RÖPORTAJ AYŞEGÜL HÜMMET
Kendisini en iyi nasıl ifade ettiğini sorduğumuzda 'Yazmak!' diyor hiç tereddüt etmeden. Yazı yazarken daha çok heyecanlandığını anlatan Ünlü, sinemayla ilgilenen gençlere de tavsiyelerde bulundu; 'Film masada biter, bunun öğrenilmesi gerek'


Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunusunuz, Eskişehir'de yaşadınız. Kültür sanat şehri olarak bilinen Eskişehir'i sinema alanında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eskişehir benim olduğum zamanlarda daha aktifti. Ama şimdi de festivaller yapılıyor. En son Palto Film Festivali yapılmış, İf Film Festivali var. Yani sinema adına güzel işler yapılıyor. Okuldaki çocuklardan duyuyorum bir şeyler yapmak istiyorlarmış ama izin verilmiyormuş. Bunlar biraz can sıkıcı… Halbuki film çekseler ne olacak ki…
Anadolu Üniversitesi'nin sinema eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Okulun sinema eğitimi iyi. Bizim dönemimizde, 90'larda yani, birçok yönetmen çıktı bu okuldan. Daha önceki kuşakta o kadar yok ama bizim dönemimizden çok yönetmen var. Şu an 7 tane film çeken insan var. Sadece film çekenler... Bizim dönemimizde okula giriş sınavı başkaydı. Özel yetenek sınavıyla seçiliyorduk. Şimdi yetenek sınavı yok.
İletişim Fakültelerinde olmalı mı sizce yetenek sınavı?
Bence kesinlikle olmalı. Bu tür alanlara öğrenciler özel yetenek sınavıyla alınmalı. O zaman daha fazla ne istediğini bilen insanlar gelir. Şimdi çocuklar ne istediklerini, ne yapacaklarını bilmeden gidiyor. Bence eski kuşak daha iyiydi.
Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi'ni ve Beş Şehir'in bir kısmını Eskişehir'de çektiniz. Eskişehir'in sizin için özel olduğunu söyleyebilir miyiz?
Olmaz mı, var tabi ki. Eskişehir'i çok seviyorum. İzmitliyim ben, Eskişehir'in İzmit kadar manası var benim için. İzmit'ten 19 yaşında çıkıp geldiğim yer burası oldu. Altı sene yaşadım burada. Öğrenciliğim çok iyi geçti. Burada arkadaşlarımızla çok iyi şeyler yaptık. O zamanlarda da kısa filmler çekiyorduk sürekli, tiyatro yaptık, senaryo yazıyorduk. Bir hareket vardı ortamda… Onun için güzel, dolu dolu geçti öğrenciliğim. Şehirde çok iyi, insanlarıyla neredeyse hiç problem yaşadığımızı hatırlamam. Bulaşmıyordu kimse bize, öğrencilerin kendi ortamı vardı. Şu anda ne durumda bilmiyorum tabi. İyidir ama Eskişehir.
Tekrar Eskişehir'de bir proje yapmayı düşünür müsünüz?
Olabilir, neden olmasın? Bir şeyler düşünüyoruz hatta. Yönetmen bir arkadaşım burada bir şeyler yapacak.
Peki yakın gelecekte bir projeniz var mı?
İçinde bulunduğumuz bu sene içerisinde bir iki tane ticari film çekme durumumuz var. Onlara hazırlanıyoruz ama şu an nedir ne değildir kesin olmadığı için bir şey söyleyemem. Ne olacak bende bilmiyorum, bakalım ne olacak...
Çalışmak istediğiniz bir oyuncu var mı?
Çalışmak istediğim herkesle çalıştım.
Oyuncu seçerken belirli kriterleriniz var mı?
Tabi ki, iyi oyuncu olmalı. Yetenekli oyuncularla çalışmak hoşuma gidiyor. Genellikle de yetenekli oyuncularla çalışıyorum. Akıllı ve iyi kalpli oyuncularla çalışmak istiyorum biraz daha…
Biz sizi yönetmen, senarist, oyuncu, Leyla TheBand grubunda baterist, Ah Muhsin Ünlü mahlasıyla şair olarak sanatın pek çok alanında gördük. Peki kendinizi bu alanlardan hangisiyle daha iyi ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz?
Ben daha çok yazmakla ilgileniyorum. Şiirle, senaristlikle ya da başka bir şey…Yazmak beni en çok heyecanlandıran şey. Yazarken daha çok eğleniyorum. Daha çok tek başımayım.
Siz yaptığınız filmlerle, yani sinemadaki işlerinizle daha çok tanınıyorsunuz. Neye bağlayabiliriz bunu?
Film seyretmek daha kolay çünkü. Onun içinde film seyrediyorlar. Bu yanımı daha çok biliyorlar. Tüketimi çok daha kolay sinemanın.
Ah Muhsin Ünlü mahlasını kullandınız şiirlerinizde…
Yazıyorum hala bir şeyler. Sağda solda yayınlanıyor şiirlerimde. Devam ediyorum yani ufak ufak şiir yazmaya. Sinema filmleri gibi değil ama. Şu konumda şiir kitabı yazamam. Şiir biraz daha benim özel hayatımla ilgili. Şiirlerimle ilgili çok fazla konuşmayı da sevmiyorum. Kendi kendime takılıyorum gibi bir şey.
Neden 'Ah Muhsin Ünlü' mahlasını kullandınız? Kendi isminizi de kullanabilirdiniz…
Muhsin benim oyuncak kedimin adıydı. Bir isim almak istiyordum o zaman; Muhsin ismini aldım. Oyuncak bir kedim vardı koca kafalı bir şey. Kafası patladı daha sonra. Ama kediye de pastacı Muhsin abim vardı; onun ismini vermiştim. Karışık yani biraz. Muhsin abimpasta yapardı yiyorduk beraber. Pastaları pek güzel de değildi ama. Muhsin abimi çok severdim, kediye Muhsin adını verdim sonra da kedinin ismini ben aldım.
Eskişehir sizin gözünüzde nasıl bir sinema şehri?
Açık söyleyeyim Eskişehir iyi bir sinema şehri olabilir, ciddi bir potansiyeli var. Zaten burada diziler, filmler de çekiliyor. Muhtemelen çekilmeye devam edilecek. Burası pratik rahat bir şehir, yaşanılabilir bir şehir. Filmci milletinin isteyebileceği bir sürü şey var burada. Teknik altyapıya ve film çekebilecek insanlara da sahip. Şehrin üzerinde söz söyleme hakları olanların, mesela akademisyenlerin, rektörün, valinin, belediye başkanlarının bir araya gelip bu potansiyeli değerlendirmeleri lazım. Mesela Nabi Avcı Kültür Bakanı, Eskişehir için pek çok şey yapabilir. Şehrin kendi kendini bulması lazım.
Sinema televizyon sektörünün merkezi İstanbul olarak kabul ediliyor. Eskişehir bu anlamda İstanbul'a uzak.Bunun Eskişehir'e olumsuz etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Hayır, düşünmüyorum, uzak değil burası. Mesela ben buraya geldikten sonra buradaki çalışma rahatlığından dolayı Eskişehir'i tercih ederim.İstanbul'un merkez olması değişmez. Ben eğitim konusunda da sektörel çalışma konusunda da burayı tercih ederim. Burada okumak çok daha iyidir. İstanbul hengame bir şehir. Kimse ne olduğunun farkında değil. Oysa burada mevzuya yoğunlaşabilirsin. Burada yürüyerek okula gidip gelebiliyorsun. Okuldan bir şeyler yapmış olarak mezun olabilir öğrenciler. Yapmak istedikten sonra istediğini yaparsın.
Öğrenciyken neler yaptınız okulda?
Biz öğrenciyken kısa film çekiyorduk bu okulda, ben bazılarında oyuncuydum. Tiyatro kulübü kurmuştuk İletişim Fakültesi'nde. Eğer şu anda kulüp hala varsa kurucuları bizdik. Hazırladığımız bir oyun okulun koridorlarında gezerek oynandı. Seyircilere de şarap ikram edilmişti. Onlarda şarap içerek oyunu izliyorlardı. Bu mesela ileri bir durum biraz. Eskişehir'de böyle bir şey olmasını hayal edebilir misin? Mümkün değil. Ama biz onları yapabiliyorduk. Çok eski de değil 20 sene önce, 94-96 yıllarında. Şu anda daha iyi şeylerin yapılabiliyor olması lazımdı ama 20 sene önce yapılan şeyler şu anda maalesef ki yapılamıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen daha önce Anadolu Üniversitesi'nde rektörlük yapmıştı. Şehre ve üniversiteye kültürel ve sosyal anlamda büyük katkısı var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz çalışmalarını?
Eskiden okulun içinde bulunduğu atmosfer Yılmaz Hocanın sayesindeydi. Ben rektörlükte onun son senesine yetişebildim ama onun sağladığı ortam devam etti daha sonra okulda. Onun sayesinde istediklerimizi yapabildik zaten. Okulun içerisinde rahattık. Güven veriyordu öğrencisine. Arkamda rektör var diye düşünmek başka bir duygu. Bunu bilmeyen anlamaz.
Yaptığınız projeler arasında Samanyolu ile çekilen dizi biraz daha dikkat çekiyor. Diğer çalışmalarınızdan ayrılıyor diyebiliriz. Samanyolu ile çalışmanızın nedeni neydi?
Bunlar 10 sene önce yapmaya başladığımız ticari işler. Orada şöyle bir durum var; olaylarla ilgili hikayeler var ve karakterlerin söylediği sözler var. Karakterlerin sözlerini biz yazmamıştık. Dizideki ekip kendisi yazıyordu. Biz diyalogları boş bırakırdık ve ekip doldururdu. Söylemek istedikleri şeyleri anlatıyorlardı. Biz ise hikayeyi yazıyorduk. Birkaç sene çalıştık onlarla. Beni onlarla çalışmaya iten şey senaristlikti. Dizide bazı sahneleri dışarıya çıkardığımızda çok sağlam bölümler vardı. Bir de o zamanlar bu kadar kutuplaşma yoktu. Birlikte çalışabiliyorduk.
Buradan sinemayla ilgilenen gençlere neler söylemek istersiniz?
Film masada biter bunu anlamaları lazım.İşin öğrenilmesi ve yoğunlaşılması lazım. Aşağı yukarı bütün filmler birbirine benzer. Önemli olan filmde söylemek istediğin şeydir. Çocuklar ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Çünkü oturup çalışmıyorlar. Herkes yönetmen olamaz, birinin iyi senarist, birinin iyi bir diyalogcu olması lazım. Okullarda derslere sinema işinin içinde olan insanların girmesi lazım. Türkiye'de genel olarak akademiyle sahanın arası çok açık. Bu açığın kapatılması lazım. Konservatuara nasıl yetenek sınavıyla öğrenci seçiliyorsa, bu bölümlere de sınavla öğrenci seçilmesi gerekiyor.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Eskişehir güzel bir yer, gittikçe de güzelleşiyor. Bana hep umut veriyor Eskişehir. Biraz sektöre destek verilmesi lazım, birilerinin omuz vermesi lazım. Bizim istediğimiz para falan değil. Bize para versinler de film çekelim istemiyoruz.
Editör: TE Bilisim