Eskişehir Sanayi Odası (ESO) tarafından ESO Hizmet Binası'nda gerçekleştirilen kongreye Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Başkanı Orhan Turan, ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ve alanında uzman kişiler katılım sağladı.

ESKİŞEHİR'İN 1 NUMARALI KURUMUYUZ

Eskişehir Sanayi Odası ile ilgili bilgiler aktaran Kesikbaş, 'Bizim Eskişehir Sanayi Odası 1968 benimle yaşıt. O zaman 80'in bir kaç üzerinde üyeden oluşan, milyon dolar bile ihracatı olmayan bir kurumken bugün geldiği noktada bine yakın üyemiz ve yaklaşık olarak Eskişehir'deki yerleşikler ve yerleşiklerin dışında merkezi farklı şehirlerde olup ihracata katkı sağlayan firmalarla birlikte bugün 3 buçuk milyar doların üzerinde bir ihracat altyapısına sahip 65 bin civarında da çalışanıyla vergisini veren, SGK'sını ödeyen, gerektiği zaman yangında, deprem olduğunda her turlu fedakarlıkta bulunan, Eskişehir'de her hangi bir yardım ihtiyacı olduğunda sonsuz bir şekilde bu yardımları sağlayan aslında koskocaman bir aileyiz. Üretiyoruz, aş ve iş kapısı olmaya çalışıyoruz. Bunun yanında tabi bir çok problemle de karşı karşıya kalıyoruz. Ben şunu iddiayla söylüyorum; Sanayi Odası bugün Eskişehir'in bir numaralı ve en önemlisi STK'sı, kurumudur yaklaşık 9 milyon dolar ciro üreten bir Eskişehir sanayisinden bahsedersek eğer. Bu anlamda bu tip kongreler öncelikle Eskişehir için Eskişehir'in geleceği için son derece önemli' ifadelerini kullandı.

EN ÖNEMLİ ŞEHİRLERİMİZDEN
Ardından kürsüye çıkan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, 'Sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından ülkemizin en önemli şehirlerinden birisi olan Eskişehir'de, ekonomiyi ve geleceği konuşacağımız bu paylaşımlı platformda sizlerle bir arada bulunmanın mutluluğunu yaşıyorum' diyerek sözlerine başladı. Küresel ekonomi ile ülke ekonomisini değerlendiren Turan, 'Çalkantılı bir döneme yüksek kur, yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı sarmalında giriyoruz. Eylülden bu yana uygulamakta olduğumuz iktisadi politikalar çerçevesinde, enflasyonun öngörülebilirliği son derece zorlaşmış durumda. Şiddetli global enflasyon ortamında ülke ekonomimizde sadece arz yanlı değil talep yanlı da bir enflasyon mevcut. Enflasyon oranımız yıllık yüzde 70'i aşmış durumda ve bu süreci besleyen dinamikler hafiflemenin aksine daha da enflasyonist olmaya devam ediyor' dedi.

İNSANDAN BAĞIMSIZ DEĞERLENDİREMEYİZ
Enflasyonun toplumun tüm kesimlerini olumsuz yönde etkilediğini belirten Turan, 'Sene başında özellikle asgari ücrete yapılan yüksek zam oranına rağmen alım gücü hızla düşüyor.
Tüm bu göstergeler, politikalarımızı gözden geçirmemizi, kapsamlı değişiklikleri gündemimize almamızı gerektiriyor' dedi. 'İster tarımda, ister sanayide, ister eğitimde olsun, dönüşümü, onu şekillendiren ve yönlendiren 'insan'dan bağımsız değerlendiremeyiz' ifadelerini kullanan Turan, 'İnsanın dönüşümü ya da toplumsal dönüşüm olarak ifade edebileceğimiz dinamikler, özellikle pandemi ile birlikte hızlanarak yaşamlarımızı değiştirmeye devam ediyor. Dolayısıyla bir yandan yapısal konulardaki kırılganlıklarımıza odaklanırken diğer taraftan geleceğin çalışma hayatına, insan refahı anlayışına da hızla hazırlanmalıyız. İşgücünün becerilerine kesintisiz yatırım yapmalı ve yaşam boyu öğrenmeyi odağa almalıyız. Gençlere 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak şekilde eğitim sistemini güncellemek, mesleki ve teknik eğitimin kalitesini ve itibarını yükseltmek, girişimcilik ekosistemini desteklemek bu bütüncül politikanın ayrılmaz parçaları olmalı' şeklinde konuştu.

BEYİN GÖÇÜ YAŞIYORUZ
Bir ülkenin zenginliğinin ancak yetiştirdiği, ülkesinde tutabildiği ve ülkesine çekebildiği insanların yetkinliğine bağlı olduğunu belirten Turan, 'Yetişmiş genç neslimiz çok kıymetli fakat üzülerek söylemeliyim ki en çok ihtiyacımız olan teknoloji, yazılım, bilim gibi alanlarda muazzam bir beyin göçü yaşamaktayız. Ve biliyoruz ki bu insanların beklentilerini tek başına ekonomik koşullar da oluşturmuyor. İnsanımızın potansiyellerini, hayallerini gerçekleştirebileceği bir ülke iklimi yaratmak en büyük sorumluluğumuz. Fikirlerin hür ifadesi ve bu hürriyeti koruyan hukuk devleti anlayışı hayallerin gerçekleştirilebildiği bir iklimin olmazsa olmazıdır. Bu iklimi tesis etmeyi başaramazsak sadece insanımızı değil ülkemizin geleceğini de kaybedeceğimizin bilincinde olmalıyız. Geçen yıl 50'nci yıl projemiz olan 'Yeni bir anlayışla geleceği inşa' çalışmamızı kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu çalışmadaki en önemli vurgu şuydu. Bir ülkenin refahının asıl belirleyicisi artık ne yer altı kaynakları ne fiziksel sermaye ne de ucuz emeğe dayalı üretimdir. Günümüzde refahın asıl belirleyicisi bir ülkenin maddi olmayan kaynaklarıdır. Biz bu maddi olmayan kaynakları kısaca 'insan, bilim ve kurumlar' olarak özetledik. Yani, insanın yetkinliklerinin geliştirilmesi; bilim-teknoloji ve inovasyona önem verilmesi; ekonomiden demokrasiye tüm alanlarda güvenilir ve kapsayıcı kurumlar ve kuralların yerleşmesi. Ancak ve ancak bu üç unsurda eş zamanlı ilerleme kaydettiğimiz takdirde sürdürülebilir kalkınmayı başarabiliriz. Çalışmamız, bu alanların her birinde atılması gereken adımları da içeren bir yol haritası niteliğinde' ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Eskişehir sanayisine katkıda bulunan iş insanlarına plaket takdim edildi.

Editör: TE Bilisim