Nerede, nasıl öldün sorusuna daha anlamlı cevap verebilmek için benim uğramamam gereken bir mekan; lunapark
Bir hareketliliğe ya da bir heyecana imkan tanıyarak zaman tutumuna ket vuran bir yaklaşım kültürü. Toplumsal çatışmalar ve sapmalar her daim devam etsede lunaparkların varoluşu ortak bir arzuya bağlı olarak kurgulanmıştır. Herkese farklı farklı heyecanlar sunsun diye belki de. Ayakların yere değmemesi, çığlık atacak derecede heyecanlanmak, yer çekimine meydan okumak, baş aşağı durma . . . Lunaparklarda mekansal sınırlılıklar bulanıklaşır, aklın eğemenliği alt edilir. Fiziksel bir açıklama getirmenin zor olduğunu düşündüğüm lunaparktan sersemleyerek çıktığınızda sizden mutlusu yoktur. İlk lunapark 1800'lerde Newyork'un Coney Adası'nda kent reformcuları tarafından kuruldu. Çocuklara daha sağlıklı oyun yerleri oluşturma düşüncesiyle önce kum havuzları yapıldı. Daha sonra el ve bilek gücü ile çalışan salıncak ve tahterevalli icad edildi. Endüstrileşme ve teknolojinin ilerlemesiyle artık her bir oyuncak makineye dönüştü. Çarpışan arabalar, hız treni, ahtapot . . . Birbiri ardına yükselen dönme dolap balkonları, yükseklik korkusuna rağmen keyf-i seyir anları. Dönme dolaptan indiğimizde artık yüksekten korkmazdık. Atlı karıncanın kendine özgü müzikle olan temposu bir başka. Öyle ya atlı karıncaya binmeden büyümek olmazdı. Asansör de ise fırlatılmaya hazır bekleriz, ne de olsa yukarı aşağı hareket eder. Asansörden indiğimizde 'korkuttun beni, peki öyle olsun' formatını kimseye belli etmeden, hayata daha cesurmuş gibi bakabilmek ne de güzel. Vampirler, cadılar ise korku tünelinde. Tünelden çıktığımızda artık 'la oğlum bak git' diyecek kadar yürekli olacağızdır.
Görüldüğü gibi lunaparkta geçirdiğimiz zaman kavramı yaşanılan deneyimler üzerinden anlam kazanır. Benim nazarımda lunapark hayatın olağan akışından kopmanın gerçekleştiği bir yer. İlişkilerin doğaçlama rollere büründüğü, nostalji, aile, çocukluk, yetişkinlik, tatil, bayram gibi kavramların dolaşıma girip anlam kazandığı çok sesli, çok renkli bir mekan.
NOT : Adamlar Ranger'da 100 metre yükseğe çıkıyor. Biz ne yapıyoruz ?
ÇARPIŞAN OTO . . .