RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Uzaktan eğitimin ve kameranın yüz yüze eğitimin yerini tutmadığını anlatan Ayça Sarık, 'Yüz yüze eğitim kesinlikle şarttı. Biz insanlar sosyal bir varlığız ve bu anlamda kamera bunun yerini tutmuyor. En azından sabah ki derslerimiz online olup, öğleden sonraki derslerimiz belli günlerde yüz yüze olabilirdi' dedi.

Online derslere katılımın ilk aylara oranla çok azaldığını anlatan Ayça Sarık, eylül ayında okulların açılmasını istedi. Sarık, sürekli bilgisayar başında vakit geçirmek zorunda kaldıkları için göz bozuklukları, baş ağrıları, mide bulantıları gibi fiziksel rahatsızlıklar da yaşamaya başladıklarını ifade etti.

Pandemi süreci senin için nasıl geçiyor?
Pandemi hiç beklemediğimiz bir zamanda ülkemize girdi. Bu anlamda hepimiz hazırlıksızdık. Gün içerisindeki düzenimiz bozuldu. Herkes gibi bir belirsizliğin, kaygının içine düştük. Bu anlamda da 'Dersleri nasıl takip edeceğiz?' gibi düşüncelere girdik. Milli Eğitim Bakanlığı ilk olarak Eba Tv'yi kurdu öğrencilere. Evinde televizyonu olan merkezdeki arkadaşlarımız için bu Eba Tv'den yararlanabildi. Maalesef ki aileme bulaştırırım endişesi ile geçiyor çoğunlukla. Ki ben 9 ay önce babamı kaybettim. Arkadaşlarımla çok özledik birbirimizi. Ve onlarla buluşabilmek için tek bahanemiz yüz yüze sınavları beklemek oluyor, okulların açılmasını beklemek oluyor. Arkadaşlarımla bu kapanma sürecinde de, salgının en başından beri hatta hiç görüşmedim. Bu yüzden arkadaşlarımızı özlüyorum. Telefonla görüntülü konuşsak da hiçbir şey gerçekten yüz yüzenin yerini tutmuyor. Arkadaşlarımdan ayrı kalmak da beni strese soktu, üzdü.

GÖZ BOZUKLUĞU BAŞLADI

Okula gitmemek ne hissettiriyor peki sana? Uzaktan eğitim devam ediyor. Uzaktan eğitimin verimli olduğunu düşünüyor musun?
Biz uzaktan eğitimde 30 dakikalık ders süresi yapıyoruz. 10 dakika da teneffüs oluyor. Öğleden sonraki derslerimizde de 5 dakikalık teneffüs arası oluyor. Gerçekten hiç alışık olmadığımız bir durum olduğu için, sürekli ekran başında olduğumuz için de artı psikolojik ve fiziksel olarak birçok rahatsızlıkla karşılaşıyoruz. Fiziksel için şöyle diyeyim: Biz normalde de evet pandemi öncesinde sabah 08:00'den 15:00'a kadar bir ders süresi geçiriyorduk ama orada biz sosyal bir varlık olduğumuz için en azından teneffüs aralarında kantine iniyorduk. Arkadaşlarımızla karşılıklı çay, kahve içebiliyorduk. Öğretmenlerimizle sohbet edebiliyorduk. Onlara ders anlamında daha kolay bir şekilde yapamadığımız soruları soruyorduk. Online olunca bu anlamda özellikle fiziksel anlamda 10 saatleri aşan ekran karşısında durduğumuz zamanlar oldu. Artı kurslarımız, özel derslerimiz de online olduğu için hem okul derslerine 10 saat bilgisayar başında duruyoruz; ayrıyeten diğer arkadaşlarımız dershane dersleri de olduğu için 4-5 saat o derslere giriyor. Böyle olunca ekran karşısında oturduğumuz süre fazlasıyla arttı. Bu yüzden göz bozuklukları, baş ağrıları, mide bulantıları çok arttı. Bel, boyun fıtıkları da artmaya başladı. Biz psikolojik anlamda çok fazla çöküşteyiz. Çünkü yalnızlaştık. Kendimizi dışardan soyutlamak zorunda kaldık ve evde olmaktan bunaldık. Ve teknolojiye olan bağımlılığımız arttı. Velilerimiz bize önceden derdi ki, 'Şu telefonu, bilgisayarı bırak da git ders çalış.' Şimdi velilerimiz dersleri takip edelim diye onlar bizi ekran karşısına oturtmaya çalışıyorlar. Ters bir durum oldu.



EŞİTSİZLİK ORTAYA ÇIKTI

Çevrende ya da arkadaşların arasında online eğitime erişemeyen oldu mu bu süreçte?
Benim arkadaşlarım benim gibi devlet okulunda okuyan arkadaşlarım. Ve hepsi de işçi çocuklarıdır. Burada özel okullarla devlet okulları arasındaki fark ortaya çıktı. Aradaki makas çok arttı. Pandemi nedeniyle eğitimdeki eşitsizlik iyice ortaya çıktı aslında. Özel okuldakiler beş gün boyunca yüz yüze derslere gidebildiler. Ama biz devlette okuyan öğrencilere, 'Senin paran yok sen uzaktan eğitime maruz kal' denildi. Telefonlarımız, tabletlerimiz olmasına rağmen maalesef bazı arkadaşlarımız erişim sağlayamadı. Çünkü mesela arkadaşımızın annesi, babası öğretmen ya da kardeşi de uzaktan eğitimi takip edecek. Ama dersleri çakıştığı için herkes aynı anda ekran başında olamıyor. Çünkü dört, beş kişilik ailede herkesin bilgisayarı olmuyor. İlçelerdeki arkadaşlarımız daha zorluk yaşadı. Bazı arkadaşlarımızın internet alt yapısı yoktu. Bende bu sabah kalktım, derse giremedim. Çünkü internet yoktu. Yine canlı derste internet gidiyor bir anda ya da sesiniz gitmiyor karşı tarafa, bazen öğretmenin sesini alamıyorsunuz. Uzaktan eğitim bu tarz sıkıntıları da beraberinde getirdi.

Okulların bu kadar zaman kapalı kalacağını tahmin eder miydin?
İlk önce iki hafta kapanacağımız söylenmişti. O dönem biraz mutlu olduk. Biraz sınavlardan uzaklaşacağız, dinleneceğiz diyorduk. Sonra bu iki hafta uzadı bir yıl oldu. Evde kapalı olmak çok kötü. Evde yapabileceğiniz şeyler de sınırlı zaten.

YÜZ YÜZE EĞİTİM ŞARTTI

Arkadaşlarınızla uzaktan eğitim hakkında konuşuyor musunuz hiç? Mesela pandemi sürecinde eğitim nasıl ilerlemeliydi? Ya da böyle değil de şöyle olabilirdi dediğiniz bir konu var mı?
Yüz yüze eğitim kesinlikle şarttı. Biz insanlar sosyal bir varlığız ve bu anlamda kamera bunun yerini tutmuyor. En azından sabah ki derslerimiz online olup, öğleden sonraki derslerimiz onlar belli günlerde yüz yüze olabilirdi. Hatta şu an yüz yüze olabilir öğleden sonraki derslerimiz. Bir dönem açıldı okullar ama velilerimiz tedirgin oldu hijyen kurallarından ötürü.

AŞI OLMAK İSTİYORUM

Aşı hala 40 yaş üstüne yapılıyor ülkemizde ama 18 yaş altına da aşı yapılmasını istiyor musunuz?
Aşı olmak istiyorum. Yüzde 14'lük bir dilim aşı olmuş şu an Türkiye'de. Biraz yavaş ilerliyor aşılama. Bir an önce biz gençlerde aşı olmalıyız. Maden bulaştıran gençler, gençler de aşı olmalı. Öğretmenlerimizin de bir an önce aşı olması gerekiyor. Sonra da yüz yüze eğitime geçmek istiyoruz. Sınavlar öğrencilerin isteğine bırakıldı. Sınavlar sürekli ertelendi. Mart ayında okulda sınava girdik. Öğretmenlerimiz de yardımcı oldu bize bu dönemde. Ortalamamızı düşündük biz burada. Haziranda sınavlar olacak şimdi. Bizim sınıflarımız 40'ar kişilik ama sınıftan sadece 5-6 kişi sınavlara girecek. Çünkü öğrencinin isteğine bırakıldı. Genelde ortalamamız 90 üstü olduğu için ve okuldaki hijyen koşullarına da güvenemediğimiz için okula gidip sınavlara girmeyi düşünmüyoruz. Birinci dönemdeki notlarımızı kullanacağız.

VERİM ALAMADIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM

Derslerini düzenli takip ediyorsun şu ana ama yeterli oluyor mu senin için? Akademik anlamda eksik kalan yerler olduğunu düşünüyor musun?
Eksik kalan yerler oluyor. Verim alamadığımı düşünüyorum. Bu anlamda eksik kalan yerler oluyor. Böyle olunca eksik kalan yerler nedeniyle özel derse ihtiyaç duyuyoruz. Bir bakıyorsunuz özel dersler de online oluyor. O yüzden olabildiğince kendi kaynaklarımızdan bunu yapmaya çalışıyoruz. Youtube üzerinden birçok hocamız bize konuları anlatıyor. Tabi ki yüz yüzenin ve kendi okulumuzdaki öğretmenlerimizin yerini tutmayacak ama olabildiğince eksiklerimizi konu anlatımlı kitaplardan ve Youtube üzerinden kapatmaya çalışıyoruz. Öğretmenlerimize WhatsApp üzerinden de soru gönderebiliyoruz. Bize cevap veriyorlar. Sınava hazırlanan öğrenciler de genelde bunu Youtube üzerinden yapıyor.

TAKİP EDEN KİŞİ SAYISI AZALDI

Online dersleri düzenli takip ediyor musunuz? Derslere katılım nasıl? Takip oranı nasıl?
İlk zamanlar 40 kişilik bir sınıfta dersler sıkı bir şekilde takip ediliyordu. Ama birçok arkadaşımız okuldaki dersler yerine ailelerinin de talebiyle özel kursların, dershanelerin derslerine girdi. Hiç girmeyen arkadaşlarımız oldu. İnternet sıkıntısı yüzünden derslere giremeyen arkadaşlarımız da oldu. Bu süreçte ikiye ayırabiliriz aslında. Birincisi, imkansızlıklardan dolayı derse giremeyenler, ikincisi de bilerek girmeyenler. 2 Temmuz'da okulların kapanacağı söyleniyor. Şu anda havaların ısınmasıyla ve 18 yaş altının sokağa çıkmasının serbest olmasıyla arkadaşlarımız çok girmiyor. Mesela 40 kişilik bir sınıfta 30'a yakın kişi derse giriyordu bundan 2, 3 ay önce. Ama şu anda genelde 14 kişiyi geçmiyor derse giren kişi sayısı. Sayı azaldı.

EYLÜLDE OKULLAR AÇILSIN

Eylülde okulların açılmasını istiyor musun?
Ben seneye 12'nci sınıf öğrencisi olacağım. Aynı zamanda hafta sonları da yetiştirme kurslarına gideceğim. Bu anlamda talebim öncelikle aşıların tamamlanıp, eylülde kesinlikle okula dönebilmek.

Pandemi devam ediyor. Seneye de üniversite sınavına gireceksin. Pandemiden ötürü bir belirsizlik hala mevcut. Bu seni tedirgin ediyor mu? Geleceği nasıl görüyorsun?
Bizim ülkemizde zaten bir işsizlik kaygısı var, gelecek kaygısı var. Bizim de geleceğin yetişkinleri olarak pandemiyle birlikte endişelerimiz arttı. Bu anlamda 12'nci sınıf öğrencileri gerçekten pandeminin faturasını en çok ödeyen taraf oldu. Üniversite sınavında AYT ikinci oturum konuları ağır ve yoğundur. Bizim bu anlamda yine sosyal medyada hem sınavlarla ilgili hem de konuların seyreltilmesiyle ilgili birçok kez tag çalışmamız oldu ama sesimizi duyan var mı derseniz, birkaç dernek, sendika dışında sesimizi bizim istediğimiz şekilde duyan olmadı. Yanıt da alamdık.

Şu an Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk karşında olsa Bakan'a ne söylerdin? Ne talep ederdin Bakan'dan?
Biz maskesiz günlerimizi çok özledik. Birbirimize sarılabilmeyi, dokunabilmeyi çok özledik. Aşıların tamamlanmasını istiyoruz. Özel okullardaki ve devlet okullarındaki eşitsizlik bize psikolojik olarak da yansımaya başladı. Biz eşit, kamusal, bilimsel bir eğitim hakkımızı kullanmak istiyoruz.
Editör: TE Bilisim