Önceki gün iki AK Partili dostla sohbet ettik. İkisi de AK Parti'nin kuruluşundan beri önemli makamlarda bulundu.
Bir mekana çok eksi tanıdığım AK Partili kardeşime ziyarete gittim. Ara sıra uğrar gerek Eskişehir gerekse ülke gündemiyle sohbet ederiz. Şimdiye kadar yaptığımız sohbetler hep baş başa oldu.
Bu kez ziyaretimde yanında kendisi gibi partide önemli görevlerde bulunmuş birisi daha vardı.
Onlar kendi aralarında AK Parti'nin dünü, bugünü ve yarını hakkında değerlendirme yapıyorlarmış.
Bir süre oturduktan sonra, 'Siz herhalde özel görüşüyorsunuz. Ben geldikten sonra sustunuz. Sohbetinizi kesmiş olmayayım' diyerek izin isteyerek kalktığımda, mekan sahibi kardeşim, 'abi senden gizlimiz saklımız olmaz. Sen benim ağabeyimsin. Parti hakkında konuşuyorduk. Sen gelince sıkılma diye partiyle ilgili konuşmamızı kestik. Birer çay daha içelim' diyerek sohbete devam ettiler.
'ANKET VE TEAMÜL SONUÇLARI DİKKATE ALINMALI'
Mekan sahibi kardeşime ziyarete gelen eski AK Parti il yönetim kurulu üyesi, 'Abi bende seni sever sayarım. Lütfen konuşmalarımızı iyi dinle. Sonra senin de yorumlarını almak isterim. Çünkü gazetecisin hem de parti dışından birisisin. Sen tarafsız gözle bakarsın' dedi.
Sohbete kaldıkları yerden devam ettiler.
'AK Parti Mart2004 de yapılan yerel seçimler de ilk defa yarışa girdi. Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerinde başarılı olduk ve başkanlıkları kazandık. 29 Mart 2009 seçimlerinde ise Büyükşehir'i yine kazanamadık. AK Parti'de olan Tepebaşı Belediyesini de kaybettik. Odunpazarın da Burhan Sakallı tekrar seçildi. Tepebaşını ise yine kazanamadık. 30 Mart 2014 seçimlerinde AK Parti'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Harun Karacan idi. Yılmaz Büyükerşen 237 bin küsur oyla yine seçimi kazandı. Bu seçimde Odunpazarı Belediye Başkan adayımız Nevzat Önder'di. CHP'nin adayı ise Kazım Kurt idi. Kazım Kurt seçimi kazandı. AK Parti'nin merkez ilçedeki tek belediye başkanlığı da elinden gitti. 2019 seçimlerine gelirsek. AK Parti'nin daha doğrusu 'Cumhur İttifakının'Büyükşehir Belediye Başkan adayı Burhan Sakallı, 'Millet İttifakının' ise CHP'li Yılmaz Büyükerşen idi. Yılmaz Hoca yine kazandı. Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe belediyeleriyle birlikteAlpu, Çifteler, Mihalıççık, Seyitgazi belediyelerini de kaybettik. İl teşkilatı ve milletvekilleri bu seçimlerde ilçelere kaç kez gittiler? Başkan adayları ile kaç kez yan yana görüldüler? Bu örneği niçin verdiğime gelince, Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı'ndaaday belirlemede yanlışlar yapıldı. Yapılan teamül yoklamaları ve anketler dikkate alınmadı. Elbette ki başka kriterlerde vardı. Belirleyici olması gereken temayül ile anketlerdi. 2024 seçimlerinde de tabanın ve Eskişehirlilerin istedikleri isimler aday yapılmazsa AK Parti yine Büyükşehir ile merkez ilçe de seçim kazanamaz. Yılmaz Hoca Büyükşehir'e aday olsunyine kazanır. Belediye Başkanı adayı yapılan isimler seçimi kazanmak için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Ancak tabanın aday görmek istedi isimler farklı idi. Bu nedenle partimizin üyeleri bile oy vermediler.'
'SADECE ERDOĞAN'IN RÜZGÂRIYLA SEÇİM KAZANILMAZ'
Mekan sahibi arkadaşım, kardeşim ise AK Parti il teşkilatında görev yapmış kardeşimin anlattıklarına şunları ekledi:
'AK Parti Eskişehir'de kendisini yenileyemediği sürede istediği başarıyı yakalaması çok zor. Eski ve yeni yöneticileri ile milletvekilleri arasında birlik-beraberlik yok. Eski il başkanları ile bugünkü il başkanı kaç kez birlikte görüldü. Keza Odunpazarı ve Tepebaşı'nın eski ve yeni ilçe başkanlarını yan yana gördün mü? Seçilen geçmişteki yöneticileri unutuyor! İki milletvekili bir birleriyle barışık, diğer milletvekili ise onlardan ayrı, milletvekilleri ile teşkilatlar arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Kulağımıza gelen fısıltılara göre il başkanı milletvekilliği, Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe başkanları milletvekilliği veya belediye başkan adaylığı hesapları yapıyorlarmış. O zaman aday olmayı düşünüyorlarsa görevlerinden bugünden istifalarını vermeliler. Bulundukları makamı kullanarak seçim yatırımı yapmasınlar. Seversin sevmezsin. CHP Milletvekili Utku Çakırözer hem şehir merkezinde hem de ilçelerde adım atmadık yer bırakmadı. Jale Hanımla birlikte Eskişehir'in sorunlarını TBMM'de gündeme getiriyorlar. Bizim partimizin milletvekilleri ise bir var bir yoklar. İl ve Odunpazarı, Tepebaşı ilçe başkanları bir birinden kopuk. Bu şartlarla seçime gidersek yine kaybederiz. Sadece Genel Başkan ve Cumhurbaşkanımızın rüzgarıyla seçim kazanılmaz. Teşkilatlar ve adaylarda o rüzgarın üzerine kendilerinin rüzgarını da eklemeleri gerekir.
ERDOĞAN PARTİ GENEL BAŞKANLIĞINI BIRAKMALI
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi doğru, kararlar çabuk alınıp devreye sokuluyor. Ben cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Türkiye gelecekte ülkeler arasında sıralama da daha iyi yerlere gelecek.
Ama Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hem parti genel başkanı hem de cumhurbaşkanı olunca parti içerisinde veya teşkilatlarda neler olup bittiğinden çok haberdar olamıyor. Parti meselelerine çok fazla zaman ayıramadığı için ister istemez bazı yanlışlar yapılıyor. Gerek yurt dışı ziyaretleri, gerek yurt içindeki önemli toplantılara katılmasıyla partiye ayıracak zamanı çok az kalıyor. Genel Başkanlığı bırakmalı. Partinin üst düzey yöneticileri, teşkilatlarla ve partiye yakın STK'larla görüş alış verişi yaparak yeni bir genel başkan belirlemeli. Kendi belirlediği isimler genel merkez yönetimde olsun. Her iki koltuk kendisini çok yıpratıyor. Ne zaman yatıyor, ne zaman kalkıyor ben şaşıyorum. Allah kendisine güç kuvvet versin. Başımızdan da eksik etmesin. Kendisini çok yıpratıyor. 2023 seçimlerini kazanmak istiyorsa ki halkımızın AK Parti'ye olan büyük teveccühü devam ediyor. 2023 seçimlerine daha iyi hazırlanmak için benim şahsi düşüncem genel başkanlık koltuğunu kendisine çok yakın bir isme bırakması.'
* * *
Bu sohbette ben sadece dinleyici idim, konuşmalar arasına girerek bazı sorular sordum. Yorum yapmadım.
Çünkü AK Parti'yi, teşkilatları, genel merkezin içini iki isimden daha iyi bilmiyorum.
Bu iki AK Partilinin anlattıklarını da kendilerinden izin almadan yazdığım için isimlerini yazamıyorum.
Yorum tabi ki AK Partililere kalmış.
* * *


PARKLARA KAMERA KOYUN
Şehir magandaları belediyelerin Eskişehir halkından topladıkları vergilerle yaptırdıkları, 7'den 70'e hepimizin ortak kullanım alanı olan parklara zarar vermeye devam ediyorlar.
Oysaki o zarar verdikleri parklarda anne, baba ve kardeşleri de spor yapıyor, dinleniyor. O parklara zarar verirken kendi ailesine de zarar verdiklerinin farkında değiller.
Aydınlatma direklerine, otomatik sulama sistemlerine ve banklara zarar veren Vandallar, son olarak Gültepe Mahallesi Üniversite Evleri Zülfikar Sokak'ta bulunan yeşil alandaki aydınlatma direklerini çalmışlar.
* * *
Gündüzleri parklarda görevliler var. Bu nedenle zarar verenler görevlilerin ve kimsenin olmadığı gece saatlerini kolluyorlar.
Geçmişte de yazmıştım.
Özellikle geceleri alkol veya uyuşturucu kullananlar geceleri mekan olarak parkları tercih ediyorlar.
Bırakın geceyi gündüz saatlerinde bile parklarda alkol kullananları görmek mümkün. Bu nedenle insanlar parklara bile gitmekten korkar oldu.
Magandaların milyonlarca para harcanarak, kalkın ortak kullanım alanı olan parklara verdikleri zararın önüne geçmek adına kamera konulmalı.
Böylelikle kimin veya kimlerin zarar verdikleri kolayca tespit edilir.
Verdikleri zarar da kendilerine veya 18 yaşından küçük ise ailelerine ödettirilir.
* * *
Fıkra:
Tekrar Deneyin
Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar:
- 'Tekrar deneyin.' Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur:
- 'Tekrar deneyin.'... ... ... En sonunda sinirlenen Temel:
- 'Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi.'
* *
HİKÂYE:
İşte Hayat Hikayem
Bir ilkbahar sabahıydı. Güneş, pırıl pırıl altın ışıklarını yeryüzüne yolluyordu. Bu ışınları gören kozalardan o sabah beyaz bir kelebek çıktı. Çok büyük ve tül gibi ince bembeyaz kanatları vardı. Birden kendini bir bahçenin çiçekleri arasında buldu. Önce keşif uçuşuna çıkıp bahçeyi dolaştı. Sonra dinlenmek için kırmızı bir güle kondu. Dinlenirken, kanatlarını dikleştirip birleştirmişti. Etrafına baktı. Doyasıya yeşilliğe daldı saatlerce seyretti… Dinlenmişti. Şimdi dolaşma vaktiydi, yaşamalıydı, önünde uzun zamanı vardı. Ağaçlara uçtu. Çiçeklere kondu. Mutluydu, özgürdü. Herkes ona bakıp 'ne güzel' diyordu. Akşama kadar çiçekten çiçeğe, daldan dala uçup durdu. Güneş batarken bir garip his kapladı içini, artık öğrenmişti. Sadece bir günlük olan ömrü bitmişti. Son bir kez etrafına baktı. Batan güneşe daldı. Ve bir daha hiiiiç uyanmadı…
* * *