Mart ayında faaliyetleri durdurulan işletmelerin açılıp açılmayacağı konusu belirsizliğini koruyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği kriterlere göre illerin 4 kategoriye (düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli) ayrılacağını ve mart ayı itibarıyla da kademeli normalleşme sürecine geçileceğini söyledi.

Kriterler muhtemelen bu hafta toplanacak Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'nda görüşülerek belirlenecek.

* * *

Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamaları 30 Kasım'dan beri devam ediyor.

Esnaf yeteri kadar bunaldı.

Bunaldı mı diyelim yoksa boğulmak üzere mi?

Zor nefes alıyorlar.

Uzatılacak oksijen tüpü bekliyorlar.

Oksijen verilmezse ayakta kalanlar da ölecek.

Bunun telafisi mümkün olmaz.

* * *

'Ölenler ölür, kalan sağlar bizimdir mi?' denilecek.

Yoksa oksijeni verip yeniden ayağa kalkmaları mı sağlanacak?

Pandemin başlamasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti.

Daha önce de yazdım.

İşyerleri kapalı.

İşletme sahipleri çok ciddi gelir kaybına uğradılar.

Verilen destekler onların yaralarına merhem dahi olmadı.

* * *

Sadece işletme sahipleri zorda değil.

Kapanan işletmeler de çalışanlar da çok büyük maddi kayıp içerisindeler.

İşletmesi kapalı olan işverenler elemanlarına maaş ödeyemedi.

Bu süre içerisinde asgari ücretle çalışanlar devletin verdiği Bin 68 Lira işsizlik maaşıyla geçinmek zorunda kaldılar.

Bu para bırakın ev geçindirmeyi, tek kişinin bir ay karnını bile doyurmaz.

* * *

Öyle de oldu.

Kısa çalışma ödeneği alanların çoğu ailelerinin yaptıkları desteklerle yaşam savaşı veriyor.

Çoğu evlerinin elektrik, doğalgaz faturaları ile ev kiralarını ödeyemediler.

Sadece işçiler mi?

İşletmesi kapalı olan işverenlerde dükkan, ev kiralarını, elektrik, doğalgaz faturalarını ödeyemedikleri için icralık oldular.

* * *

2020 yılının ilk 10 ayında 53 bin 840 elektrik, 123 bin 657 doğalgaz abonesine, borçlarını ödeyemediği için yasal takip yapılmış. Aynı dönem içinde ayrıca, 2 milyon 530 bin elektrik faturası ve 579 bin 642 doğalgaz faturası ödenemediği için kesinti uygulanmış.

Pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamalar nedeniyle insanların evine ekmek bile götüremez bir duruma geldiği dönemde, elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemediği için kesinti uygulanması ve hatta haklarında yasal işlem başlatılması üzüntü verici.

* * *

Pandemiden sadece esnaf etkilenmedi.

Özellikle yerel gazeteler de ekonomik anlamda büyük sıkıntı yaşıyor.

Ülkemizde çeşitli periyotlarda yayın yapan bine yakın yerel gazete, yerel basın kuruluşlarında çalışan 10 bin civarında basın mensubu hem pandemi koşullarının getirdiği olumsuzluklar hem de ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiriyor.

Yerel gazeteler, kamu kurumlarının yatırımlarla ilgili ihale ilanları ve duyurularından oluşan resmi ilanlarla ayakta durabiliyordu. Ancak, son yıllarda ve özellikle

pandemi döneminde yatırımların büyük oranda azalması nedeniyle resmi ilanlarında çok ciddi oranda azalmasına neden oldu. Bu durum, yerel gazetelerin gelirlerini yarı yarıya düşürdü.

En azından yerel gazetelerin Ticaret Bakanlığının hibe desteğinden faydalandırılması gerekiyordu. Bakanlığın destek verilen faaliyet alanlarıyla ilgili tanımında bir düzenleme yaparak, istisnasız tüm yerel basın kuruluşlarını bu kapsama almalıdır.

* * *

ESKİŞEHİRLİLER DESTEK OLMALI

Yanlış veya doğru yönetildi.

Geçmişte yöneticilik yapanlar hata yaptı veya yapmadı.

Bunları bugün tartışmanın yarına faydası var mı?

Elbette geçmiş sorgulanmalı.

Ama kimseyi kırmadan dökmeden…

Yoksa bu tartışmalar uzayıp giderse gelecekte Eskişehirspor'a yönetici bulmak daha da zorlaşır.

* * *

'Kulübün borçlarını kim veya kimler yaptı ise onlar ödesin' diyorlar.

Kim veya kimler yaptı ise onlara hesap sorulacak yer ne sosyal medya ne de sokak. Birileri Mesut Hoşcan'a, başka birileri de Halil Ünal'a ağıza alınmayacak küfürler ediyorlar.

Ayıptır beyler.

O insanlarında çoluk çocukları var.

Ettiğiniz küfürler ve hakaretlerin ucu onlara da dokunuyor.

O ettiğiniz küfürleri ve hakaretleri başka birileri de sizlere söylese çocuklarınız nasıl etkilenirse, iki eski başkanın da o kadar etkilenmekte.

* * *

Halil Ünal ve Mesut Hoşcan dönemlerinin üzerinden yıllar geçti.

Kaç kongre geçti.

Hesap sorulacaksa onun yeri kongrelerdir.

Kongrelerde yönetimleri aklamak için oy verenlerin çoğu bugün sosyal medyada kalemşor olmuşlar…

Maşallah kalemleri kılıçtan da keskin. Acımasızca buduyorlar.

Sözde hesap soruyorlar.

Sosyal medyada yazdıklarının yarısını kongre salonlarında cesurca söyleyebilselerdi belki faydası olurdu!

* * *

Onlara şu sözü hatırlatıyorum.

'Geçti Bor'un pazarı Sür eşeği Niğde'ye…'

Eğer anlamını bilmiyorlarsa internetten okumalarını tavsiye ederim.

Bugün yoğun bakıma girmiş nefes verecek kişi ve kişileri bekleyen Eskişehirspor Kulübünü yeniden ayağa kaldırmak için nefes vermemizin zamanı. Geçmişi tartışmak Eskişehirspor Kulübüne yarar değil zarar getirir.

Yanlış anlaşılmasın.

'Hesap sorulmasın' demiyorum.

Ama bugün onun zamanı değil.

* * *

Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları Siyah-Kırmızılı Kulübe ciddi destekler veriyorlar.

Kulübün önemli oranda yükünü sırtlanarak taşımaya çalışıyorlar.

Geçtiğimiz hafta içerisinde Eskişehirspor Kulübü Başkanı Mustafa Akgören ile Başkan Vekili Fatih Sezer Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ı ziyaret ettiler.

Her ne kadar ziyaretin detayı açıklanmamış olsa da 'Fidan, Sanal Para ve Hatıra Pulu' satışları konusunda destek istediklerini düşünüyorum.

Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinde çalışanların sayısını tam olarak bilmiyorum ama 4 bine yakındır.

Hatıra Pulu ve Sanal Paralardan üç belediyeden toplam 3 bin kişi alsa kulübe ciddi bir gelir kaynağı yaratılmış olur.

Organize de irili ufaklı fabrikalar var.

Bu fabrikaların yöneticileri fabrika içerisinde kampanya yapmış olsalar en az üç bin satışta Organize Sanayi de gerçekleşir.

* * *

Ziyarete tekrar dönecek olursak Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Eskişehir halkını Eskişehirspor'a destek olmaya davet etmiş ve şunları söylemiş:

'Eskişehirspor'umuz diliyorum daha güzel günlere kavuşacak. Yönetimimiz, çok zor bir süreçte görev üstlendi, Allah yardımcıları olsun. Yaptıkları işler, şu şartlarda yapılabilecek en iyi işler. Kulübe yararlı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar, özverili çalışmaları için kendilerini kutluyorum. Gelecekte neler yapılabilir, bunları konuşup değerlendirdik. Görüşmelerimiz devam edecek, kulübümüzün geleceğine dair güzel şeyleri konuşmamız gerekiyor. Biz her zaman yanlarında olmaya çalıştık, kendilerine çalışmalarında başarılar diliyorum'.

* * *

Ahmet Başkan'ın çağrısı oldukça önemli…

Başkan Mustafa Akgören'e ve yönetime kızıyor veya sevmiyor olabiliriz.

Ancak Eskişehirspor Kulübü, Mustafa Akgören'in veya yönetimdekilerin özel işletmeleri değil.

Türkiye'ye, hatta Avrupa'ya mal olmuş bir kulübün içerisinde bulunduğu sıkıntıları gidermek hepimizin yani Eskişehirlilerin, Eskişehirspor'u sevenlerin verecekleri küçükte olsa maddi desteklerle olacaktır.

Şunu asla unutmayalım: 'Damlaya damlaya göl olur…'

* * *

Eskişehirspor Kulübün yeniden önce 1'inci Lige, ardından da 'Süper Lige' yükselmesinin hepimizin vereceği küçük de olsa desteklerle gerçekleşebileceğine de inanalım.

Yoksa bugünkü sıkıntılar gelecek sezon siyah-kırmızılı takımın mücadele edeceği 2. Ligde de devam ederse, Allah korusun yolculuk 3'cü lige doğru yelken açar.

* * * *

MHP'DEN MEZBAHA ÇAĞRISI

Yıllarca hizmet veren Büyükşehir Belediyesi Mezbahası, sağlıklı koşullarda hizmet veremediği ve şehrin ortasında kaldığı için kapatıldı.

Kapatılması doğru bir karar.

Şehrin ortasında mezbaha olmaz, ikincisi ekonomik ömrünü de çoktan doldurmuştu.

* * *

Ancak bu şehrin acil bir mezbahaya ihtiyacı olduğunu da göz ardı etmeyelim.

Ticaret Borsası bir mezbaha projesi hazırlattı.

Arsası da hazır…

Maddi katkıda da bulunacak.

Ancak mezbaha modern ve sağlık koşulları göz önüne alınarak inşa edilmesi gerektiğinden kurum, kuruluşların da desteği şart.

* * *

Bu konuda MHP Tepebaşı İlçe Başkanı Uğur Yüceses bir mail göndermiş.

Büyükşehir belediyesi mezbahanesini 2002 yılında kapattığı için ilimizde mezbahane olmadığı için besicilerin 70-80 kilometre mesafedeki ilçe ve köylerden nakliye masrafı da vererek özel firmaya büyükbaş 150 + Kdv küçükbaş 15 + Kdv'ye kesime getirmek zorunda kaldıklarına dikkat çekmiş.

'Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yönetmelik hükümlerine uyarak 3 tip mezbaha sınıfından kendisine uygun olan mezbahanesini kurarak besicilerimize daha iyi daha ucuz ve nakliye masrafını minumuma indirerek hizmet vermesi son derece faydalı olacaktır. İlçelerde mezbaha olmaması nedeni ile kaçak et kesimleri artmış bu nedenle besiciler kaçak et keserek sağlık ve hijyen şartları ve veteriner kontrolu olmadan halk sağlığı hiçe sayılarak kesmektedirler' diyerek topu belediyelere atmış.

* * *

Yukarıda hatırlattım.

Ticaret Borsası, Organize Sanayi Bölgesinde modern bir mezbaha yapılması için projesini çizdirdi. Arsası da tamam, küçük de olsa maddi destek de verecek.

Ben buradan MHP Tepebaşı İlçe Başkanına bir öneri de bulunmak istiyorum.

AK Parti iktidarına kayıtsız şartsız destek veriyorsunuz.

Mezbaha konusunda belediyeler yerine Genel Başkanınız Devlet Bey'e veya her ne kadar İstanbul Milletvekili olsa da Eskişehirli Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter'den organizede yeri-projesi hazır arazi üzerine devletin desteği ile mezbahanın yapılmasını önerseniz, Sayın Bahçeli veya Sayın Yönter ilgili bakanlardan rica etseler kabul göreceği inancındayım.

Belediyelerin bütçesi projesi hazır olan mezbahayı yaptırmaya yetmez.

* * * *

Şu da bir öneri…

Devlet-Belediyeler ve özel sektör işbirliği ile yapılabilir.

Bu formül de bakanlıklar tarafından önerilirse belediyeler küçük de olsa katsı sağlayabilir. Özel sektör de destek verirse Eskişehir modern bir mezbahaya kavuşur.

* * *

Bu hayatta önemli olan şey

Birkaç yıl önce, Seattle Özel Olimpiyatlarında, hepsi fiziksel ve zihinsel engelli olan dokuz yarışmacı, 100 metre yarışı için başlama çizgisinde toplanmışlardı. Silah sesi ile birlikte, hepsi yarışa başladı, ani ve hızlı bir hamle ile değil, ama yarışı koşup bitirmek ve kazanmak isteği ile. Asfalt üzerinde tökezleyip düşerek birkaç takla atan küçük bir oğlan dışında; oğlan düştüğü için ağlamaya başladı.
Diğer sekiz kişi, oğlanın ağladığını duydular. Yavaşladılar ve arkalarına baktılar. Sonra hepsi birden geriye dönüp yürümeye başladılar.

Down Sendromlu bir kız aşağı eğilip oğlanı öptü ve 'Bu senin daha iyi olmanı sağlayacak' dedi. Sonra hepsi kol kola girdiler ve bitiş çizgisine doğru hep birlikte yürüdüler.
Stadyumdaki herkes ayağa kalktı ve alkışlar dakikalar boyunca devam etti.

Orada bulunmuş olan insanlar bu hikayeyi hala anlatıyorlar.

Neden? Çünkü çok derinden şu tek şeyi biliyoruz :
Bu hayatta önemli olan şey kendimiz için kazanmaktan çok daha fazla bir şeydir. Bu hayatta önemli olan şey, diğerlerinin kazanmasına yardımcı olmaktır, bu bizim yavaşlamamız ve yönümüzü değiştirmemiz anlamına gelse bile.(alıntı)