RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ

Santral kurulduktan sonra Eskişehir'in yaşanmayacak bir yer olacağına dikkat çeken Özer, ' Biz sadece bugünü değil yarını da düşüyoruz. Eskişehir'de çocuklarımız da yaşayacaksa, bu termik santral yapılmamalı. Çünkü çevre ölürse, insan ölecek, canlı ölecek, bitki ölecek. Dolayısıyla Eskişehir yaşanmayacak bir yer olacak' dedi


Alpu'ya yapılması planlanan termik santral Alpu Ovasını, orada yapılan tarımı nasıl etkileyecek?
Zaten biliyorsunuz Alpu Ovası 21.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren ve resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Büyük Ova ilan edildi. Yani tarımsal sit alanı olarak düşünülmesi gerekiyor. Büyük Ova ilan edildiği için Büyük Ovalarda hiçbir şekilde üzerine tarım dışında bir şey yapamazsınız. Dolayısıyla bu da termik santralle zıt oluyor. Termik santralin etki etmiş olduğu alan, bu alanın içinde kalıyor. Zaten şuan bildiğimiz kadarıyla bazı tapularda Büyük Ova tabiri çıkarılmış. Bununla ilgili hızlı bir çalışma var. En önemli kısım burası. Büyük Ova kapsamında olduğu için Tarım İl Müdürlüğü'nün ya da Bakanlığın buna izin vermemesi gerekiyor. Bu sebeple önce Büyük Ova kapsamından çıkartacaklar. Şimdi o işlemler sürüyor. Belki de Bakanlar Kurulu Kararı ile Büyük Ova kapsamından çıkartılacak. Aksi durumda termik santral yapılamaz bu alana.

ALPU'DAKİNDEN DE ÇIKACAK
Beyazaltın Köyü'nün aşağı kısmında o dağın alt kısmında Beyazaltın Sulama Kooperatifi var. Ve o bölgedeki araziler o kooperatif sayesinde yeraltı suları ile sulanıyor. Şimdi o bölgedeki toprak verimli olduğu için her türlü ürün yetiştiriliyor. Özellikle sulu tarım üzerine. Ayçiçeği, buğday, şeker pancarı, domates vs bunların hepsi var. 'Burada termik santral kurulduğu zaman son teknoloji, ultra süper bir tesis kuracağız' deniyorlar Dolayısıyla bacalardan kükürdioksit, ağır partiküller gibi gazların çıkmayacağını bunların filtre sayesinde eriyeceği söyleniyor. Şu anda Türkiye'de faaliyette olan 39 tane termik santral var. Bunların işleyişine baktığınızda hepsinden bunlar çıkıyor. Alpu'dakinden de çıkacak. İşleten kurum özel kurum olacak. Termik santralde herhangi bir arıza meydana geldiği zaman bunu Çevre İl Müdürü biz kontrol edeceğiz diyor. Böyle bir sistem olmayacağını biliyoruz. Çünkü başka yerlerde olmadı.

SÜTÇÜLÜK DE ÖLECEK
İlk başlarda termik santral iki yıl içerisinde 16 km çapında alana etki yapmaya başlıyor. Tabi bu 10 yılı 15 yılı geçtiği zaman 50 km'ye kadar çıkıyor. Tabi örnekleri Türkiye'de birçok yerde var. Biz Ziraat Mühendisleri Odası olarak diğer bölgelerdeki arkadaşlarımızla konuştuğumuz zaman, diyorlar ki, mesela Çanakkale'deki termik santralin hemen dibinde çok önemli fasulye yetiştirilen yerler vardı. Artık kimse orada fasulye yetiştirmiyor. Normalde 450 kilo civarında buğday alınırken şimdi 200 – 250 kilo buğday alınıyor. Üretilen buğdayı da borsa almıyor. Çünkü onların da kalitesi vardır. Dolayısıyla çiftçilik, hayvancılık ölüyor. Mandıralar o bölgeden gelen sütü almıyor. Sütün kalitesi de düşmüş oluyor çünkü.

URAYSİM BAŞKA HAT ARIYOR
Alpu'ya, Beyazaltın'a dönüyorum. Hemen yanında Gündüzler Barajı var. Beyazaltın'ın kendisine ait bir gölet projesi var. Şimdi bu projenin DSİ tarafından iptal edileceği söyleniyor. Mesela Alpu tarafına URAYSİM yapıldı. Üniversiteye yazı yazılmış 'Artık burada herhangi bir çalışma yapamazsınız. Burayı biz aldık' denmiş. O tarafa URAYSİM uzamayacak. Başka bir yere hat ulaştıracak.

ANORMAL DOĞUMLAR
O bölgede termik santralden yılda 2 milyon ton atık kül oluşacak. Bu külü en yakın çimento fabrikasına satacağız diyorlar. En yakındaki çimento fabrikası Çukurhisar'da. Satamazlarsa bulunduğu yerlerde kül rezervlerine gömecekler. Altına çeşitli sızdırmaz katmanlar yapacaklar sözde ama bunların hiç biri olmuyor. Kül rezervleri sahasındaki küller uçacak, üstünü toprakla kapattığınızda radon diye bir gaz çıkacak ki bu gaz insan sağlığını olumsuz etkileyen, kansere sebep olan bir gaz. İnsanlarda solunum enfeksiyonu hastalıklarına, anormal doğumlara sebep olacak. Bunlar çok büyük etkenler.

TOPRAĞIN KİMYASINI BOZACAK
Bizim halkımız maalesef zararlarını bilmiyor. Biz de sivil toplum kuruluşları olarak bunu anlatmaya çalışıyoruz halkımıza. Bizi devlet düşmanı gibi göstermeye çalışıyorlar. Biz enerji üretimine karşı değiliz. Mesela burada çıkarılan kömür neden 55 – 60 km uzaklıktaki Koyunağılı Termik Santralinde işlenmesin? Orada bir termik santralimiz var hem de çalışmayan bir yer. Onun dışında dediğimiz gibi bacadan çıkan gaz emilse dahi kükürdioksit (Eskişehir bölgesi yağış alan bir bölgedir) yağışla birlikte tekrar toprağa karışacaktır. Toprağın kimyasal yapısını bozacak. Arıcılık, balıkçılık yapılamayacak.

HEPSİ BİR HANDİKAP
Termik santral denizlerin ya da büyük akarsuların yanında yapılır. Madenden ziyade suyun yanında yapılır. Suya çok ihtiyacı vardır soğutma için. Gökçekaya Barajı'ndan su temin edilecekmiş. 60 km uzaklıkta bir yer bu. Bu barajdan enerji üretiliyor. 20 -25 km su çekilecekmiş. Çekilen su miktarı daha fazla olacak. O suyu Gökçekaya Barajı'ndan aldılar. Gökçekaya Barajı ile Beyazaltın arasında kod farkı var. O suyu basmak için elektriğe ihtiyaçları var. Bu da ekstra bir maliyet demek. Dolayısıyla bunların hepsi bir handikap.



Eskişehir'in içme suyu da etkilenecek mi peki?
Oradaki Gökçekaya Barajı yeterli miktarda suyu veremeyeceği için yakındaki diğer su kaynaklarına yönelecekler. Gündüzler Barajı var en yakında. Ama bakalım ne yapacaklar? Birlikte göreceğiz. Orada kullanılan su Porsuk Çayına akıtılacak. Ön başvuru formunda deniyor ki, 'Su en yakın kurutmaya kanala drenaja bırakılır. Biz küllü suyu toprağa bırakacağız' diyorlar. Ama ne yaparsanız yapın atık sıcak su mutlak surette orayı etkileyecek. 80 derece suyu Porsuk Çayına bırakırsanız, Porsuk Çayından tarlasını sulayan Alpu, Biçer, Mihalıççık, Polatlı'ya kadar bütün sulamaların önüne geçeceksiniz. Yaklaşık 8 - 10 yıldır oralardaki köylere su bırakılıyor kuraklığı önlemek için. Şimdi ne olacak? Bütün köylüler zarar görecek.

SİYASİLER DE EL ATMALI
Eskişehir bu konuya çok yabancı. Alpu Ovası'nda bin yıl önce de tarım vardı bundan sonra da olmalı. İnsanlara anlatmaya çalışıyoruz. Biz siyasetçilerin de bu konuya el atması gerektiğini düşünüyoruz. Bu Alpu'nun değil Eskişehirlilerin de sorunu. Bakın 35 km mesafede Tepebaşı var. Kuzeyden güneye değişik yönde rüzgarlar var. Yağmurlarla da toprağa karışacak bu partiküller. Biz şuan hazırlıklarımızı teknik bazda insanlara duyurmak için yapıyoruz.

Biz şimdi bir platform oluşturduk. Köylere gideceğiz. Anlatacağız. Termik santralin olduğu bölgelerde yaşananlar hakkında videolar var onları izleteceğiz. Bakın lületaşı da çıkartılamayacak. Lületaşı da tarih olacak. En büyük rezerv Beyazaltın'da. Anlatmaya gittiğimizde tepkiyle karşılaştığımız zamanlar da oldu. Önce vatandaş konuşsun sonra sivil toplum örgütleri konuşsun dendi. Ama söz alamadık. Konuşturulmadık. Anlatamadık zararlarını.



BUNLARI ORTADAN KALDIRACAK
Alpu Ovası'nda tarım, hayvancılık, sütçülük yayılmaya başlamıştı. Burada büyük projeler var. DSİ'nin planladığı kapalı sulama sistemi var. 16650 hektarlık bir kapalı sulama sistemi var. Bu sistem inşa edildiği zaman bu bölgedeki ürün yelpazesi değişecek. Çok gelir ve verim getiren ürünler ekilecek. Dekardan 300-400 alınıyorsa, 500-600 alacak. Şekerpancarından 7-8 ton alıyorsa bunu daha da artıracak. Domates üretimi artacak. Tat konserve gibi büyük konserve fabrikaları bu bölgeye gelmeye başlayacak. Çünkü üretim yelpazesi gelişecek. Tabi termik santral kuruluşu bunları ortadan kaldıracak. Beş altı yıl sonrasını düşünecek olursa bunlar etkilenecek ve o sistem yapılamayacak.

ESKİŞEHİR ESKİ HALİNE DÖNECEK
Biz sadece bugünü değil yarını da düşüyoruz. Eskişehir halkı çevre konusunda duyarlıdır. Eskişehir'de çocuklarımızda yaşayacaksa bu termik santralin olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü çevre ölürse, insan ölecek, canlı ölecek, bitki ölecek. Dolayısıyla Eskişehir yaşanmayacak bir yer olacak. Ki Eskişehir turizm bakımından da düşünürseniz her yerden yerli turist alan bir yer. Şimdi solunumunu düşündüğünüzde, o kükürttün kokusunu aldığınız zaman burada turizm de bitecek. Bunların hepsi birer birer yok olacak ve Eskişehir eski haline geri gelecek.
Editör: TE Bilisim