CHP Yalova eski Milletvekili ve partinin son cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Ağustos ayının ortasında '1000 Günde Memleket Hareketi'ni' başlatacağını açıkladı.

'Bizim başlattığımız hareket bir muhalefet hareketi değildir. Parti içi muhalefet hareketi hiç değildir. Amacımız umutsuzluğu yok etmek ve bir çıkış yolu göstermektir' diyerek 4 Eylül'de Sivas Kongresi'nin yıldönümünde Sivas'ta düğmeye bastı.

Türkiye'ye yeni bir seçenek sunduklarını söyledi.

Muharrem İnce, CHP'den ayrılsa bile partiyi kurtarmak için ayrılacağını belirtti.

'Bu hareket gücünü, yönünü, finansmanını milletten alacak' diyen İnce'nin bu sözleri bende CHP'den ayrılacağı inancı doğurdu.

Bazı siyaset bilimcileri ise İnce'nin partiden kopmayacağını söylüyorlar.

İnce'nin çıkışını partide pazarlık yapma isteği olarak yorumlayanların sayısı bir hayli fazla.

* * *

Muharrem İnce'nin CHP'den ayrılıp ayrı bir parti kurarsa, CHP'nin 2 veya 3 puanda olsa kan kaybedeceğini düşünüyorum.

Bu 2-3 puan Muharrem İnce'yi bir yere taşımaz ama CHP'ye pahalıya mal olur.

Eskişehir'de yıllardır hiçbir beklentisi olmadan destek vermiş parti üyesi olan veya seçimlerde oyunu gönülden bağlı olduğu CHP'ye verenlerin içerisinde sayısı çok fazla olmasa da, 'Muharrem İnce gibi düşüyorum' diyenler var.

Bazıları İnce, Eskişehir'e geldiğinde yanında gözükmedi ya da kendilerini ifşa etmek istemediler.

Çünkü Muharrem İnce parti kuracak mı, yoksa dolaştığı illerde beklediği ilgiyi görememesi halinde parti içerisinde kalıp mücadelesini mi sürdürecek?

Bu belirsizlik nedeniyle onlarda beklemeyi tercih ediyorlar.

* * *

Muharrem İnce'nin başlattığı '1000 Günde Memleket Hareketi' için kimler 'ne yorum yapmış' diye biraz araştırdım.

Çoğunluk İnce'nin parti kuracak güce ulaşamayacağını ifade etmiş.

O yorumlardan üç siyaset bilimcisinin yorumlarını özetliyorum.

Siyaset Bilimci Dr. Berk Esen:

'İnce sanırım Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden beri yaşadığı hayal kırıklığı ve prestij kaybını engellemek için böyle bir girişime girdi. Son kurultayda hem delege nezdinde ağırlığının olmadığını fark etmesi hem de özellikle İstanbul ekibinin kurultayda çok ön plana çıkması nedeniyle artık Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu'ndan sonra gelebilecek olası ikinci lider olarak da adlandırılmıyor. 2019 yerel seçimlerinde CHP'nin birçok büyükşehirde belediyeleri kazanması ile birlikte hem genel merkezin ittifakın siyaseti çok olumlu olarak gözükmeye başladı. Hem delege hem de parti tabanı nezdinde CHP ilk defa AKP'yi yenmeye yaklaştığı havasını yarattı. İnce biraz bu durumu kabullenememiş gibi duruyor.'

Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz:

'Muharrem İnce'nin hareketinin CHP'ye ciddi bir zarar vereceğini düşünmüyorum, çünkü İnce'nin 24 Haziran sonrası parti ve seçmenle iletişim stratejisi hayli problemliydi. Yer yer haklı olabileceği tartışmalarda dahi yanlış iletişim stratejisi İnce'yi partide bir aktör olma konumundan uzaklaştırdı. Muharrem İnce, CHP'nin mevcut kadro ve yapısında yer bulamayacağını düşününce bir partinin veya hareketin başkanı olarak pazarlığa dahil olmayı eski bir siyasetçi olarak kalmaktan daha cazip bulmuş olabilir. İnce'nin parti değil de hareket kurması ise özellikle kendini yeniden bir aktör olarak konumlama arayışıdır. İnce'nin bir hareket veya parti kurması elbette demokratik bir taleptir ama bugünün koşullarında Türkiye'de demokrasi mücadelesine ne kadar hizmet eder sorgulamak gerekiyor.'

Siyaset Bilimci Ayşen Uysal:

CHP, AKP'deki küçük bölünmelerden medet umdu bu dönemde. Yüzde 2-3 oranında bir oyu kaydırsak bile kardır hesabı yaptı. Şimdi aynı hesap kendi üzerinde yapılıyor ve bu durum ister istemez bir tedirginlik yaratabilir. İnce'nin açıklamasının hemen ardından partiden yapılan açıklamalar da bence böyle bir huzursuzluğu gösteriyor. Bununla birlikte parti yönetimi İnce'nin seçmen nezdinde onarılamaz bir itibar kaybı yaşadığının da farkında. O nedenle bir iki gün süren paniğin ardından bu çıkışı çok da ciddiye almayacaklardır diye düşünüyorum. Bu gerçekten bir hareket ve bir ekip işi olsaydı o zaman kaygı duyabilirlerdi. Ama İnce'nin birlikte yol yürüyebileceği bir ekibi yok. Muharrem İnce, Tayyip Erdoğan gibi tek adam olabileceğini düşünüyor ve onu model alıyor. Her ne kadar bugün tek adam olsa da Erdoğan'ın geçmişte bir ekiple bu günlere geldiğini görmüyor bile.'

* * *

Eğer İnce, CHP'den koparak parti kuracak olursa tekrar belirtmek istiyorum CHP'yi zarara ve sıkıntıya sokar.

CHP'nin ileri gelenleri, partinin ağabeyleri CHP'nin bölünmesine gönülleri razı olmuyorsa Muharrem İnce ile Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir araya getirerek ara buluculuk yapmalılar.

*****

Mustafa Hoca'dan ayrılık sinyali

Eskişehirspor takımı Pazar günü Altay'a 6-0'lık farklı bir skor ile mağlup oldu.

Maçı evde torunum Ada Çınar ile birlikte izledik.

Samimi söyleyeyim bu kadar farklı skorla yenilgiyi beklemiyorduk.

Çınar,'1-0 yeniliriz' dedi.

Ben ise,'2 veya 3 gol yeriz, gol atamayız' dedim.

İlk yarı 4-0 bitince torunum, 'Ben ikinci devreyi izlemek istemiyorum' diyerek evlerine gitti.

Ey Mustafa Özer! Gelecekte Eskişehirspor 'A takım' formasını giymek için alt yapıda canla başla çalışan çocukları bile, takımın maçlarını izlemekten soğuttun.

Sezon başından beri, 'Mustafa Özer ile bu takım bırakın koşmayı yürümeyi bile unuttu. Eskişehirspor'u seviyorsanız yol yakınken gönderin' dediğimize kulak asmayan Başkan Mustafa Akgören ile yönetim kurulu üyeleri, 6-0'lık mağlubiyetten hiç mi utanmadınız?

6-0'lık mağlubiyet Eskişehirspor sevdalılarının çok canını acıttı.

Bırakın İzmir'i, tüm Türkiye'ye rezil rüsva olduk.

3 sezon önce ilk kez sırtlarına 'A takım' forması giyen, yaşları 16-17 olan 'bizim çocuklar' dediğimiz, Pazar günü İzmir'de de yarısı sahada olan o gençler bile hiçbir maçı 6-0 kaybetmediler.

Altay ile yaptığımız son 10 maçı inceledim.

5'ini Eskişehirspor, 3'nü Altay kazanmış, iki maçta berabere bitmiş.

Tarihimizde 6-0'lık yenilgi yok.

13 Ocak 2010 yılında İzmir'de Altay'ı 5-0 yenmişiz.

* * *

Maçtan önce her iki Mustafa'da, 'İzmir'de galip gelmek istiyoruz' demişlerdi.

Ben ise ,'berabere kalırsanız galip gelmiş gibi sevinin' yorumunu yapmıştım ES TV'deki Cuma günkü 'ES SPOR' programımda.

* * *

Maçtan sonra basın toplantısında Mustafa Özer, hezimeti 13. dakikada sakatlanarak oyuna devam edemeyen Bedirhan'ın yokluğuna bağladı ve oyun düzeninin bozulduğunu ileri sürdü.

Her mağlubiyetten sonra ya hakemleri suçladı ya da 'genç ve tecrübesiz oyuncularımla bu kadar oluyor' diyerek kendi becerisizliğini futbolculara yüklemeye çalıştı.

Artık şehrin sabrının kalmadığını kendisi de farkına varmış olacak ki, Altay maçından sonra, 'hafta içerisinde yönetim ne yapılacağı konusunda karar verecektir' demiş.

Yani sayın hocamız hala istifa etmenin bir erdem olacağını bile fark etmeden topu adaşı Başkan Akgören'e atmış…

Çok değil, daha 3-4 gün önce yaptıkları açıklamalarda Başkan Akgören ve yardımcısı Baturaygil 'gündemimizde hoca değişikliği yok, hocamızla yola devam edeceğiz' demişlerdi. Bakalım sözlerinin arkasında mı duracaklar yoksa hiç vakit kaybetmeden takımın başına siyah-kırmızılı camiayı yakından bilen bilgisine, kişiliğine güvenilir bir Eskişehir çocuğunu mu getirecek?

Bekleyip hep birlikte göreceğiz…