Okullarımızın salgın ile mücadele kapasitesi geliştirilmeden, düşük riskli, kontrollü ve seyreltilmiş bir eğitim ortamı hazırlanmadan açılması sonrası yaşananlar, eğitim yönetimi ve planlamasının ne denli sağlıksız biçimde yürütüldüğünü ortaya koydu. Öğretmenlerin aşı belirsizliği ise devam ediyor.
Salgın çok tehlikeli boyutlara ulaşınca, tüm eğitim öğretim kurumlarında yüz yüze eğitime ara verildi.
Bu sürede hangi hazırlıklar yapıldı, hangi önlemler geliştirildi?
Bir hafta sonra tüm sınıflarda yüz yüze eğitim başlayabilecek mi?
Öğretmen ve öğrencilerin uzaktan eğitime olan katılım ve güdülenmelerinin dibe vurduğunun farkında mısınız?
Dünyanın en adaletsiz sınavı LGS ertelenecek mi?
Bu soruların yanıtlarını Sayın Ziya Selçuk'un da bildiğini sanmıyorum.
DÜNYA NEREDE, BİZ NEREDEYİZ
UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) aşılamanın başladığı Aralık ayında tüm ülkelere çağırıda bulunarak yüz yüze eğitime geçebilmek için öğretmenlerin öncelikle aşılanması gereken gruba alınmasını istedi. Türkiye, UNICEF'in çağırısına en hızlı yanıt veren ülke oldu. Milli Eğitim Bakanı 30 Aralık günü, öğretmenlerin aşılanması konusunda Sağlık Bakanlığı ile çalışma başlattıklarını duyurdu. Doğrusu bu karara çok sevindik. Ancak, 'ne hikmetse' iki Bakanlığın istişareleri (!) bir türlü bitmedi.
Eğitimi toplumsal yaşamın önemli bir aşaması olarak kabul eden ve eğitim sürecinin kesintiye uğramasının sadece ekonomik değil çok yönlü toplumsal kayıplar yaratacağını düşünen çağdaş ülkeler, okulların bir an önce açılması için çabalıyorlar. Yüz yüze eğitimin başlayabilmesi için öncelikle okulların, çocuklar ve tüm çalışanlar için güvenli bir ortam haline getirilmesi gerekiyor.
Bu nedenle öğretmenlere ve tüm okul çalışanlarına aşı yapılması çok önemseniyor. Öğretmenlerin aşılanması dünyanın çoğu ülkesinde ya tamamlandı ya da bu ayın sonunda tamamlanmış olacak.
Öğretmenleri sağlık çalışanlarıyla birlikte aşılayan Meksika güzel bir örnek oluşturdu. Meksika'nın Sosyalist Devlet Başkanı A. Manuel Lopez Obrador, eğitimin sağlıklı sürebilmesi için öğretmenlerin bir an önce aşılanmasını sağladı.
ÖĞRETMENLER NEDEN OYALANIYOR?
Türkiye genelinde aşıya erişimde yaşanan sorunlar eğitim alanına da yansıdı ve öğretmenlerin aşılanması tam bir bilmeceye dönüştü.
MEB'in , Sağlık Bakanlığı'na bildirdiği 1 milyon 259 bin kişiden bugüne kadar aşı olabilenlerin oranı yüzde 7'de kaldı. Çok sayıda öğretmen, yüz yüze eğitimde aktif rol almalarına karşın halen aşı sırası bile alamadı.
Okullar hastanelerden sonra riski en yüksek alanlardır. Öğrenciler arasındaki hareketli etkileşimi azaltmak çok zordur. Bu nedenle bulaş riski çok yüksektir. Bu koşullarda 'daha fazla can kaybı vermeden' öğretmenlerin ve okullardaki tüm personelin aşılanması acilen hızlandırılmalıdır.
GÜLERİZ AĞLANACAK HALİMİZE!..
Sayın Ziya Selçuk, sosyal medyada başlatılan '20'li yaşlar challenge (meydan okuma)' akımına Marlon Brando'nun fotoğrafını paylaşarak katıldı.
Bakan Selçuk, Brando'nun 'kendi kuşağının çok yakından tanıdığı, sinema tarihinin efsane isimlerinden biri olduğunu' söyledi ..
Marlon Brando, usta oyunculuğunun yanı sıra düşünce ve eylemleriyle de tanınan simge bir aktördü.
Ülkesinin Kore Savaşı'na katılmayan Brando; yaşamı boyunca ırkçılığa, adaletsizliğe, yoksulluğa, açlığa karşı çıktı. İkinci kez aldığı Oscar'ını ABD'nin Kızılderililere yaptığı katliamları protesto etmek amacıyla reddetti.
Sayın Selçuk, Marlon Brando paylaşımını 'Bu da benden sizlere bir gülümseme ve nükte olsun' diyerek açıkladı
Şimdi, bir yandan Marlon Brando'nun yaşam öyküsüne ve mücadelesine bakıyorum, bir yandan da fırsat eşitsizliği, erişim ve nitelik sorunları, liyakat erozyonu, laik karşıtı yapılanma baskıları, öğrenme yoksullukları, adaletsiz sınav sistemleri ve daha nice sorunlar içinde bocalayan milli eğitimin durumuna bakıyorum; nedense Ziya Hoca'nın 'nüktelerine (!)' içimden hiç gülmek gelmiyor…