Hatay Valiliği önünde 'Çocuklarım aç' diyerek kendini yakan yurttaş yaşamını yitirdi. Artık olağan haber gibi geliyor ama öyle değil. Birileri başka şeyler söylese de veriler öyle demiyor. Ve işsizlikte yoksullukta maalesef artıyor.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) İşsizlik ve İstihdam raporu yayımladı.
DİSK-AR'ın raporu; Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK'in 15 Mayıs 2017 günü açıkladığı Şubat 2017 dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçları Ocak, Şubat ve Mart ayları ortalamasını yansıtıyor.
Rapora göre; yoğun istihdam teşviklerine ve 'istihdam seferberliği' adı altında yürütülen kampanyaya rağmen 2017 Şubat ayı itibariyle işsizlik oranlarında artış sürerken, sanayi istihdamında gerileme yaşandı.
Araştırmanın önemli sonuçları şunlar:
  • Bir yılda 676 bin kişi işsizler ordusuna katıldı
  • Geniş tanımlı (gerçek) işsiz sayısı 7 Milyon
  • 715 bin işsiz iş bulma ümidini kaybetti
  • Teşviklere rağmen sanayi istihdamı artmıyor
  • Sanayi istihdamı son üç ayda 30 bin kişi azaldı
  • Resmi işsiz sayısı 3,9 milyon
  • Resmi işsizlik oranı yüzde 12,6, gerçek işsizlik oranı yüzde 20,9
  • Tarım dışı işsizlik yüzde 14,8'e yükseldi
  • Tarım dışı (kentsel) genç işsizliği yüzde 26'ya yaklaştı
  • Ne eğitimde ne istihdamda olan genç oranı yüzde 23,9
  • Tarım dışı (kentsel) kadın işsizliği yüzde 30,7
Gün geçmiyor ki işsiz birilerine rastlamayalım! Rastladığımız işsizlerin oranı günlük olarak da çoktan bir kaç hatta beş onlara ulaşmış durumda. Maalesef ekonominin bozulmasına paralel olarak işsizlik de sürekli artıyor. Ve bu artış öyle bir noktaya doğru gidiyor ki üzülmemek elde değil. Daha önceleri sadece ara eleman ve vasıfsız kademelerde iş arayanların artık üniversite mezunlarına yükselmiş olması hatta Türkiye'nin en seçkin üniversitelerine çok yüksek puanlarla girip mezun olanların bulamıyor olması, bulamadıkları sürenin de öyle bir kaç ay değil bir kaç yılla ölçülür olması artık derin bir yara. Durum gerçekten vahim! Özellikle kayıtdışı çalıştırılıp resmen devleti dolandırıp halkı aldatanlar var ya onlara ne demeli bilmem! Hem SGK dan kaçır hem vergiden kaçır!
Sistemi denetleyici ve kontrol edici bir şekle getiremezseniz olacağı bu. Yollarca ezbere Üniversite açarsanız başınıza gelecekler bunlar. Ve hala bu kayıtdışılığı önleyip eğitimli işsiz sorununa yapısal çözümler bulacağınız yerde geçici çözümler ile pansuman yapmaya çalışır iseniz sıcak para arar durursunuz. Gözünüzü Kıdem Tazminatına diker işçiye memura daha az nasıl zam yaparım diye garip fikirler üretir, köylüyü çiftçiyi perişan edersiniz. Bunları yaparken de kanayan yara işsizliğinizde kayıtdışılığınızda hem ekonomik hem de sosyolojik bir sorun olmaya devam eder.
Yukarıda verileri yayımlayan DİSK-AR işsizliğin azaltılması ve istihdamda kalıcı ve güvenceli artış sağlanması için çözüm önerilerine de aynı raporda yer vermiş:
  • 'Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması' ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
  • Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
  • İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
  • Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
  • Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun 'insana yaraşır iş' yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
  • Kiralık işçilik yasası (6715) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmelidir.
  • Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimi işçi statüsüne geçirilmelidir.
  • İş başında eğitim adı altında çırak ve stajyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
  • İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmeli, işverenlere teşvik adı altında işsizlik fonundan kaynak aktarılmamalıdır.
  • Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.
Hepsi yerli yerinde olan bu önerilere en azından gelecek açısından kulak vermek dikkate almak gerekiyor. Yoksa açlıkta işsizlikte daha çok yüreklerimizi yakar!...