Geçen hafta Atatürkçü Düşünce Derneği 'Twitter' hesabından '27 Mayıs Devrimi' başlıklı bir paylaşım yapıldı. Bu paylaşım üzerine Atatürkçü Düşünce Derneği sosyal medyadan büyük bir saldırıya uğradı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da 'suç ve suçluyu övme' suçundan resen soruşturma başlattı.
Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi, 27 Mayıs 1960'da, iktidardaki Demokrat Parti'nin 'Türkiye'yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü' gerekçesiyle, bir grup genç subayın yönetime el koymasıyla yaşanmıştı.

YILLARCA BAYRAM OLARAK KUTLADIK
27 Mayıs 1960 askeri darbesinin üzerinden tam 58 yıl geçti.
27 Mayıs darbesi de 'tüm darbelerde olduğu gibi' toplumda derin yaralar açarken ortalama on yılda bir yapılan askeri müdahalelerin adeta başlangıcını oluşturdu.
27 Mayıs askeri darbesi ve darbe sonrası yaşanan süreç birçok 'çelişkiyi' içinde barındırmıştır. O günden bu güne kadar süren tartışmalarda bu çelişkileri siyaseten kullanma isteği ise tüm hızıyla devam etmektedir.
  • Yönetim olarak büyük hataları olmasına rağmen, seçimle iktidara gelmiş meşru bir hükümeti deviren askeri bir müdahalenin, 'ihtilal mi yoksa devrim mi?' olduğu tartışmaları halen devam etmektedir.
  • Darbenin yapıldığı 27 Mayıs günü, 1963'ten 1982 Anayasası'nın kabulüne kadar yani yirmi yıl boyunca 'Hürriyet ve Anayasa Bayramı' olarak kutlanmıştır.
  • Bir askeri darbe ile konulan '27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı' bir başka askeri müdahalenin sonucu olarak ortaya çıkan yeni bir Anayasa ile ortadan kaldırılmıştır.
  • 27 Mayıs'ın en önemli ürünü; Kurucu Meclis tarafından yapılan ve halk oylamasıyla onaylanan 1961 Anayasası'dır.
  • Kamuoyunun büyük bir bölümü,1961 Anayasası'nın hukuk devleti ilkelerini etkin bir biçimde koruyan, demokrasinin temellerini pekiştiren ve genişleten özgürlükçü bir anayasa olduğu konusunda birleşmektedir.
27 Mayıs'ı 'Devrim' olarak tanımlayanlar, bu görüşlerine dayanak olarak '1961 Anayasası'nı göstermektedirler.
  • Seçimle iktidara gelmiş bir hükümetin Başbakanı ve iki bakanının idam edilmesi üstelik yargılama sürecindeki haksızlıklar; 27 Mayıs'ın yapılma gerekçesi olarak gösterilen 'demokrasiyi koruma' teziyle tamamen ters düşmüş, toplumsal yaralar açılmasına neden olmuştur.

NEDEN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ADD hakkında soruşturma başlatmasından sonra dernek Genel Merkezi bir açıklama yaptı. Açıklamada söz konusu paylaşımın ADD'nin kurumsal kimliğini ve görüşünü yansıtmadığı belirtildi.
Genel Merkez yöneticileri konu ile ilgili düşüncelerini açıklarken;
'Atatürkçü Düşünce Derneği darbelerden en çok zarar gören kurumdur. ADD, Cumhuriyet'in kurucu ilkelerinin, değerlerinin, kazanımlarının arkasındadır. Her türlü saldırıya karşı da o ilkeleri yaşatıp ileri taşımaya kararlıdır' dediler.

KATİLLERİ HALA BULUNAMAYANLAR..
Bilindiği gibi; Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanı Muammer Aksoy ve kurucu üyesi Bahriye Üçok 1990'da, Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Taner Kışlalı 1999 yılında katledildiler. Turan Dursun ve Uğur Mumcu gibi aydınlarımızı da aynı şekilde kaybettik.
ADD, 2003 yılında gerçekleştirilen 'Cumhuriyet'e Saygı' yürüyüşünde 'kışkırtmacı' bir grubun 'Ordu Göreve' pankartı açması sonrasında da 'darbeci' olarak yaftalanmıştı. 2003 yılında meydana gelen bu olay, yıllar sonra 2007 yılında başlatılan Ergenekon davasındaki iddianamelere alınmıştı.
ADD'nin bu badireyi de yasalar çerçevesinde atlatacağına inanıyorum.
Toplumun artık demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ortak paydasında buluşması gerekiyor.
Darbeler; ülkemizden, demokrasimizden, insan kaynaklarımızdan, zenginliklerimizden çok şey alıp, götürmüştür.
Darbeler konusunda sosyal medyadaki paylaşımları bile yakından takip edenlerin aynı hassasiyeti başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyetimizin kurtarıcı ve kurucu kadrolarına yapılan hakaret ve saldırılarda da göstermelerini bekliyoruz.