Bu yıl 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'nın 96. yılını kutluyoruz.
Osmanlı Devleti, 1699 Karlofça Antlaşması ile birlikte hiçbir diplomasi masasından başı dik olarak kalkamamıştır.
Lozan, 224 yıllık bir boyun eğme döneminden sonra askeri zaferleri taçlandıran siyasi bir zaferdir. Bu zaferin temelini ulusumuzun Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığı Kurtuluş Savaşı oluşturur.
Lozan'da Türkleri tarih sahnesinden silmeye çalışan emperyalist güçler karşısında, onurlu, kararlı, ilkeli bir mücadele sergileyen İsmet Paşa'nın katkıları unutulmamalıdır.

İSMET PAŞA'DAN LOZAN DERSLERİ..!
Lozan Barış Konferansı'nın ilk günü, toplantı Mont Benon Gazinosu'nda yapılacaktı. Türk heyetini temsilen salona gelen İsmet Paşa, salonda kendisine öteki heyet başkanlarına göre daha küçük bir koltuk ayrıldığını gördü. Bu durumun nedenini sordu. Aynı boyutta bir başka koltuk bulunamadığı yanıtını aldı.
'O takdirde bulunduğu zaman toplantıya girerim' dedi ve odasına çekildi.
Çok geçmeden aynı boyutta bir koltuk bulunup yerine konuldu.

'ANLAŞILIYOR, ÇEKECEĞİMİZ VAR...'
Lozan Antlaşması'nın açılış törenine birçok başbakan ve dışişleri bakanı katılıyordu.
İsviçre Cumhurbaşkanı bir konuşma yaparak katılımcılara 'hoş geldiniz' diyecek, katılan heyetler adına da İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon teşekkür edecekti.
Açılış programı belli olunca, İsmet İnönü, 'Ben de konuşacağım' dedi. İnönü'ye 'Böyle bir gelenek yok, ancak bir kişi katılımcılar adına karşılık verecek' dediler.
Törenin başladığı gün İsviçre Cumhurbaşkanı ve Lord Curzon konuşmalarını yaptılar. Herkes programının sona erdiğini düşünürken, İnönü yerinden kalkıp ağır adımlarla kürsüye yürüdü. Cebinden notlarını çıkardı ve konuşmasını Fransızca olarak okumaya başladı.
İnönü ilk önce İsviçre Cumhurbaşkanı'na teşekkür etti. Daha sonra Lozan'a barış arzusuyla geldiğini, işgale uğrayan Türklere haksızlıklar yapıldığını belirtti. Barış düşüncesinin bütün konferansa egemen olması, adaletli bir barış yapılması dileğiyle sözünü tamamladı, yerine geçti, oturdu.
İnönü konuyla ilgili olarak anılarında şöyle diyor:
'Ben konuşmamı bitirdikten sonra konferansta ortalık karıştı. Bazı delegeler etrafımı sardılar. Bir aralık Mösyö Bompard (İtalyan Başdelegesi) yanıma gelmişti. 'Anlaşılıyor, sizden çekeceğimiz var' dedi. 'Venizelos da konuşacaktı, güç halde tuttum' diye sözlerini tamamladı. Ben kendisine sordum: 'Niçin tuttunuz?' dedim. 'Konuşacaktı' cevabını verdi. 'Ben de tekrar cevap verirdim' diye yanıtladım.'

DİPLOMASİ DİLİ DEDİKLERİ...
Lozan ile ilgili bir söyleşide İsmet İnönü'ye sorarlar;
'Konferansta hep Fransızca mı konuştunuz?' İnönü şöyle yanıtlar:
'Evet, bu konu heyetimiz içinde mesele oldu. Benim Fransızcamın yetersiz olduğunu, diplomasi dili olmadığını söylediler. Benim Türkçe konuşmamı heyette yabancı dili kuvvetli olanların, Fransızcaya ya da İngilizceye çevirmesini istediler. Bir süre istedikleri gibi yaptık; Ben Türkçe söyledim, onlar çevirdiler. Fakat, gördüm ki, tam çevirmiyorlar; söylediğimi, olduğu gibi, söylediğim gibi vermiyorlar.'

İnönü bu sözlerden sonra, günümüze de ışık tutacak konuşmasını şöyle sürdürür:
'O zaman anladım ki, onların diplomasi dili dedikleri, birikmiş Osmanlı ezikliğinin ifadesinden başka şey değil. Bundan sonra, hep ben konuştum yine, o bildiğim Fransızcamla.'

'HADİ CANIM SEN DE....'
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması, yokluklar içindeki Türk Milleti'nin, ülkesini işgal eden sömürgeci güçlere karşı inanç, azim ve cesaretle elde ettiği destansı zaferin diplomatik tescilidir.
Lozan ile ilgili tarihi gerçeklere rağmen; çakma tarihçilerin, emperyalizmin kripto yerli iş birlikçilerinin yalan yanlış bilgileriyle Cumhuriyetimizin kurucu kadrolarına ve Lozan'a saldıranlara karşı ise, İsmet İnönü'nün ünlü sözü yeter de artar bile; 'Hadi canım sen de...'