Mazot ve gübre zamları çiftçinin belini bükmeye devam ediyor. Çiftçi artan girdi maliyetlerinden, esnaf vatandaşın alım gücü düştüğü için satış yapamamaktan yakınıyor.
Geçtiğimiz cuma günü öğle saatlerinde Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Naci Erdemli'yi ziyaret ettim. Bahçeme ekmek için kendilerinin özel olarak yetiştirdiği domates fidesi sözü vermişti.
Makam odasında çiftçiler ve hayvan üreticileri vardı. Onlar anlatıyor Naci Başkan da dinliyordu. Sohbetlerini bölmeden kulak misafiri oldum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı hububat taban fiyatları, mazot, gübre ve ürünlerine atması gereken ilaca gelen zamları konuşuyorlardı.
Taban fiyatın geçen yıla göre iyi olduğunu ancak desteklerin sonbaharda değil biçim zamanında verilmesi halinde yaralarına merhem olacağını bu taleplerinin Ziraat Odası Merkez birliğine iletilmesini istediler.
Hayvan üreticileri ise artan yem ve arpa fiyatlarından dolayı hayvanlarına yem ve arpa almakta zorlandıklarını, sabah erkenden otlamaya götürdüklerini, akşam döndükten sonra sabaha kadar yem vermediklerini söylediler.
Aslında bu sorunların çözüm makamı Ziraat Odası olmadığını onlarda biliyor. Herhalde sıkıntılarını anlatarak kendilerini dinleyen bir makam olduğu için psikolojik olarak rahatlıyorlar.
'Ne ektiğimizden ne yetiştirdiğimizden kazanıyoruz'
Tekrar Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Naci Erdemli'ye ziyarete gelen çiftçilerin konuşmalarına döneyim.
Geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlamaya çalışanlar, 'Gübreye, mazota ve elektriğe gelen zamlar nedeniyle tarım bitme noktasına geldi. Yem alamadığımız için hayvanlarımızı yok pahasına satmak zorunda kaldık!' diye dert yandı.
'Ne ektiğimizden ne yetiştirdiğimizden kazanıyoruz, ne yapacağımız şaşırdık' diyorlar.
'Tarladan traktörümüzü mazot zamları ile çektik; ineği, koyunu sattık. Borçları nasıl ödeyeceğimizi kara kara düşürüyoruz' diyen çitçiler, yem ve gübre fiyatlarındaki önlenemeyen artışın, hayvancılığı da bitkisel üretimi de bitirdiğinden yakındılar.
'Traktörler tarlada olması gerekirken evde park halinde'
Çiftçiler gittikten sonra Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Naci Erdemli ile çiftçilerin yakındıkları konular üzerine sohbet ettik.
'Mazotun litre fiyatı 30 lirayı geçti. Mazota yapılan zam üretimi artık bitirme noktasına getirdi. Tüm dünyada arttığı söylense de bizdeki artış alım gücünü tamamıyla bitirdi. 30 liralık mazotu traktörümüze, su motorumuza, biçerdöverin deposuna koyamıyoruz. Traktörler tarlada olması gerekirken evde park halinde. O bize bakıyor bizlerde traktöre. Mazot zammı ulaşımı etkiliyor, nakliyeyi arttırıyor dense de en çok üreticimizi mağdur etti. Ürünün verimini azalttı, üretimi kıstı, ürettiğimiz ürünün fiyatını artırdı. Üretim için kullandığımız mazotu alamıyoruz. Normal bir traktör günlük 3 bin TL'lik mazot harcıyor. Her gün bu parayı bulup traktörün deposuna mazot koyamıyoruz. Traktörün bir aylık mazot masrafı 100 bin TL. Bizler her ay ürün hasat edemediğimiz için çaresiz kalıyor, tarlamızı sürüp ekemiyoruz' dedi.
ÖTV VE KDV'SİZ MAZOT VERİLSİN
Son olarak şunu da ekledi: 'En azından yetkililerden şu zor dönemde çiftçimizin üretimde kullandığı mazottan vergi alınmasın ÇKS'de ne kadar üretim yaptığı belli. 1 dekar tarımsal alan için 10 LT üzerinden vergisiz (ÖTV-KDV) mazot verilsin. Dönemin başbakanı 'yarısı sizden, yarısı bizden' sözünün yerine getirilmesini bekliyoruz. Üretmekten değil, üretememekten korkuyoruz.'
* * *
Çiftçi ürünü ekiyor ama gübre atamıyor çünkü alacak gücü yok. Tarlasını süremiyor, sulayamıyor çünkü mazot çok pahalı. Ektiği üründen para kazanmak için ister istemez tasarruf tedbirleri uyguluyor. İnşallah bir çözüm olur yoksa gidişat iyi değil. Bence umut var. Gübre ve ilacın hammaddesi dışarıdan geliyor, ülkemizde olursa belki de fiyatlar yarı yarıya düşer. Avrupa'da bir kasırga oluyor, biz Türkiye olarak onu fazlasıyla hissediyoruz.
Tarımda olmazsa olmaz iki şey var. O da gübre ve mazot. Her ikisi de aşırı zamlandığı için ekim azalıyor dolasıyla gerek hububat gerekse sebze-meyve fiyatları uçuyor.
Devlet gübre ve mazotun fiyatını düşürürse hem eskisi gibi üretim artan hem de fiyatlar düşer.
* * *

'ERDOĞAN MECLİS KARARI
OLMADAN ADAY OLAMAZ'
İki dönem üst üste cumhurbaşkanı seçildiği gerekçesiyle Anayasa'ya göre 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olamayacağı tartışmalarına Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığı Hukuk İşleri Başkanı Avukat Ufuk Çağlar da katıldı.
Çağlar, 'Sayın Cumhurbaşkanı, karşısına kimin aday çıkacağını çok merak ediyor olacak ki ısrarla o ismi öğrenmek istiyor. Kendisi çıktı; 'seçimler tam zamanında yapılacak ve ben adayım' dedi.Ancak seçimler tam zamanında yapıldığı takdirde Erdoğan aday olamaz.Anayasa Mahkemesi iptal eder. Çünkü Anayasa'da çok açık ve net'bir kişi ikiden fazla aday olamaz'hükmü var.Aday olabilir mi? Olabilir ama bir şartla. Meclis karar verir, seçimi öne alırsa. Peki, ne kadar öne alırsa olur? 1 hafta, 10-15 gün bile öne alınsa Anayasa'daki durumdan dolayı Cumhurbaşkanı Meclis tarafından aday gösterilebilir.'Ben adayım' diye kendisi kesinlikle dayatamaz. Onun için bu meseleyi bilmemiz lazım. Erdoğan'ın 'ben adayım'demesi, parti grubuna ve ittifak ortağına aday olabilmesi için gerekli kararı almaları için bir mesajdır' diyerek bir hukukçu olarak noktayı koymuş.
* * *
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2023 seçimlerinde aday olup olamayacağı konusunda son kararı Yüksek Seçim Kurulu verecek. Erdoğan, adaylık için müracaatını yaptığında seçime girip giremeyeceği netleşir.
Bu konuda hukukçular da ikiye bölünmüş durumda.
Bazı hukukçular, 'Erdoğan'ın ilk dönemi Anayasa değişikliğinden önce idi. Kanunlar geriye doğru işlemeyeceğine göre aday olmasında bir engel yok' diyorlar.
Hukukçu olmadığım için bu konuda yorum yapmam hukukçuların işine burnumu sokmam doğru olmaz.
* * *
Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığı Hukuk İşleri Başkanı Avukat Ufuk Çağlar, 'Cumhurbaşkanı, bütün yetkiyi kendisinde toplamış durumda. Hükümet dediğimiz zaman artık sadece Erdoğan akla geliyor, Bakanlar Kurulunun ve Meclis'in hiçbir kıymet-i harbiye si kalmadı! Tek kişi!O zaman sistemi oturmuş kurumlar vardı, bugün yok' demiş.
Cumhurbaşkanı Anayasada olmamasına rağmen bütün yetkileri kendi kafasına göre mi elinde topladı?
Hayır.
Anayasa Değişikliği ve 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi', Türkiye'de 16 Nisan 2017 Referandumuyla kabul edilen, 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan bir hükûmet sistemidir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın sekizinci maddesine göre, yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır, yerine getirilir.
Bu sisteme geçişle beraber Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kimi yetkileri,
cumhurbaşkanına aktarıldı. Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Yürütme yetkisi, cumhurbaşkanına aittir.
* * *
Bu sistemi kendi iç dinamikleri ile incelendiğinde başkanlık sisteminden ayrılarak Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı şeklinde adlandırılmakta.
Yeni sistemle birlikte parlamenter sistemden vazgeçilerek, cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte merkezi idarede daha önceki parlamenter sistemde yer almayan pek çok düzenlemeye gidilerek fiili yürütme yetkisi cumhurbaşkanına verilmiştir.
Bu nedenle cumhurbaşkanı, Anayasa'ya aykırı değil, referandumda halk tarafından onanmış Anayasa'da kendisine verilen yetkilerini kullanıyor.
2023'ün haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde kim seçilirse seçilsin o da Anayasa'ya da kendisine verilen bugünkü hakları kullanacak.
* * *
2023 seçimlerinde parlamentoda milletvekili çoğunluğu muhalefet partilerinde dahi olsa cumhurbaşkanı isterse bakanları yine dışarıdan atayabilecek. Cumhurbaşkanı kim olursa olsun parlamenter sisteme dönülünceye kadar Erdoğan'ın bugün kullandığı yetkilere sahip olacak.
* * *
Bugünkü 'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi doğrudur veya yanlıştır' bunun kararını erken veya zamanında yapılacak olan seçimlerde halk yani seçmen verecek.
Şahsi fikrimi soranlara cevabım.
'Parlamenter sistem Türkiye şartlarına en uygun sistem, güçlendirilmiş parlamenter sisteme ben de sıcak bakıyorum'.
* * *

İstihbaratım doğru çıktı
İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığında sular bir türlü durulmuyor. Mehmet Ektaş'ın istifası sonrası yönetim kendi içerisinden Eren Ekmen'i il başkanı seçmişti. Ancak Ekmen ile yönetim kurulu üyeleri arasında telafisi zor pürüzler çıktı.
İl yönetiminden önce 13 kişi istifa etti. Sonrasında bu sayı 23 kişiye yükseldi.
Bu nedenle Eren Ekmen'in görevden alınacağı iddiaları dillendirilmeye başlamıştı. Her ne kadar Ekmen, 'istifaların yerini yedeklerle doldurduk. Bir sorun yok. Yolumuza devam ediyoruz' dese de, ben il yönetimin görevden alınması beklentisi içerisindeydim.
Beklenen oldu. Eren Ekmen ve yönetimi Genel Merkez tarafından görevden alındı.
İl başkanlığına atanan Eren Ekmen'in yerine Emine Edizgil getirildi.
Emine Edizgil çarşamba günü mazbatasını alarak il başkanlığı görevine resmen başlayacak.
* * *
14 Mayıs 2022 tarihli yazımda,'Emine Edizgil'in il başkanı olmasını isteyenler var' diye yazmıştım.
'Önümüzdeki günlerde mevcut il yönetimi görevden alınıp İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığına Emine Edizgil görevlendirilse herhalde sürpriz olmaz' diye de yazımı bitirmiştim.
İYİ Parti Genel Merkezi'nde Genel Başkan Meral Akşener'e, Emine Edizgil'in il başkanlığına getirilmesi için yoğun kulis yürütülüyordu.
Sonuçta beklenen değişim gerçekleşti.
Tecrübeli bir siyasetçi olan Emine Edizgil'in 2023 seçimleri öncesi parti içerisinde yaşanan kırgınlıkları gidererek derleyip toparlayacağına inanıyorum.
Hayırlı olsun.
* * *

HİKÂYE:

İYİLİK VE KÖTÜLÜK
Cehalet, bilgi karşısında her zaman daha güçlüdür. Çünkü cehalet kabadır. Bilgi, nazik.
Kötülük, iyilik karşısında daha güçlüdür.
Kötülük, kaçınılmaz olarak gücü içerir.
Gücü içermediği takdirde kötülük, aciz bir fesatlıktan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak; kötü insan, iyi insandan daha güçlüdür. Uygarlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Cahil insanın sesi, bilge insandan daha çok ve daha yüksek çıkar. Cahilin sözü bilgeninkinden daha çok duyulur.
Cahil insan, bilge insana hakim olduğunda felaket ve adaletsizlik kaçınılmaz olur.
Ama Kötülük ve iyiliğin, cahillik ve bilgeliğin, karanlık ve aydınlığın, siyah ve beyazın mücadelesi her zaman devam eder.
Hayat akarken, iyilik ve kötülük hikayesi hep olacak. İyi mi – kötü mü olacağımıza, bilgeliğin mi – cahilliğin mi peşinden gideceğimize karar vermek ise bizim seçimimiz.
* * *