2018-2019 eğitim öğretim yılı yaklaşık 70 bin okulda, 1 milyon 100 bin öğretmen ve 18 milyon öğrenci ile devam ediyor. Ama nasıl devam ediyor?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un, eğitim adına yapmaya çalıştığı tüm iyi niyetli girişimlere sürekli karşı çıkan 'sivil vesayetçi' gruplar yüzünden istifa etme noktasına geldiği iddia ediliyor.
15 Temmuz 2016 sonrasında kadrolu bir tek öğretmen ataması yapılmazken sözleşmeli öğretmen sayısı 60 bine ulaştı. Mülakat ile yapılan atamalarda siyasi torpil ve kayırmacılık iddiaları gittikçe yaygınlaşıyor.
Çok programlı Anadolu lisesi ve mesleki teknik eğitim kurumlarında karma eğitim yapılması şartının kaldırılması, kamuoyunda laiklik başta olmak üzere Cumhuriyetin temel kazanımlarından uzaklaşıldığı kaygısını artırıyor.
Liselerin 'nitelikli/niteliksiz' okullar olarak ayrıştırılması, nitelikli(!) okulların tüm okulların sadece %10'u olması ve okul tercihi dayatmaları öğrencilerde gelecek kaygısı ve umutsuzluk yaratıyor.
Yönetici atama yazılı sınavını ÖSYM'nin yapması olumlu bir değişiklik gibi görünmesine rağmen; yazılı sınavın ardından MEB'in yapacağı mülakat sınavına tepkiler devam ediyor. Çünkü; bir okul müdürü adayı yazılı sınavdan 100 alsa bile, mülakat sınavında 60 puan barajının altında bırakıldığı takdirde başarısız kabul ediliyor.
Değerler eğitimi adı altında çeşitli vakıf ve derneklerle yapılan protokoller tepkilere yol açıyor. Eğitimciler değerler eğitiminin okullardaki öğretmenler tarafından verilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

ESKİŞEHİR OKULLARI DENETLENECEK...
Maarif müfettişliği ve denetim sistemindeki yasal boşluklar, milli eğitim tarihinin en başıboş döneminin yaşanmasına neden oluyor.
Eskişehir'de denetim sisteminin eksikliği nedeniyle yaşanan sorunları gören İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt'ın, inisiyatifini kullanarak okullarda 'rehberlik amaçlı' denetim programı başlattığını öğrendim.
İçeriği Maarif Müfettişleri tarafından hazırlanan ve Valilik onaylı rehberlik amaçlı denetimlerin başlaması eğitim camiasının büyük bir çoğunluğu tarafından olumlu karşılandı. Demek ki istenirse oluyormuş(!).

ESKİŞEHİR OKUL KONTENJANLARI DOĞRU BELİRLENMELİDİR
Geçen yıl Eskişehir'de, Lise kontenjanlarının belirlenmesi ile ilgili
çalışmalar yeterli olmadı. Talep olmadığı halde boş binalar İmam Hatip
lisesi yapıldı, birçok ortaokulda imam hatip sınıfları açıldı. Bu okulların
çoğunda 'tabela var öğrenci yok'.
MEB, sınavlı/sınavsız yerleştirmelerde Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) adı
verilen yeni bir bilgi sistemi oluşturuyor. Bu sistemlerin doğru işlemesi başta İl
Milli Eğitim Müdürü olmak üzere yerel eğitim yöneticilerin çabalarına bağlıdır .
Yerel eğitim yöneticileri 'politikacılardan fazla politikacı' olmamalıdır.
Ayrıca 'Sel gider kumu kalır' özdeyişi de unutulmamalıdır.

'VELHASIL BAHÇE' VE ÖĞRETMENEVİ...
Eskişehir Öğretmenevi Bahçesi tabelası yine değiştirildi. Daha önce
'CAFE- BİSTRO' yazan tabela 'VELHASIL BAHÇE' oldu.
Eğitimcilerin çoğunluğu 'VELHASIL BAHÇE' isminin 'CAFE- BİSTRO' dan kesinlikle daha güzel olduğunu ancak 'ÖĞRETMENEVİ BAHÇESİ' ismi kadar anlamlı olmadığını düşünüyorlar.
Velhasıl (!) Milli Eğitimin genel durumu da bizim öğretmenevi bahçesinin tabelası gibi; yönetmelikler, müfredatlar, kitaplar hatta Bakanlar bile sürekli değişiyor.
Eğer 'göreve devam edebilirse (!)', Sayın Ziya Selçuk'un yapmaya çalıştığı değişiklikler; öğretmenlerimizin zayıflayan meslek heyecanlarının, çocuklarımızın kaybolmaya başlayan gelecek umutlarının yeniden canlanmasını sağlayabilir mi? Ne dersiniz, umut var mı?