Anayasa Mahkemesi (AYM), kızının zorunlu din dersinden muaf olmak için verdiği dilekçesi reddedilen babanın yaptığı başvuruda,
Anayasa'nın 'din ve vicdan özgürlüğü' maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin Hüseyin El ve kızı N.Ş.El'in başvurusu üzerine aldığı karar, 13 yıllık bir hukuk mücadelesi sonunda çıktı.
İTİRAZ ESKİŞEHİR'DEN GELDİ…
Hüseyin El, 2009 yılında Eskişehir Havacılar İlköğretim Okulu Müdürlüğü'ne başvurarak o tarihte 4. sınıf öğrencisi kızı N.Ş.El'in Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muaf tutulmasını istedi.
Okul müdürlüğü ise Millî Eğitim Bakanlığı'ndan alınan görüş doğrultusunda bu talebi reddetti. Okul müdürlüğünün ret yazısına eklenen MEB yazısında; 'Okullarımızda öğrenim gören T.C. uyruklu Hristiyanlık ve Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin, bu dinlerden birine mensup olduklarını belgelendirmeleri kaydıyla, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girmelerinin zorunlu olmadığı' belirtildi.
Yani MEB, Hristiyan veya Musevilerin dışındakilerin zorunlu din dersinden muaf tutulamayacağı gerekçesiyle başvuruyu reddetti.
Bu arada, sınıf geçme konusunda sorunlar yaşayan N.Ş. 2012-2013 öğretim yılında önce Eskişehir Mehmet Gedik İlköğretim Okulu'na ardından da Süleyman Havva Kamışlı İlköğretim Okulu'na naklini yaptırmak zorunda kaldı. (Bu süreçte Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı olan Ali
Paşa Şanlı kardeşimizin, aile ile birlikte çocuğun haklarının korunması için çok mücadele verdiğini de anımsatmış olalım…)
Hüseyin El, bu gelişmeler üzerine, Millî Eğitim Bakanlığı ve Eskişehir Valiliği'ne karşı dava açtı. Dava dilekçesinde 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin kendisinin dini veya felsefi inancına
uygun olmadığı, herhangi bir din mensubu olduğuna bakılmaksızın din ve inanç özgürlüğünün uygulanması kapsamında çocuğunun bu dersten muaf tutulmasını' istedi.
YEREL MAHKEME HAKLI BULMUŞTU…
Ankara 1. İdare Mahkemesi, dava sonunda Hüseyin El'i haklı bularak muaf tutulma talebinin reddedilmesine ilişkin kararın iptal edilmesine karar verdi. Mahkeme kararında, AİHM'in 2007 yılında verdiği Hasan ve Eylem Zengin kararına atıf yapılarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi içeriğinin 'çoğulculuk anlayışı içerisinde, nesnel ve rasyonel bir şekilde' verilmediği belirtildi.
Kararda, 'din eğitiminin ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlı olduğuna' vurgu yapılarak bu dersin zorunlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu ifade edildi.
Ancak Bakanlık ve Valiliğin temyiz başvurusu üzerine Danıştay 8. Dairesi, mahkemenin bu kararını 'mevzuata aykırı olduğu' gerekçesiyle bozdu. Kararın kesinleşmesinin ardından aile, 2014 yılında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
DİN EĞİTİMİ AYRI, DİN KÜLTÜRÜ AYRI!..
Anayasa Mahkemesi, 2014 yılında yapılan bu başvuruyu 8 yıl sonra (7 Nisan 2022) görüştü. Açıklanan kısa kararda 'Anayasa'nın 24. Maddesinin 4. Fıkrasında güvence altına alınan ebeveynlerin eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkının ihlal edildiğine' karar verildiği belirtildi.
AYM'nin ihlal edildiği sonucuna vardığı Anayasa'nın 'din ve vicdan hürriyeti' başlıklı 24. Maddesinin 4. fıkrası 'Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında
yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır' hükmünü taşıyor.
MUHALEFET'İN İŞİ YİNE ÇOK ZOR!..
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı sonrasında, siyasi iktidarın bu karara nasıl tepki göstereceği ve MEB'in yapmak zorunda olduğu düzenlemeler merakla bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde mevcut iktidarın kültürel ve ideolojik hegemonyasını 'her nedense' kabullenen Muhalefet, Diyanet Akademisi'nin kurulmasına destek vermişti. Şimdi Muhalefet'in, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması kararına olan yaklaşımı doğrusu daha çok merak ediliyor…