Vergi dilimi, çalışanlar tarafından elde edinilen ücret üzerinden alınan gelir vergisi oranını belirleyen ve elde edinilen gelir toplamının yüzde kaç üzerinden vergiye tabi tutulacağını gösteren artan oranlı vergi tarifeleridir.
Çalışanların brüt maaşından SGK işçi payı ve işsizlik sigortası işçi payının düşülmesi sonucunda kalan bakiye tutar gelir vergisi matrahına esas olan tutar olarak adlandırılır. Bu tutar gelir vergisi matrahıdır. Bilindiği üzere çalışanlar SGK'ye ödedikleri primin yanı sıra her yıl açıklanan vergi dilimlerine göre devlete Gelir Vergisi adı altında vergi ödemektedirler. Gelir Vergisi dilimleri 2020 yılında tabloda gösterildiği şekildedir. Bu biçimde olan vergilendirme sistemi asgari ücrete gelecek zammın 2250'lerde olacağı düşünülürse ne kadar adil olduğu doğal olarak tartışmalıdır. Bugün asgari ücretliler başta olmak üzere çalışan kesim Ocak ayında aldığı maaşı ne Mart ne de ilerleyen aylarda almaktadırlar. Her geçen ay maaşlar düşmekte alım gücü azalmaktadır. Ve geçimini sadece işverenlerden aldıkları maaşlarla sağlayanlar tek taraflı adil olmayan bir biçimde arttırılan gelir vergisi oranları karşısında yıllardır bitmek tükenmek bitmeyen büyük bir sınav vermektedirler. Konuya ilişkin çalışma yapılacağı daha önce defalarca ifade edilmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir değişiklik olmadı. En azından hükümetin bu kısımla ilgili olarak makul bir vergi oranını uygulamaya koymalıdır. Çalışan hemen hemen herkese düşük zam uygulamasına alıştığımız geçmiş yıllar nazaran asgari ücrete geçen yıllarda fazla bir oranda zam yapıldığını söylemiş olsalar da bu gerçeği yansıtmayan bir durumdur. Ancak zaten bakış açısı hem asgari ücretliler hem de diğer çalışanlar açısından bu yıl fazla zam yapıldı değil geçmiş yıllarda eksik zam yapıldı olmalıdır. Geçmiş yıllarda olması gereken kadar zam gerçekleşse idi bugün düşük ücretliler bu kadar zor şartlarda yaşamaz ve yapılan bu zamma daha önceden kavuşmuş olurlardı. Evet, muhalefet ve iktidarın vaat yarışı gerçekleşmiştir. Geçen yıllara nazaran son birkaç yıl en azından asgari ücret diyelim ki biraz daha fazla artmıştır. Bu da bir siyasi bir tercihtir o kadar. Mademki bu tercih yapılmıştır. O zaman yapılan bu tercih de hakkı ile yapılmalı ve insanlar aldatılmamalıdır. Ekonomideki ortaya çıkması beklenen olumsuzluklar, sıkıntılar için önlemler alınarak yola devam edilmeli asgari ücret ile geçinenler de diğer ücretliler de mağdur edilmemelidir. Önlemler alınmadıkça maliyet artışları, fiyatlara ve enflasyona etki edecektir. Yapılan zam da bir anlam ifade etmeyecektir. Başta gelir vergisi kanunu olmak üzere herkesi rahatlatacak gerekli yasal düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmeli çalışanlara yapılan zamlar artık gelir vergisi dilimleri ile oynanarak fazlasıyla geri alınmamalıdır!..
Ülkemizde bugüne kadar ortaya çıkan büyüme oranları faiz yatırımları tırmanmış görünüyor. Yatırımların iç bileşiminde inşaatın ana sürükleyici olduğu, sanayi yatırımlarını ilgilendiren makine yatırımının ise sürekli gerilediği görülüyor. Bu hızla sanayisizleşme demektir. Büyüme, istihdam yaratmamış, işsizliğe çare bulamamış görünmektedir. İstihdamdaki cüzi artış da teşvikli çırak, stajyer istihdamından karşılanmış demektir. Büyümenin öteki yüzünde çifte açık tehlikesinin büyümesi de yatmaktadır. Bir yandan bütçe açıkları büyümekte bir yandan da döviz açığı yani cari açık artmaktadır. Oldukça riskli bir sürüklenmedir demektir.
Tüm bunlara acilen önlem alınmalı yoksa çalışanları ezen bu gidişat hiç iç açıcı gidişat değildir!..