Op. Dr. Avcı, yaz aylarında en çok karşılaşılan travmaların başında sığ suya kontrolsüz şekilde kafa üstü dalışların geldiğini vurguladı. “Sığ su, vücuda ani direnç uygulayarak omurgada yüksek basınca neden olur. Bu durum, boyun ve bel kırıkları gibi ciddi hasarlarla sonuçlanabilir,” dedi. Bu tür kazaların felç dahil kalıcı sakatlıklara yol açabileceğinin altını çizdi.
Kayalık Alanlar ve Hatalı Teknikler Riski Artırıyor
Avcı, sadece sığ su değil, aynı zamanda kayalık bölgelerde yapılan dikkatsiz dalışlar ve hatalı tekniklerin de omurga yaralanmalarını artırdığını belirtti. Suya girmeden önce derinliğin kontrol edilmesi ve güvenlik kurallarına mutlaka uyulması gerektiğini ifade etti.
Gençler ve Çocuklar Daha Fazla Risk Altında
Op. Dr. Avcı, riskli davranışlara en çok genç yetişkinlerin eğilimli olduğunu söyledi. Gençlerin macera arayışı ve enerjik yapılarının bu tür kazalara zemin hazırladığını belirtti. Çocukların ise çevresel tehlikeleri yeterince algılayamaması ve gözetimsiz kalmaları, kırık riskini artırıyor. Orta yaş ve üzeri bireylerde ise kemik yapısındaki zayıflık nedeniyle iyileşme süreci daha zor geçiyor.
Tedavi Süreci Kırığın Şiddetine Göre Belirleniyor
Boyun ve bel kırıklarının tedavisinde, yaralanmanın ciddiyetine göre cerrahi ya da cerrahi olmayan yöntemler uygulanıyor. Op. Dr. Avcı, “Ciddi omurga kırıklarında acil cerrahi müdahale gerekebilir. Omurgayı sabitlemek için füzyon ameliyatı veya metal destekler kullanılır,” dedi. Daha hafif kırıklar ise boyunluk ya da korse gibi cihazlarla tedavi ediliyor.
Fizik ve Psikolojik Destek Önem Taşıyor
Tedavi sürecinde fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemli bir rol oynadığını söyleyen Avcı, kasların yeniden güçlendirilmesi ve hareket kabiliyetinin kazanılmasının uzun vadeli iyileşme için kritik olduğunu belirtti. Ciddi travmalar yaşayan hastalar için psikolojik destek de öneriliyor.