Beyin göçü iyi eğitim görmüş, nitelikli ve yetenekli iş gücünün az gelişmiş ya da gelişmekte olan bir ülkeden, gelişmiş başka bir ülkeye akışı olarak tanımlanabilir.
Türkiye'de son yıllarda genç ve eğitimli nüfusun yurt dışına göçünde hızlı bir artış yaşanıyor. 2016 yılında Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı 69.326 iken, bu sayı 2019'da 330.289'a yükseldi.
Doktora yapanların yüzde 70'i, yüksek lisans yapanların yüzde 68'i, 18-24 yaş arası gençlerin yüzde 55'i yurt dışında yaşamak istiyor. 'İmkanınız olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister misiniz?' sorusuna Türkiye genelinde 'Evet' diyenlerin oranı yüzde 62,5.
2019'da yurtdışına en fazla göç edenlerin 25-29 yaş aralığındaki gençlerin olması ülkemizin geleceğini tehdit eden ciddi bir sorunumuz olduğunu gösteriyor.
NEDEN GÖÇ EDİYORLAR?
Bugün, Türkiye'den başka ülkelere doğru hızla artan 'beyin göçü'nün en önemli nedenleri arasında, yetenekli ve nitelikli insanların kendi alanlarında iş bulamaması, liyakat yerine ötekileştirici, dışlayıcı siyasi yandaşlık ve kayırmacılığın öne çıkması, niteliksiz eğitim, düşük maaş koşulları sayılabilir.
Bilim insanlarının ve araştırmacıların sosyoekonomik açıdan yeterli düzeyde desteklenmemesi, araştırma geliştirmeye ayrılan kaynakların yetersizliği ve siyasi baskılar beyin göçünü hızlandırmaktadır. İşin en korkutucu ve üzücü yanı ise, beyin göçünün son yıllarda lise düzeyindeki gençlere kadar inmiş olması.
EN BAŞARILI ÖĞRENCİLER KAÇIYOR!..
2020 yılında lise okumak için yurtdışına gidenlerin sayısı yüzde150 oranında arttı. Bu durumun ortaya çıkmasında LGS 'de nitelikli/niteliksiz okul ayrımcılığı yaratılmasının, fen ve Anadolu liselerindeki kontenjanların düşük olmasının, imam hatip ve meslek lisesi dayatmalarının, nitelikli seküler eğitimden uzaklaşma eğilimlerinin etkili olduğu düşünülüyor.
Son yıllarda Türkiye'nin en iyi liselerinden mezun olan gençlerin büyük bir kısmı eğitim ve iş yaşamına yurt dışında devam etmeyi tercih ediyor.
LGS' de tüm soruları doğru yanıtlayarak yüzde 1'lik dilimde yer alan öğrencilerin eğitim aldığı İstanbul Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, Alman Lisesi gibi asırlık okulları kazanan öğrencilerin büyük bir bölümü liseden sonra yurt dışına yöneliyor.
Geçen yıl, İstanbul Erkek Lisesi'nin 145 mezunundan 77'si yani yüzde 53,1'i üniversiteyi okumak için yurt dışını tercih etti. Alman Lisesi'nin yüzde 95'inin, Galatasaray Lisesi mezunlarının yüzde 32.6'sının yükseköğrenim için Almanya, ABD, Kanada ya da Fransa'ya gittiği biliniyor. Robert Kolej'in 2020 mezunu 136 Türk öğrencisinden 113'ü tercihlerini yurt dışında okumaktan yana kullandılar.
GENÇ NÜFUSA SAHİP ÇIKMALIYIZ…
Dünya nüfusunun her geçen yıl yaşlandığı bir süreçte; genç ve eğitimli insan kaynağı, ülkelerin geleceğinde daha fazla önem kazanıyor. Yaşlı nüfusa sahip gelişmiş batı ülkelerinin, eğitimli genç nüfus açığını, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerden sağlama yoluna gittiği bilinen bir gerçektir.
Ülkemiz, en fazla beyin göçü veren 32 ülke içinde 24'üncü sırada yer almaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, toplam nüfusumuzun yüzde 15'ini oluşturan 13 milyon gençle Avrupa'da birçok ülkenin nüfusunu geride bırakıyoruz. Ancak, 2019'da Türkiye'den yurt dışına giden 330 bin 289 kişiden 50 bin 154'ünü, 25-29 yaş grubunun oluşturması genç nüfus avantajımızı doğru kullanamadığımızı gösteriyor.
Beyin göçü, ülkenin geleceğini çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracak iyi eğitimli, nitelikli gücün kaybedilmesidir. Ancak, bu gücü kaybederken beraberinde demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük gibi temel kavramların taşıyıcısı olan aydınlık bir kesimi kaybettiğimizi de unutmayalım…