Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un verdiği bir röportajda bir söylemi dikkatimi çekti.
'Milletvekili adaylığı için bir hesabım yok. Sosyal medya da birileri milletvekili adayı olacağımı yazıyor. Her köse yazarının bir adayı var. Dolayısıyla onlar da kendi aralarında böyle bir yarış içine giriyor olabilir'.
O sosyal medya paylaşımlarını görmedim.
Köşe yazılarında kimler kimleri milletvekili adayı veya olacağını yazmışlar onu da okumadım.
Kendimden örnek verecek olursam ben dost sohbetlerinde belediye başkan veya milletvekilliği adaylığı hesapları yapan isimleri zaman zaman köşemde yazdım. Ama bunu 'duyum' olarak yazdım.
Parti genel merkezinin kimleri aday yapacağı veya kimlerin aday olacakları konusuna girmedim.
Sonuçta kararı partilerin genel merkezleri verecek.
Birde seçimlere yaklaşık 8 ay var.
Bu süreç içerisinde köprünün altından daha çok sular akar.
Kazım Kurt'un 'her köşe yazarının bir adayı var' sözleri herhalde durup dururken söylenmiş söz değil.
Okumuş olacak ki söylemiş.
Benim ne milletvekili ne de belediye başkan adayım yok.
Gönlümden elbette çevremdeki bazı dostlarımın milletvekili veya belediye başkan adayı olmasını ve seçimi kazanmasını istediğim isimler geçiyor.
Ama gönlümden geçen isimleri açık seçik yazmadım.
Benim gönlünden geçenlerin partilerin genel merkezlerinde ne kadar karşılığı var bilemem.
Bu isimleri de 'adaylığı kesin' diye yazsam bırakın aday listesinde alt sırada olmasını bırakın listeye dahi giremezse okurlarıma karşı mahcup olurum.
Milletvekili veya belediye başkan adaylığı için isimleri geçenleri yazarım.
Ya bir yerde 'aday adayı olmayı düşünüyorum' diye konuşmuştur ya da birileri milletvekili veya belediye başkanlığına yakıştırıyordur.
İsimleri de kulaktan kulağa fısıldanıyor olabilir.
'Benim adayım şu şu' dersem doğru olmaz.
Parti genel merkezlerinin işine burnumu sokmuş olurum.
'Benim adayım şu' diye köşelerinde yazanlar var ise o zaman parti genel merkezinden söz almış olabilir!
Kazım Kurt, eğer sosyal medyadaki yazılanları kastediyorsa bırakın her günü her dakika birileri birilerini aday yapıyor.
Bu paylaşımları geçmiş seçimlerde çok gördüm.
Hatta aday olarak paylaştıkları isimlerin seçimi çok rahat kazanabileceğini bile yazmışlardı.
O isimler bırakın aday olmayı aday listesine bile giremediler.
'MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞÜNCEM YOK'
'Adınız milletvekilliği adaylığı için geçiyor' sorusuna ise Kazım Kurt öyle bir düşüncesinin olmadığını söyleyerek şöyle yanıt vermiş:
'Bu tartışmaların birçoğunu bizim dışımızda insanlar yapıyor. Neden yapıyor onu da bilmiyorum. Ama benim öyle bir programım yok. Ancak bu, su anlama gelmez. Ben sonuçta partiliyim. Parti bize hangi görevi veriyorsa biz orada çalıştık. Orada çalışırız. Partinin de bana söylediği böyle bir tasarrufu söz konusu değil. Su anda bu arkadaşlarımızın sosyal medyada ya da dedikodularda paylaştıklarını ben de duyuyorum. Ama böyle bir hesabımız yok, böyle bir programımız yok. Her köse yazarının bir adayı var. Dolayısıyla onlar da kendi aralarında böyle bir yarış içine giriyor olabilir.'
'HER ZAMAN ÖN SEÇİMİ SAVUNDUM'
Her zaman ön seçimi savunduğunu ama maalesef CHP'de ön seçim yapılmadığını, tercihlerin seçimle yapılmasının daha yararlı olacağını söyleyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, 'Ama her zaman ön seçim doğru sonuç doğurur mu o da mümkün olmadı. Yanlışların olduğunu da gördük. Bu bir kültür, birikim işi. Ön seçim yapmadan da genel merkez Eskişehir şartlarına uygun adaylar belirleyebilir. Buna kimse itiraz etmez. Adalet terazisini bozmadığı sürece parti tabanı, parti örgütü kabullendi. Şimdiye kadar parti örgütü hep fedakarlık yaptı. Aman benden olmasın, aman zarar vermiş olmayalım diye ses çıkarmadılar. Ama particilik yapılacaksa, partililik öne çıkarılacaksa iktidar ideolojik anlamda sosyal demokrat bir noktaya gelecekse o zaman sosyal demokrasinin gereklerini yerine getirmeli.'
* * *
Bende her zaman ön seçimi savundum.
1994 yılında yapılan yerel seçimler öncesi Doğru Yol Partisi'nden Odunpazarı Belediye Meclis üyeliğine adaylık için müracaat etmiştim.
Parti yönetimi beni 14'üncü sıraya yazmıştı.
Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkan adayları ile belediye meclis üyelerinin sıralamasını belirlemek için tüm parti üyelerinin katıldığı ön seçim yapıldı.
Ön seçimde partililer sıralamada beni 4'üncü sıraya yerleştirmişti.
Partiler adaylarını tüm üyelerin oy kullandığı ön seçimle belirlemiş olsa ne tartışma olur ne de darılma küsme.
* * *

'Eskişehir'in gelişimine önem veren hiç kimse yok'
Büyük Birlik Partisi (BBP) Eskişehir İl Başkanı Salim Acabay, basından sansürün kaldırıldığı tarih 24 Temmuz'da 'Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü, Basın Bayramı' nedeniyle basın mensuplarıyla kahvaltı etkinliği düzenledi.
Sağ olsunlar telefon ederek beni de davet etti. Ancak mazeretim nedeniyle katılamadım.
Büyük Birlik Partisi 'Cumhur İttifakının' içerisinde yer alan parti. Zaman zaman Genel Başkan Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile farklı görüş beyan etse de AK Parti'ye tam destek veriyor.
2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a destek vereceklerini de açıkladı.
* * *
Yukarıda da yazdım.
Gerek BBP Genel Başkanı Destici gerekse il başkanları halkın beklentisini ve yanlış gördükleri konular hakkında AK Partilileri kızdıracak beyanlarda bulunmaktan da kaçınmıyorlar, iktidarı uyarıyorlar.
(BBP) Eskişehir İl Başkanı Salim Acabay, basından sansürün kaldırıldığı tarih 24 Temmuz'da 'Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü, Basın Bayramı' nedeniyle basın mensuplarıyla yaptığı kahvaltı da ve hafta içerisinde yaptığı basın toplantısında AK Parti'yi şöyle eleştirmiş.
'Eskişehir'de 'ölüm yolu' olarak adlandırılan Seyitgazi ve Alpu yollarının yapılması için Ulaştırma Bakanlığı kapısında partili arkadaşlarımla yatmaya talibiz. Yatı olanlara mazot 10 liradan, üretim yapan çiftçilere ise 25 liradan verilmesi doğru değil. Eskişehir'de her yeri geziyorum. O kadar büyük tarım alanlarımız var ancak yarısı boş. Çiftçimize nakit destek vermemeliyiz. Hayvanların yemini kendimiz üretmeliyiz. Yem fabrikası sayısını artırmamız lazım. Gübremizi kendimiz üretmeliyiz. Çiftçimize mazot, gübre ve elektrik desteği verilmeli. Türkiye'nin en iyi seviyelere çıkması için üretim yapması gerekiyor.
Seyitgazi ve Alpu yollarımız, en fazla can alan, trafik kazası olan yollarımız. Alpu yolumuz, ben kendimi bildim bileli halen yapılmak istenip de yapılamayan bir yol. Şu anda yapılmaya başlandı. Ancak iki adam gidiliyor, bir adım geri geliniyor. Ne hikmetse bir türlü bitirilmek istenmiyor.'
'SUYA YAPILACAK ZAMMA KARŞIYIZ'
Acabay, ESKİ Genel Müdürlüğü tarafından içme ve kullanma suyuna yüzde 40 yapılması istenen zamma karşı olduklarını belirterek, 'Hadi çeşmelerden akan su içilebilse eyvallah diyeceğiz ancak içilmiyor. İnsanlar uzaya çıkıyor ama biz halen çeşmeden suyu içemiyoruz. Şebeke suyuna yüzde 40'lık fahiş bir zam yapılamaz' demiş.
* * *
AK Partililer, BBP İl Başkanı Salim Acabay'ın bu sözlerini 'cumhur ittifakı içerisinde olan bir partiden bu eleştirileri duymak ittifaka zarar verir' diye eleştirebilirler.
Ancak yapılan yanlışa da eğer ses çıkarmazlar ise o zaman da 'AK Parti'ye kayıtsız şartsız destek vereceksiniz madem ayrı bir parti olmanın anlamı yok. Kapatın partinizi gidin AK Parti'ye katılın' demezler mi?
Her ne kadar ittifakın içerisinde olsalar da iktidarı uyarmak da görevleri, halkın taleplerine kulak vermek zorundalar.
* * *

Fıkra:

Avukat Temel
Temel şehrin en gözde semtinde büro tutmuş ve kapısına 'Avukat Temel' yazılı bir tabela astırmış. Yeni bürosunda ilk sabah otururken kapısı çalmış ve sekretere:
-'Kapıyı aç kızım' demiş. Sekreter kapıyı açıp büroya gelen adamı Temel'in odasına soktuğu anda Temel hemen telefona sarılmış konuşmaya başlamış:
- 'O iş tamam beyim. Benum aldığum davada kötü bir netice çıkmaz, tabi hemen çıkarıruz İdris'i da ben kurtarmıştım Dursun'u da. Siz hiç merak etmeyun. Ankara'da çok tanıduk var.'
Konuşma bu şekilde birkaç dakika daha devam ettikten sonra Temel sekreterin odaya getirdiği adama:
-'Aman efendum kusura bakmayun ama görüyorsunuz ki işler çok yoğun sizin ne davanuz vardı?' demiş.
Adam:
- 'Hiiç. Benim davam filan yok ben telefonunuzu bağlamaya gelmiştim'.
* * *

DERS VEREN HİKÂYE:
İNŞAAT İŞCİSİ
Ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar:
–'Ne yapıyorsun?'
İşçi öfkeyle bağırır.
'Nesin sen, kör mü? Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter…'
Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:
–'Ne yapıyorsun?'
İşçi cevap verir:
–'Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebilmeleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen de monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para gerekli sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.'
Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.
–'Ya sen ne yapıyorsun?'
İşçi kollarını gökyüzüne kaldırarak;
–'Görmüyor musun? Bir mabet yapıyorum.'
Her üç işçi de aynı işi yapıyor olmalarına rağmen hepsinin yaptığı işe bakış açıları farklıydı. Biri için eziyet olan iş, diğeri için mecburiyet, bir diğeri için ise üretmenin, yapılan işin bir parçası olmanın mutluluğuydu.
Yaptığınız işle hayatınıza ve başkalarına değer katarsınız. Bu değerin kıymetini işi yapan kadar, işi yaptıranda verse…
* * *