Mayıs ve Haziran ayında kamuoyu araştırma şirketlerinin yapmış oldukları anketleri inceliyorum.

AK Parti ve MHP ciddi bir oy kaybı yaşıyor.

Erken seçim olur mu? Yoksa 2023'de mi olacak henüz netleşmiş değil.

Anayasa Hukukçularının yaptıkları yorumları okuyorum.

Anayasa'ya göre bir kişi en fazla iki defa seçilebiliyor.

Anayasa'nın 101. Maddesinin amir hükmü böyle. Maddenin, ikinci fıkrası ise aynen şu şekilde:

'Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.'

'SADECE TBMM SEÇİMİN YENİLENMESİNE

KARAR VERİRSE ADAY OLABİLİR'

Anayasa Hukukçuları, 'Cumhurbaşkanı'nın 2014'te ve 2018'de seçilmesinden sonra bir daha aday olması sadece TBMM'nin herhangi bir şekilde seçimin yenilenmesine karar vermesi halinde mümkün. Yani Meclis'te öyle bir karar alınabilirse evet aday olabilir. Onun dışında bu mümkün değil' diyorlar.

Anayasa Hukuk ve Siyaset Bilimi Uzmanı Prof. Ergun Özbudun:

'Durum çok net. Tartışılacak bir tarafı yok. Gayet açık. Meclis 5'te 3 çoğunlukla seçimlerin yenilenmesine karar vermedikçe üçüncü defa aday olamaz.'

Meclis erken seçim kararı alırsa Erdoğan 3'üncü kez aday olabiliyor, kendisi istifa ederse aday olamıyor ve 2023'te de aday olamıyor. Çünkü Anayasa'nın 101'inci maddesi 'bir kişi en fazla iki kere aday olabilir' diyor. Geçici madde ilave etselerdi 'ilk seçimde seçilecek cumhurbaşkanı birinci kez seçilmiş olur' deselerdi. Yani 2014 seçimini baz alsalardı Erdoğan için o zaman olurdu.

Meclis de üye tam sayısının 5'te 3'ünün oyuyla seçimlerin yenilenmesine karar verir. Bu ihtimalde iki seçim de birlikte yapılıyor. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi, hem genel seçimler. Tek istisna bu. Ama bu durumda AK Parti ve MHP'nin oyları 'erken seçim kararı' almaya yetmiyor. Muhalefetin en azından bir kısmının da destek vermesi gerekiyor.

'Parlamenter sistemine döneceğiz' diyen CHP, İYİ Parti ve HDP erken seçimin 2022'de yapılması gündeme gelecek olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçime girebilmesinin önünü kesmek için 'hayır' diyebilirler. Bu nedenle bu ihtimal zor görünüyor.

MUHALEFETİN CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLACAK?

Yukarıda da yazdım.

2023 de hem cumhurbaşkanlığı hem de milletvekili seçimleri birlikte olacak.

Seçimlere daha iki yıl var.

Bugünden muhalefetin adayının kim olacağını belirlemek erken diye düşünülebilir.

'Erken yola çıkan yol alır' derler büyüklerimiz.

Millet İttifakında yer alan siyasi partiler bunun tartışmasını bugünden yapmalılar.

İlk turda her parti kendi adayını mı çıkaracak?

Yoksa ittifakın adayına mı destek verilecek?

Bence ilk turda muhalefetteki partiler kendi adaylarını çıkarmalı.

İkinci turda ise en çok oy alan partinin adayına destek verilmeli.

Birileri diyor ki:

'İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener geçen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday oldu. 2023 de muhtemelen seçilebilmek için 50+1 oyu hiçbir aday alamaz. Meral Hanım tekrar aday olacak olursa Millet İttifakını oluşturan partilerin adaylarından en çok oyu da alırsa diğer partiler ikinci turda arkasında durur mu?' diyorlar.

Meral Akşener tekrar aday olur mu bilemem.

Olursa da ilk turda en çok oyu da alırsa Millet İttifakı desteklemek zorunda.

Eğer çatlarsa Cumhur İttifakının adayı kim olursa olsun, ikinci turda kazanma ihtimali çok yüksek.

* * *

Gelelim milletvekili seçimlerine.

Yukarıda yazdım.

AK Parti ve MHP'nin oyları düşüyor.

Ama AK Parti ve MHP'den giden oylar CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Demokrat veya Saadet Partisi'ne gitmiyor.

Kararsız seçmen sayısı yüzde 25-30'lara yükseldi.

Sokak da kiminle konuşsam, 'Şu anda benim oy vereceğim parti yok. Tayyip Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin diye düşünmüyorum. Millet İttifakını oluşturan partilerin ortaya koydukları politikalar beni tatmin etmiyor. Baktığımda sadece cumhurbaşkanı ve AK Parti'yi ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi eleştirmekle günü geçiriyorlar. Bırakın onları kendi haline. Siz iktidara geldiğiniz de bozulan ekonomiyi, her geçen gün gelen zamları nasıl durduracaksınız? Fakirliği nasıl önleyeceksiniz? Aldığım maaşla ay sonunu rahat getirebilecek miyim? Bu konuda açık ve net görüşleri yok' diyorlar.

* * *

Bu konularda seçmeni ikna edecek fikir üretemezler ise belki bana birileri bozulacak veya 'sendemi AK Parti'ye destek veriyorsun?' diyenler olacak.

Ne demişler;

'Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar'.

Ben ne AK Parti'nin ne de muhalefet partilerin borazanlığını yapmıyorum.

Sadece doğruları yazarak insanları bilinçlendirmeye çalışıyorum.

Kimseye yaranmak gibi bir gayretim de yok.

* * *

SERKAN DEMİR VE İMZA GÜNÜ

Eğitimci Yazar Serkan Demir'in geçtiğimiz cuma günü Tepebaşı Belediyesi Özdilek Kültür Merkezi'nde yazdığı kitaplarının 'imza günü' vardı.

Serkan Hocam beni de imza gününe davet etti.

'Çok büyük bir engel çıkmazsa gelirim' diye söz verdim.

Aynı gün yine eğitimci İbrahim İpek'in de Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde 'Hacı Süleyman Çakır ve Lisesi' kitabının imza ve söyleşisi vardı.

Ben de o programın moderatörü idim.

Program uzayınca geciktim ve gidemedim.

Serkan Hoca'yı Eğitim-Sen'in başkanlığından önce küçük kızımın okuduğu lisede öğretmenlik yaptığı yıllarda tanıdım.

İyi bir dostluk ve ağabey-kardeş ilişkilerimiz oldu.

İmza gününe gidemediğim için üzgünüm.

Serkan Demir, 'Sayfalardan Toplanan Harfler', 'Çocuk Gözlerin Durdurur Zaman' ve 'Bir Nehir Gibi' kitaplarının imza gününde okurları ile buluşmuş. 24 yıllık öğretmenlik hayatında yazın dünyasındaki yolculuğuna 3 kitap sığdırmanın mutluluğunu yaşamış.

Kendisini yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür etmiş.

En kısa zamanda kendisini ziyaret ederek yazmış olduğu kitaplarını imzalamasını rica edeceğim.

* * *

Banka Hesabı

Her sabah 86.400 doların yatırıldığı bir banka hesabınız olduğunu düşünün. Ama bu, bir sonraki güne aktarılmıyor olsun. Bir başka deyişle, her akşam hesabınız sıfırlansın. Ne yapardınız? Her gün, hesabınızdaki parayı son kuruşuna kadar çekerdiniz değil mi?

İşte her birimiz 'zaman' isimli böyle bir banka hesabına sahibiz. Her sabah bize 86.400 saniye verilir. Her gece bize verilen bu zamanın iyiye kullanmadığımız kısmı hesabımızdan silinir. Dünden kalan, kullanılmamış zamanı yarına aktarmaz. Yarınınkinden kullanmamıza da bugünden izin vermez. Her gün yeni bir hesap açar bizim için, her gece tekrar siler boşa geçen saniyelerimizi. Günlük hakkın kullanımında başarısız olunursa, 'kayıp' sadece o başarısız kişiye/kişilere aittir.

Bu işin ne geriye dönüşü vardır, ne de ileriden ödünç alması. Bugün sahip olduğumuzla yaşayabiliriz ancak.

Öyleyse iyi işler, başarı, mutluluk ve sağlık için kullanalım bu hesabı. Zaman akıp gidiyor.

Saatimiz sürekli çalışıyor.

Sahip olduğumuz 'bugünü' değerlendirelim o zaman. Geçmişin elemleri ile elemlenmenin, gelecek endişesi ile hayatı zehir etmenin anlamı ne?

Bir yılın değerini anlamak istersen, sınıfta kalan bir öğrenciye sor.

Bir ayın değerini ise, erken doğum yapmış bir anneden öğren.

Bir haftanın önemini, haftalık bir gazetenin editörüne sor.

'Bir saat nedir ki?' dersen, buluşmayı bekleyen aşıklara sor.

Bir dakikayı, treni kaçırmış birinden öğren.

Bir saniyeyi küçümsüyorsan, bir kazadan kıl payı kurtulmuş birine sor.

Bir milisaniyenin değerini ise, olimpiyatlarda gümüş madalya kazanmış bir sporcudan sor.

Madem zaman bu kadar önemli, onun her saniyesini bitmez hazinelere çevirelim... Zamanımızı çok 'özel' şeyler için harcayalım. Zamanın hiç kimseyi beklemeyeceğini hatırımızdan çıkarmayalım.

Dün mazide kaldı, yarın ise bilinmezlerle dolu. Bugün ise hesabımızda 86.400 saniyemiz var. Gücümüzü, sabrımızı onu kullanmaya harcayalım, mutlu 'yarınlar' için.

(alıntı)

* * *