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin her çocuğu konuşmak zorundadır' diyor. Bu sebeple mavi kurdele önemli bir simge.

Eskişehir'de insanlarla bir araya geldiğiniz zaman istismar konusuna nasıl bakıyorlar? Eskişehir'i nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuda diğer kentlere göre?

Eskişehir diğer kentlere göre çok daha iyi. Bu da sosyo kültürel yapısından kaynaklı olabilir. Eskişehir'de insanlar sessiz kalma yanlısı değiller, haklarını savunma taraftarılar ve çok içine kapanık bir şehir değil açıkçası. Tepki gösteren bir şehir. Biz bu konuda bir tık daha şanslıyız ama buna rağmen bir sokak arasında istismara uğrayan bir çocuğumuz olabilir. Bunlara ulaşmak istiyoruz. Buradan da herkese sesleniyorum. Böyle bir durum varsa mutlaka ucim.org'dan ihbar edin, bize ulaşın, Sadet Öğretmenimize, bize yazın. Mutlaka yanınızda olacağız diyoruz.

Çocuk istismarının önlenmesi adına ne tür eğitimler veriyorsunuz?

Çocuğun haklarını bilmesi gerekiyor. İyi dokunuş, kötü dokunuş nedir bilmesi gerekiyor. Bu bir öğretmen de olabilir, kendisine yakın kişilerden kim çocuğa istismar uygularsa uygulasın çocuğa ses çıkarması gerektiğini öğretiyoruz. Başına gelen olayı sakince biri inanana kadar anlatmasını öğretiyoruz. Bu eğitimler okullarda da verilmeli. Çünkü çocuğa en yakın olacak zamanları gözlüyorlar. Biz bakıyoruz aslında çocuğa yakın bir hoca, arkadaşının ailesi, imam, spor antrenörü olabiliyor. Çok uzaktan değil yakındaki kişilerden kaynaklanan bir durum. Çocuklara bu eğitimler dört yaşından itibaren verilmeli. Çocuklar haklarını dört yaşından itibaren haklarını öğrenmeli.

ARAMIZA KATILIN
Örgütlenme şeklinizi sormak istiyorum. İnsanlarla nasıl iletişim kuruyorsunuz? Ya da insanlar derneğe üye olmak isterse nasıl bir yol izlemeli?

Sosyal medya önemli bir kitleye sahip. İnsanlar buralardan görüyor. Basından görüyorlar. Bizler de 'Saadet Öğretmenimizin yanında olmak istiyoruz' diyorlar. Ulaşıyorlar bize sosyal medyadan. Biz doğrudan iletişime geçiyoruz. İl sorumlularımız gruplarımıza ekliyor ve oradan gelişmelerden haberdar oluyorlar. Bu şekilde toplantılar yapıyoruz, insanlarla bir araya geliyoruz. Güz döneminde Saadet Öğretmenimizi Eskişehir'e getirmeyi düşünüyoruz. Bizlerin mücadele arkadaşına ihtiyacımız var. Aramıza katılın üye olun. Elinizden ne geliyorsa yapın.



Çocuk istismarı dendiğinde genelde akla fiziksel bir durum geliyor. Ama bunun farklı boyutları da var. Bununla ilgili neler söylersiniz yetişkinlere? İnsanlar istismar konusuna nasıl bakıyor?

İstismar dediğimiz şey çocuğun gelişiminin önüne set çeken fiziksel, psikolojik, cinsel her türlü ihmal. İstismar dediğimiz şey sadece fiziksel değil. Psikolojik, cinsel, ekonomik de olabiliyor. Bunun hepsiyle mücadele ediyoruz. Bazıları farkında bazıları değil. Bu geniş çaplı değerlendirilebilir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, bulunduğu coğrafya hepsi önemli birer etken. Yaşadığı ortama bakılabilir. Çocuk işçiliği gerçeği var. Çocuklar üzerinden döndürülmeye çalışılan bir sermaye düzeni var. İstatistiklere bakıyorum Türkiye'de 2 milyon çocuk işçi var ve yılda 50 çocuk iş kazalarından hayatını kaybediyor. Bunlar bizim elde edebildiğimiz sonuçlar. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. 18 yaş altı çalıştırılan çocuk var mı diye denetleme yapması gerekiyor devletin düzenli olarak.

Sizler dernek olarak farklı STK'larla ya da kadın örgütleriyle bir araya geliyor musunuz mücadele kapsamında?

Biz STK ve basınla iç içeyiz. Mesela Hatay'daki bir davada kadın platformları da bize desteğe gelmişti. Burada önemli olan daha fazla ses çıkartmak, insan olmak ve kalabalık olmak aslında. Bu konuda çalıştaylar, atölye çalışmaları düzenliyoruz. Proje sorumlularımız bunlarla ilgileniyor.

İNSANLAR SES ÇIKARTIYOR
Eskiye oranla çocuk istismarının arttığını görüyoruz aslında. Bunun sebepleriyle ilgili neler söylersiniz? Şimdilerde neden daha çok duyuyoruz bunları?

Bu artışın tek taraflı olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar ses çıkartıyor. Basın ve etkinliklerin de çok önemli bir payı var. Biz aslında bir çocuğun hayatını kurtarıyoruz ona destek oluyoruz ama bu diğer bütün çocuklara vesile oluyor onlara da konuşma fırsatı yakalıyor, özgüven geliyor. Bu insanlar bizim yanımızda ben de o zaman ses çıkartayım diyor. Basının da bunda önemli katkısı var. Basın duruşmaları takip ettikçe başka insanlara da özgüven geliyor.

İstismarla ilgili basında çıkan haberleri takip ediyor musunuz? Haber metinlerinin istismar konusunu işleyiş şeklini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çocuğun isminin geçmemesi gerekiyor. Çocuğu ifşa edebilecek, onun okul hayatını ya da çevresinde ona zarar verdirecek bir bilginin basın kanalında bulunmaması gerekiyor. Bizler de basın açıklaması yaparken ailelerden izin alıyoruz. Ayrıca tecavüz kelimesini de kullanmıyoruz. Çocuk istismarı diyoruz. Tecavüz kelimesi travma tetikleyici olabiliyor. Topluca cinsel istismar diyoruz bu suça. Haberlerde işlenirken bu konulara dikkat edilmeli ve ilerde çocuğa zarar verecek şekilde haber metinler işlenmemeli.

TÜRKİYE 3. SIRADA

Elif Hanım elinizde çocuk istismarı ile ilgili veri var mı?

Türkiye cinsel istismarda üçüncü sırada. Bu verilere internetten ulaşabilirsiniz. 16 yılda 440 bin çocuk doğum yapmış. 2 milyon da çocuk işçimiz var. Yılda ortalama 50 çocuk iş kazalarında hayatın kaybediyor. Bu rakamlar azımsanacak rakamlar değil. Ah vah etmekle olmuyor televizyon başından. Buna bir dur demek ve mücadele etmek gerekiyor. Bunun da yolu hep birlikte topyekûn mücadele etmekten geçiyor. Artık çocuklar da konuşuyor. Türkiye'de mağduriyeti ispat etme sorunu var. Mağduruz ama mağdur olduğumuzu ispat etmeye çalışıyoruz. Davalar çok uzun soluklu. Bizler bile dayanamıyoruz. Ki çocukların dayanması daha zor. Bürokratik görüşmelerimiz yapılıyor. Hükümetten ihtisas mahkemeleri talep ediyoruz. Temsilcilik açılıyor illerde. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. Bunun peşini bırakmayacağız. Çocuğu koruyacağız.
Editör: TE Bilisim