Öğretmen arkadaşlarımızın meslek anıları arasında 'müfettiş anıları'nın özel bir yeri vardır.
Denetimler sırasında yol gösterici rehberlikleri ile kendilerinden çok şey öğrendiğimiz ve saygıyla andığımız müfettişlerimizin sayısı çok fazladır. Elbette denetimleri bir tehdit ve korku unsuru haline getirenler de yok değildir.
Yıllarca köy okullarında çok zor koşullarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımız, zor geçen teftişlerden sonra müfettişlere bir de 'köy tavuğu' ikram etmelerini hala gülerek anlatırlar.
Şimdilerde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Cumhuriyet tarihinin en denetimsiz, en başı boş dönemini yaşıyor.
Yönetmeliklerde yapılan 'yasal dayanağı olmayan, tutarsız' değişiklikler yüzünden teftiş sistemi işlemez hale getirildi.
Doksan bin okul/kurum ile bir milyon yüz bin çalışanı ve on sekiz milyon öğrencisi bulunan Milli Eğitim Bakanlığı'nda denetim, mülakat ile 'seçilen' 450 Bakanlık Maarif Müfettişi tarafından 'sözde' yürütülüyor.
MEB'e bağlı okullardaki denetim ise sadece kurum müdürlerinin inisiyatifine bırakılmış durumda.

'TALİMATLI DOSYA KAYGISI'
Bir kısım müfettişe 'Bakanlık Maarif Müfettişi' görev ve unvanı verilirken bunların dışında kalan 1569 Maarif Müfettişi 'İl milli eğitim müdürlerinin emrinde' çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Okullardaki birçok inceleme ve soruşturma, işin ehli olmayan okul yöneticilerine verilmektedir. Bu durum inceleme, soruşturma geçiren personelde 'talimatlı dosya yapma ve tarafsızlık ilkelerinin zedelenmesi' gibi ön kaygılar yaratmaktadır.
Okulların ve öğretmenlerin denetimleri kaldırıldığından, birçok kurumda işler el yordamıyla yapılır hale gelmiştir. Öğretmenlerimiz mesleki gelişimlerini artırmak açısından gerekli mesleki rehberlikten mahrum durumdadır.

YASAL DÜZENLEME BİLEREK Mİ GECİKTİRİLİYOR?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un 'kucağına bırakılan' en büyük sorunlardan biri olan Maarif Müfettişleri ilgili yeni bir yönetmelik hazırlandığını öğrendik.
Taslak yönetmeliğe göre; 'Tüm müfettişler inceleme ve soruşturma görevlerinin yanında, okulların denetim ve gelişimine yönelik rehberlik de yapacaklar. Ayrıca okullarda yapacakları gözlemler sonucunda; öğretmen ve velilerin görüşlerini de alarak oluşturdukları veri analiz raporunu hem okula hem de 'doğrudan' bakanlığa sunacaklar.'
Ülke gerçeklerine uygun, mesleğin saygınlığını ve gelişimini hedefleyen, akılcı, bilimsel ve çağdaş bir denetim sistemi ile ilgili yasal düzenlemeler 'daha fazla geç kalmadan' acilen yapılmalıdır.

'ÖĞRETMENLERE VEFA...'
'Her şeyi ve herkesi unutabilirsiniz; alışveriş yaptığınız bakkalı, köşedeki çiçekçiyi, az görüştüğünüz akrabalarınızı, akşam yediğiniz yemeği gibi. Ama unutulmayan birileri varsa; ana gibi, yar gibi, evlat gibi... O da, öğretmenlerdir. Bana her şey, Cumhuriyet Lisesinde 6 yıl beni okutan ........ öğretmenlerimi hatırlatıyor'
Yukarıdaki 'dünyalara bedel' sözler, uzun yıllar görev yaptığım Eskişehir Cumhuriyet Anadolu Lisesi'nin hazırladığı 'Öğretmenlere Vefa Konseri''nde Okul Müdürü Semih Yavuz tarafından söylendi.
Sevgili Şeker Aybala'nın anlamlı sunumu ile bir gönül ve görev adamı Müzik Öğretmeni Ahmet Suat Çakır'ın yönetimindeki öğrencilerimizin verdiği konser tek kelime ile harikaydı.
Konser sonunda, bir zamanlar öğrencimiz olan Semih Yavuz'un güzel bir şarkı okuyarak bağladığı konuşması bizlere unutamayacağımız duygusal anlar yaşattı.
Bizlere bu güzel duyguları yaşatan Cumhuriyet Anadolu Lisesi'nin başarılı Müdürü Sayın Semih Yavuz'a, değerli öğretmen arkadaşlarıma ve iftihar ederek dinlediğimiz sevgili öğrencilerimize yürek dolusu sevgilerimi sunarım.
'Demek ki 'vefa' sadece İstanbul'da bir semtin adı değilmiş..!'