Bugün 22 Mart Dünya Su Günü...
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Can Ayday, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bir basın toplantısı düzenledi...
Ayday'ın açıklamasının en önemli kısmı şöyle;
'Eskişehir'de içme ve kullanma suyu bitme seviyesine gelmiştir...'
Can Ayday,
Jeoloji Mühendisleri Odası olarak görevlerinin arasında,
Yeraltı suyu araştırmaları yapmanın,
Yeraltı suyu bulmanın ve yeraltı suyunu yönetmenin olduğunu açıkladı...
'Bu araştırmaları uzun yıllardır sürdüren bir meslek kuruluşu olarak, Eskişehir ilinde öncelikle içme ve kullanma suyu konusunda ciddi problemler yaşanacağını bugünden duyuruyoruz...'
***
Can Ayday,
İleride yaşanması muhtemel sıkıntının başlıca nedenlerini şöyle sıralıyor:
Yerleşim yerlerinde nüfusun artması,
sanayinin aşırı büyümesi,
Tarım alanlarında bilinçsizce ve konuma uygun olmayan tarım yapılması,
Buna bağlı olarak aşırı kullanımı,
Eskişehir'in en verimli arazilerinin imara açılması,
Anlamsız projeler yapılmaya çalışılması (Alpu Kömürlü Termik Santral gibi)
Sanayide kullanılan suların arıtmasız Porsuk ve Sakarya nehrine verilmesi...
'Tüm bu nedenlerle, Eskişehir'deki yeraltı ve yerüstü sularının kalitesi aşırı derecede kötüleşmektedir...'
***
Can Ayday,
Neler yapılması gerektiğini de ana hatlarıyla açıklıyor...
Gazetelerde okuyabilirsiniz...
Sayılan gerekçeler,
Biraz konuya ilgisi olan, çevreye duyarlı, gündemi takip eden herkesçe biliniyor...
Yani teşhis tamam...
Ancak sorun tedavi kısmında...
Jeoloji Mühendisleri Odası
tedavi aşamasında da önerilerini sıralıyor...
Ancak iş uygulamaya geldi mi, işin rengi değişiyor...
Tatsızlaşıyor, bulanıklaşıyor...
Zamanında rahmetli Turgut Özal'ın,
'Anayasa'yı bir kere delmekle bir şey olmaz'
anlayışı hala bir hayalet gibi ortalarda
dolanıyor...
Alpu Ovası için denmedi mi (hala deniliyor)
Alpu Ovasının binde bilmem kaçında
yapılacakmış...
Bu ülke binde 5 diye başlayıp, işin hangi
noktalarına
gittiğini çok gördü...
Üstelik böyle bir hukuksuzluğu dile getiren
ve savunanlar hukukçular...
Çok ironik değil mi?
Anayasanın bir kez delindiğinde kevgire
döneceğini hukukçulardan daha iyi kim
bilebilir?
Böyle bir anlayışın Eskişehir'de egemen
ve baskın olmaya çalışması çok garip...
İleride, hava solunamayacak kadar kirlenir,
su içilemeyecek kadar kirlenirse, toprak
ekilemeyecek kadar zehirlenirse, sanki
sıkıntıyı yalnızca biz çekeceğiz...
Hepimiz, hepimizin çocukları, yakınları,
tüm gelecek nesiller çekecek...
***
Can Ayday,
Su konusunda yaşanacak sıkıntının
gerekçelerini o kadar nesnel biçimde ortaya
koyuyor ki, yıllardır bu şehri pamuklar içine
sarıp korumaya çalışanların, neden böyle
'esirgemeci ve korumacı' bir anlayış içinde
olduklarını anlatıyor...
Bilmem farkında mısınız?
Bir kesim,
Eskişehir'i peynir gibi dilim dilim paylaşmaya
çalışıyor...
Arkalarına sermayenin ve iktidarın gücünü
aldıklarında istedikleri her şeyi yapabileceklerini
düşünen bu kesim, daha önce nasıl duvara
çarptıklarını unutuyor ve aynı yanlıştan
doğru sonuç çıkarmaya çalışıyorlar...
Sanayi, sanayi, sanayi diyenler;
Günün birinde insanların demir rayları,
vagonları, betonu yemek zorunda kaldıklarında
anlayacaklar...
Ama o zaman çok geç olacak...
Geri dönüş olmayacak...