Ramazan ayı, kültürümüzde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu ayda maddi ve manevi güzellikler bir arada yaşanır; sevgi, hoşgörü ve dayanışma gibi olumlu hissiyatlar ön plana çıkar. Dini açıdan taşıdığı önemle birlikte bireysel açıdan sorumluluk ve sosyal açıdan da yardımlaşma, dayanışma duygularının en yüksek yaşandığı ay olarak nitelendirilebilir.

Sabır ayı olan Ramazan, insanda kardeşlik hisleri uyandıran, yoksulların, çaresizlerin halinden anlama duygusu, şuuru veren, insanı yüksek ve yüce değerlere ulaştırarak erdemli hale getiren bir aydır. Ramazan kardeşlik, birlik ve beraberlik ayıdır.

Toplumda dayanışma ve yardımlaşmayı destekler

Ramazan ayına dair gerek dini öğretiler gerekse gelenekler, toplumda dayanışma ve yardımlaşmayı daha fazla ön plana çıkarır. Bu yüzden bu ay boyunca, birçok kişi ihtiyaç sahiplerini bularak onlara maddi- manevi açıdan yardımcı olmaya çalışır. Bu da beraberinde birtakım güzel duyguları getirmektedir. Sonuçta, bizi birbirlerine karşı daha duyarlı insanlardan oluşan bir toplum olmaya davet eder.

İşte bu anlayışla merkezi Eskişehir'de olan Avrupa Türkleri Kültür Dayanışma ve

YURT DIŞINDAKİ EMİRDAĞLILAR DA DESTEK VERİYOR

Çarşamba günü öğleden sonra saat 15.00 gibi Köprübaşı sıcak sulardaki ayakkabı tamircisine el çantamın kopan askısını tamir ettirdim.

İşim bitip tramvay durağına doğru yürürken Avrupa Türkleri Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Platformu Başkanı Sebahattin Tetik ile karşılaştım.

Elimde birkaç küçük alışveriş poşeti vardı.

'Abi gel bizim platforma gidelim de sana büyük bir poşet vereyim, elindekilerin hepsini onun içine koyarsın' dedi.

Platformun yeri de kendisinin sıcak sulardaki çalıştırdığı kahvehanesinin içerisinde. Oda'ya girdiğimde üzerlerinde platformun logolarının yapıştırıldığı gıda paketlerini gördüm.

'Hayrola bu paketler ne?' diye sordum.

'Abi Avrupa Türkleri Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Platformu olarak geçen Ramazan ayında başlattık. Bu yılda gıda paketlerinin dağıtımına başladık. Bu paketleri de akşam iftardan sonra belirlediğimiz 5 ihtiyaç sahibin evine bırakacağız' dedi.

PAKETLER EMİRDAĞ KADIN KÜLTÜR EVİNDE HAZIRLANIYOR

Emirdağ Kadın Kültür Evi, Emirdağ Kadın Kooperatifi tarafından hazırlanan gıda paketleri Emirdağ Belediyesi aracılığıyla Eskişehir de faaliyet gösteren Avrupa Türkleri Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Platformu'na teslim ediliyor.

Gıda paketlerinin içerisinde Emirdağ yöresinde ekilip biçilen ürünlerde bulunuyor.

Ürünler Emirdağ Kadın Kültür Evi, Emirdağ Kadın Kooperatifi'nden tedarik edildiği destek oluyor.

Ramazan ayının başlangıcından bugüne kadar geçen 11 günde 3 bin kişiye razaman kolisini ulaştırmışlar.

Sebahattin Tetik, gıda paketlerinin hazırlanmasında Emirdağ ve Eskişehirlilerin yanı sıra yurt dışındaki hemşehrilerinden de destek geldiğini belirtti.

Hazırlanan gıda paketlerinin Emirdağ'dan Eskişehir'e getirilmesindeki jojistik desteği Emirdağ Belediye Başkanı Serkan Koyuncu ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt sağlıyormuş.

Gıda paketleri platform yönetim kurulunun tespit ettiği mahallerdeki yoksul insanlara, pandemiden dolayı çok büyük zarar gören odalar, derneklerin üyelerine, belediyelerin aş evlerine dağıtılmış.

Platformu Başkanı Sebahattin Tetik, hedeflerinin 5 bin paket olduğunu, bunu gerçekleştirmek için gerek platform yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Emirdağ ve Eskişehirli iş insanlarını işyerlerinde ziyaret ederek destek isteyeceklerini söyledi.

* * *

Ramazan ayı girdiğinde başta belediyeler olmak üzere STK'lar geçim sıkıntısı içerisindeki insanların kapısını çalarak hazırladıkları gıda paketlerini bırakırlar.

Türk insanındaki olan bu yardımlaşma ve dayanışmanışması gerçekten de takdire şayan.

* * *

KÖKSAL'DAN EĞİTİM-SEN'E ELEŞTİRİ

Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen Eskişehir Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal, son günlerde öğretmenlerin aşılanamaması ve okullarda yaşanan vaka sayılarının artış gösterdiği iddiası ile Eğitim-Sen Şube Başkanı Faik Alkan'ın yaptığı eleştirisel açıklamalarına tepki koymuş.

Köksal'ın yaptığı basın açıklamasını okudum.

Eleştirilerinde haklı olduğu konular yok değil.

Ancak Faik Alkan da bir eğitim sendikasının başkanı.

Eğitimcilerin yaşadıkları sorunlarını gündeme getiriyor.

Köksal'ın açıklamasına göz atalım:

'Sevgili başkanım; sizin açıklamalarınızı son cümlesine kadar okudum. Devlet okullarında öğrencilerin yüz yüze eğitime gelmediğinden yakınıyor, bir taraftan da riskin en tepede olduğunu söylüyorsunuz. Yaklaşık bir yıldır virüse karşı en rahat olan meslek grubu öğretmenlerdi. Hiçbir meslek grubu ile sorunumuz yok öğretmenler bizim baş tacımız. Gördüğüm kadarı ile derdiniz ne öğretmen, ne aşı… Beraber yol yürüdüğünüz kıymetli Prof. Dr. Gaye Usluer hocamın covid felaket tellallığı yaptığı ama karşılığında Osmangazi Üniversitesinde çalıştığı bölümde kaç hasta baktığı, kaç gün işe geldiği, covid ile mücadelede hangi akademik çalışma ile mücadele ettiğini bilmiyoruz. Üzülerek söylemem gerekir ki hükümet öğretmenleri maddi ve manevi mağdur etmemiştir. Sağlık çalışanları, normal devlet memurlarından tam iki kat fazla mesai yaparak, öğretmenlerden maaş olarak ortalama 1100-1600 TL eksik ödeme almıştır. Sizin okula gitmekte risk gördüğünüz zamanda her gün benim meslektaşlarım virüsün yuvasına covidli hastanın bakımı, tedavisi için saatlerce covid servis ve covid yoğun bakımlarında, kimsenin normal zamanda maske ile dolaşmadığı ülkemizde saatlerce maske ve tulum içinde zaman geçiriyor. Savaş ise her kesimin yek vücut olduğu zaman kazanılır. Çağdaş ve eğitim seviyesi en yüksek şehir olan Eskişehir'de korkacak durum yok. Sağlık çalışanların tek başına mücadelesi, ödün vermesi ile olmaz. Çocuklarımızı emanet edecek öğretmen bulamadığınız şu dönemde bizler ne çekiyoruz bir empati yapın.'

* * *

Hasan Hüseyin Köksal, eğitim sendikasının eleştirilerine cevap vermek yerine kendisinin temsil ettiği sağlık çalışanlarının sorunlarını gündeme getirmiş olsaydı keşke.

Bu sıkıntılı günlerde kendisinin de ifade ettiği gibi birlik beraberlik içerisinde kurallara uyarak atlatacağız.

Bir de, öğretmenlerin hakkını savunurken başka meslek grubunu incittiğinizi unutmayın.

* * *

Her şeye Rağmen Diyebilmek

'Her şeye rağmen' diyebilmek ne kadar büyük bir cesaret ister.

Herşeye rağmen, sil baştamn başlayabilmek ise cesarettende büyük başarıdır aslında..

Kimi savaşta, herşeye rağmen derken..

Bir başkası ise ayağındaki su kaçıran ayakkabıya rağmen okul yolundan vazgeçmem diyebilir...

Yada hayalleriniz üstü çakılmanıza karşın, herşeye rağmen diye bir anda ayaklanmakta bir başarı göstergresi olabilir..

En acısı ve en zor an ise, tabiki sevdiklerinizden mahrum bırakılarak herşeye rağmen diyebilme gücünüzü hala kaybetmemiş olmanızdır büyük başarı...

Herşeye rağmen güneş doğarken, yine güneşe rağmen gece bürünürse kapkaranlık, bilinki ay ışığı gün vaktine kadar yine aydınlatacaktır karanlıkları..

Hayatta yaşanan küçük büyük ne varsa herşeye rağmen, bir başlangıca merhaba diyebilir..

Yeterki ZAMAN KAYBETMEMİŞ OLALIM...

(alıntı)