Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesi belli…

1 Milyon 100 bin TL.

Bu parayla nüfusu 900 bine yaklaşan Eskişehir'e hizmet edecek, sorunlarının üstesinden gelecek.

Ama bu kısıtlı bütçeyle Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen bırakın şehir merkezi ile Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerine bağlı mahalleleri, Polatlı sınırına dayanmış Günyüzü, Bolu'ya bir adım daha yaklaşmış Sarıcakaya ve Mihalgazi gibi ilçelerle birlikte Eskişehir'in 12 ilçesine hizmet götürmeye çalışıyor.

* * *

Çok unutkan bir milletiz…

Büyükşehir olmadan önce bu hizmetleri Özel İdare vasıtasıyla Köy Hizmetleri, DSİ ve Karayolları yapıyordu.

1993 yılında Eskişehir Büyükşehir oldu.

1994 seçimleriyle büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı ilçeleri resmen oluştu.

Bir belediye ile yürütülen hizmetler 3'e bölündü.

Vatandaşların sorunlarıyla sadece Eskişehir Belediyesi ilgilenirken bugün üç belediyenin de sorumluluk ve görevleri farklı olmasına rağmen şehre hizmet etmek için bütün güçleriyle çalışıyorlar.

* * *

Geçmişte Özel İdare kanalıyla götürülen hizmetler köy vasfından kurtulup mahalle olan o kırsal yerleşim alanlarına Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri tarafından götürülüyor.

Belediyelerin gelirleri belli…

En büyük gelir İller Bankası'ndan nüfus oranlarına göre dağıtılan para.

O da eğer İller Bankası'ndan kredi almışsanız gelen payın bir kısmı oraya kesilir.

Bir de halktan aldığı harç ve vergiler.

* * *

İller Bankası'ndan gelen pay anlayacağınız kuşa döner!

'Bu parayla 900 bin nüfusa hizmet vereceksiniz' denir.

İller Bankası'ndan gelen ödeneğin dışında belediyelerin vergi, harç, ilan reklam v.s. gibi vergi ve dolaylı gelirleri olmasa o ödenekle hizmet vermek mümkün olamaz.

İller Bankası ödeneği ve çeşitli gelirlere rağmen hizmet etmekte zorlanıyorlar.

Nedeni ise personel giderleri ile alınan malzemelerin fiyatlarının ciddi oranda artmasıyla bütçenin yarısından fazlası bunlar için harcanıyor.

Kalanı ile Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri alt ve üst yapıya, kaldırım, yol yapacak.

* * *

Sonuçta üç belediye başkanı da ayaklarını yorgana göre uzatarak, kimi zamanda piyasaya borçlanarak sorumlu oldukları mahallelerde yaşayan insanların belediyeden bekledikleri hizmetleri yaparak sorunlarını gidermeye çalışıyorlar.

Kısıtlı gelir ve bütçeye rağmen.

* * *

Zaman zaman yazılı basında okuyor, görsel basında ise izliyoruz.

İktidar partisine mensup belediye başkanlarının şehir veya ilçelerine İller Bankası'ndan gelen ödenekler İller Bankasına borçları olmasına rağmen kesilmiyor.

Bu haberler gerçek ise devlet böyle bir ayrımcılık yapmamalı veya yapılmamalı.

Muhalefet partisinden seçilmiş belediye başkanlarının ellerine tabiri caizse kelepçe vurulup hizmet yapmaları engellenmek isteniyorsa, bu belediye başkanın hizmet yapmasını engellemek değil, o belediye sınırları içerisinde yaşayan insanların daha çağdaş, modern, sorunsuz yaşamak için alması gereken yatırımın önüne geçmektir.

Daha neti ise belediye başkanı ile birlikte insanlar da dolaylı olarak cezalandırılmış oluyor.

* * *

Gelelim esas konumuza.

Yukarıda okuduklarınızı yazmamış olsaydım, bundan sonra okuyacağınız bölümüm önemini belki anlamayabilirdiniz.

Büyükşehir Belediye Başkanı tıpkı rahmetli Bülent Ecevit gibi kırsala da, kırsaldaki çitçi ve üreticilere de önem veriyor.

Tam olmasa da Ecevit'in 'Köy-Kent Projesinin' bir benzerini yapıyor.

Ecevit 'kalkınmanın köylüden başlayacağıdır' sözünü 1960'larda söylemiş, bu sayede o yıllarda hızlı bir köyden kente göç olmamasına rağmen, köykent yaklaşımı ile uygulanması köylüyü köyünde tutmayı hedeflemişti.

Yılmaz Büyükerşen'in gerçekleştirmeye başladığı projeyle köylüler kalkınma kooperatifi çatısı altında toplanıyor ve yörede yaşam değişmeye başlıyor.

* * *

Bakın ekmek büfelerinde satılan süt ve yumurtalar eski adıyla köy dediğimiz kırsal mahallelerdeki üreticilerden toplanıp satılıyor.

Geçmişte sütten, yumurtadan para kazanamayan kırsal mahallerdeki üreticilerin ellerine sıcak para geçmeye başladı.

Yine Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Sarıcakaya'daki ipek böcekliği ile uğraşanlara dut fidesi, seracılık yapanlara domates fidesi dağıtarak bütçelerine önemli katkı verdi.

* * *

Ekonomik olarak zor günlerden geçen üreticilere Kırsal Kalkınma Projeleri ile destek olan Büyükşehir Belediyesi'nden bir destek de küçükbaş hayvan yetiştiricilerine geldi.

Daha önce Bozan'da manda yetiştiricilerine destek olan ve orada küçükbaş hayvancılık için de destek olacağının sözünü veren Büyükerşen, bu vaadini gerçekleştiriyor.

Kırsal Kalkınma Projeleri ile Türkiye'de birçok yerel yönetime örnek olan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için de harekete geçti.

Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden de geçen proje kapsamında Mahmudiye, Mihalıççık, Alpu ve Seyitgazi Belediyeleri ile protokol imzalayan Büyükşehir Belediyesi, 480 adet dişi merinos ile 20 adet merinos koçun alımını yapacak. Hayvanların muhafazası için yapılacak ağıların yapımını da üstlenecek.

Besicilere Büyükşehir Belediyesi tarafından veterinerlik hizmeti desteği de sağlanacak.

Büyükerşen proje hakkında şu bilgileri verdi:

'Artan maliyetler nedeniyle tüm üreticilerin zor günler yaşadığını biliyoruz. Daha önce Bozan'da manda yetiştiricilerimize destek olmuş ve orada küçükbaş hayvancılık için de destek olacağımızın sözünü vermiştik. Şimdi ilçe belediyelerimiz ile yaptığımız protokol kapsamında 500 hayvanın alımını gerçekleştirerek hayvancılığın gelişimi ile yaygınlaştırılmasına destek olmak istiyoruz. İlçe belediyelerimizin arazileri üzerinde hayvanların barınacağı alanların yapımına başladık. 8 yaşına kadar hiçbir hayvanı satmayacak veya kesmeyeceğiz. Çünkü amacımız 500 tane verilen hayvanın sayısını bu süreçte olabildiğince arttırmak olacak. Daha sonra da belirli bir sayıya ulaştığımızda bu hayvanları yetiştiricilere hibe etmeye başlayacağız. Biliyor ve görüyoruz ki ekonomimizin düzelmesinin tek yolu üretimden geçiyor. Her alanda dışa bağımlı hale gelen ülkemizin içerisinde bulunduğu durum gerçekten bizleri çok üzüyor. Bu sebeple Büyükşehir Belediyesi olarak ilçe belediyelerimiz ile işbirliği içerisinde üreticimizi desteklemeye devam edeceğiz'.

* * *

Alpu ve Seyitgazi Belediyelerinden sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Sivrihisar ve Mihalgazi Belediye Başkanlarıyla da protokol imzaladı.

Bu protokollerle ilçelerdeki tarıma elverişli Büyükşehir Belediyesi arazilerinin tarıma kazandırılması sağlanıyor.

Yılmaz Büyükerşen, üreticiye can suyu olmak için parti ayrımı gözetmeksizin tüm ilçeler ile iş birliği yapıyor.

Büyükşehir Belediyesi'nin çiftçi ve üreticilere vermiş olduğu bu destekler sayesinde yeniden üretim yapmaya ve aile bütçesine katkı sağlayamaya başladıklarından yıllardır yaşadıkları köylerinde, mahallelerinde kalarak üretime katkı vermeye başladılar.

Bu sayede hem üretim kaybımızın önüne geçilmiş olacak hem de bugün sayıları çok ciddi azalan küçük ve büyükbaş hayvan varlığımızın sayısı artmış olacak.

* * * *

Çiftçi ve üreticinin kalkınmasının önünü açarak tüm Türkiye'ye örnek olan başta Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile projeye destek veren Büyükşehir Belediye Meclis üyelerini kutluyorum.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin bu projesini çok sayıda belediyelerde uygulayabilirse 10 yıl sonra Türkiye geçmişteki canlı hayvan sayısını yakalar, bugün taban yaban et fiyatları da normale döner.

Aslında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin uygulamaya başladığı bu projeyi yıllar önce Türkiye'yi yönetmiş iktidarlar yapmış olsalardı, o zaman Yılmaz Hoca başka projelere kafa yormuş olacaktı.

Hükümetlerin, Tarım ve Hayvancılık Bakanları'nın yapması gereken projeyi büyükşehir belediyesi yapmak zorunda kaldı.

* * *

Farkını ortaya koydu

Şeker Mahallesi Muhtarı Canan Arıyı Eskişehir'de tanımayan yoktur diye düşünüyorum.

Yıllarca Türk Kızılayı Eskişehir Şubesi Kadın Kolları Başkanlığı yapan Canan Arı, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Şeker Mahallesi muhtarı oldu. Aynı zamanda milli sporcu ve tekvando hakemi de olan Arı, hem de rakiplerini katlayarak seçimi kazanmıştı.

Canan Arı, seçimlerde mahalledeki seçmenlere rakipleri gibi 'bol bol vaatlerde' bulunmamıştı.

Buna rağmen seçilmeyi başardı.

Seçilip muhtarlık koltuğuna oturduktan sonra farkını ortaya koydu.

Yıllardır muhtarlık koltuğunda oturan muhtarların yapamadıklarını daha ilk yılında yapmaya başladı.

Önce pandemi nedeniyle okulları kapalı olduğu için okula veya spor salonlarına gidemeyen mahallenin çocuklarını muhtarlığın yanındaki parkta toplayarak mesafe korunarak onlara haftanın belirli günlerinde spor eğitimi verdi.

2020 yılının Ramazan ayını pandemi de geçirdik.

Sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen, mahallede yaşayan fakir-fukaraların yiyecek-içecek ihtiyaçlarını karşılamak için Kaymakamlıktan izin alarak hayırseverlerden topladıklarını kapı kapı dolaşarak dağıttı.

Ramazan ve Kurban Bayramı öncesinde de yine esnafı, iş adamlarını, eşini, dostunu dolaşarak mahallesindeki ihtiyacı olan çocuklara bayramlık giysiler temin ederek, onları sevindirdi.

Şimdi de Eylül ayından beri gerek Şeker Mahallesinde gerekse komşu mahallelerde ikamet edenlere patates-soğan dağıtıyor.

Dün kendisiyle Köprübaşında karşılaştım.

'Yardımlar devam ediyor mu?' diye sordum.

Neler yaptığını tek tek saydı.

Bakın daha iki yılını tamamlamayan Şeker Mahallesinin genç, çalışkan ve hayırsever muhtarı Canan Arı neler yapmış:

-15 kişiye 400 TL'lik giyim çeki.

-155 kişiye 100 ve 50 TL'lik ŞOK ve BİM ve A-101'in ramazan kolisi kartı.

-Ağustos ayının başından itibaren gerek kendi tarlamızdan gerekse hayırsever vatandaşların tarlalarından topladığı 2,5 ton soğan ile 2 ton patates dağıttı.

-750 kilogram patlıcanı kardeşim Nuran ile birlikte motorumuzla dağıttık.

-Mahallemizdeki okul çocuklarının kışlık mont ve ayakkabılarını giydiriyorum.

-Mahallemizde yaşayan ve komşu mahallerden gelen ihtiyaç sahiplerine (415 kişiye) ayakkabı, okul çocuklarına ve kadın erkek gençlere dağıtmış, dağıtmaya devam ediyor.

-43 öğrenciye kırtasiye yardımı ve erzak yardımı da bu hizmetler arasında yer alıyor.

* * *

Ne diyelim? Bravo Canan Muhtara…

Allah her kentin her mahallesine böyle altın yürekli muhtarlar nasip etsin…

Benzer yardımları ihtiyaç sahiplerine tüm mahalle muhtarları yapabilse, belediyelerin de yapacağı takviyelerle mahallerde ihtiyaç bir kişi bile sahibi kalmaz.

20 ay gibi kısa bir sürede bu kadar ihtiyaç sahibine eş, dost ve hayırsever esnaflardan, vatandaşlardan tek başına topladığı yardımları dağıtan Canan kardeşim herhalde 5 yıllık görev süresi içerisinde mahallesindeki 'şuradan-buradan yardım gelecek' diye bekleyen ihtiyaç sahibi insanlara ulaşarak kimseye muhtaç etmeyecek diye düşünüyorum.

Son olarak şunu da söyledi, ısrarla yazılmasını da istemedi.

Ben yine de affına sığınarak yazdım.

Aldığı muhtarlık maaşının yarısını da mahalledeki ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarına harcıyormuş.

Neden yazdım?

Birileri muhtarların aldıkları maaşların çok olduğunu, bu maaşı hak etmediklerini söylüyor.

Ben sadece Canan Arı muhtarın neler yaptıklarından haberdarım.

İnanıyorum ki diğer muhtarlar da benzerlerini yapıyorlardır.

* * * *

TAŞ ATAN ÇOCUK

Genç işadamı, yeni lüks arabasıyla bir mahalleden geçerken yola aniden bir çocuk çıkabilir diye yavaş gidiyordu. Bu esnada arabasının kapısına biri taş attı. Arabasını durdurdu, taşın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, küçük bir çocuk taşı atmıştı. Çocuğu tuttu ve onu iterek bağırmaya başladı:

– Neden arabama taş attın? Ne yaptığının farkında mısın? Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu taş bana çok pahalıya mal olacak.

Çocuk yalvararak cevap verdi:

– Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapacağımı bilmiyordum. Eğer taşı atmasaydım kimse durmayacaktı.

Park etmiş bir arabanın arkasını işaret etti. Çocuk gözyaşları içinde dedi ki:

– Ağabeyim tekerlekli sandalyesinden düştü. Kaldırımın kenarından yuvarlandı, benim için çok ağır onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım edin.

İşadamı son derece duygulandı. Çocuğa yardım etti. Genç adamı kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaralarını sildi ve genç adamın ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk işadamına teşekkür etti:

– Teşekkür ederim efendim, Allah sizden razı olsun.

Genç işadamı, küçük çocuğun, ağabeyini götürmesini uzun süre izledi. Arabasının kapısını hiç bir zaman tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatta başkalarında yardıma ihtiyacı olacağını hatırlatması için öylece bıraktı.

***

Hayat akarken, insanlar sizin yardımınıza ihtiyaç duyabilirler. Fark etmek için birilerinin taş atmasını beklemeyin.

**********