Küçük yeşil toplar halinde olması nedeniyle olsa gerektir, birçok çocuğun da severek yediği bezelye, yemeği yapılarak tüketilmesinin yanı sıra salatalarda, çorbada, pilavda, zeytinyağlılarda ve böreklerde kullanılmaktadır. Fasulyeden sonra en çok tüketilen baklagil olan bezelye bütün baklagillerde olduğu gibi iyi bir bitkisel protein kaynağıdır.
Sağlıklı beslenmede önemli yeri olan proteinin önemli bir kısmının hayvansal kaynaklardan bir kısmının da bitkisel kaynaklardan karşılanmasının insan vücudu için daha faydalı olacağı konusunda görüşler bulunmaktadır. Ancak hayvansal protein kaynaklarının pahalı olması nedeniyle de günümüzde protein ihtiyacının büyük kısmının çoğunlukla bitkisel kaynaklı ürünlerden giderilmesi gerekmektedir. Bu konuda bezelye önemli bir seçenektir. %14-31 arasında protein bulunduran bezelye, sebze olarak tüketilen gıdaların hemen hepsinden daha fazla protein içermektedir. Protein; hücre yenilenmesi, hastalıklara karşı direnç kazanılması, alyuvar üretimi, kas güçlenmesi ve yenilenmesi ve metabolizma hızının artmasında önemli işlevlere sahiptir. Yüksek protein nedeniyle uzun süre tokluk sağlayabilen bezelye, vücuda zindelik ve enerji kazandırmaktadır.
Kurusu da, tazesi de, yüksek protein ve nişasta içeriği nedeniyle iyi bir vücut geliştiricidir. Kuru bezelye protein ve nişasta açısından tazesinden daha zengindir. İçeriğinde nişasta ve lif bulunduğu için bezelye kompleks bir karbonhidrat kaynağıdır. %35 kadar olabilen karbonhidratı, kanda yavaş çözünen bir türdür. Kuru bezelyenin öğütülmesiyle elde edilen unu, bebek mamalarında kullanılmaktadır. Bezelye ununun mamalarda kullanılması bebeklerin kaslarının güçlenmesi, uykusunun düzene girmesi ve kansızlığının önlenmesinde yararlı olmaktadır. Bezelye oldukça yüksek oranda lutein, karoten, zeaksantin gibi güçlü antioksidanları içerir, bunun yanında A vitaminince zengin olduğu için mukus zarları, deri ve göz sağlığını korunmasında faydalıdır. Bezelye B vitaminlerince de (B1, B2, B3, B6, B9) oldukça zengindir. B1 (thiamine) ile karbonhidrattan enerji üretimi, beyin fonksiyonları ve sindirim sistemi için gerekli olup, uykunun düzene girmesine yardımcı olmaktadır. B3 (niasin) vitamini ile kötü kolestrolün düşmesine katkı yapmaktadır. Bezelye iyi bir folik asit (B9) kaynağıdır. Fasulye, nohut ve baklaya göre daha fazla C vitaminine sahiptir. Güçlü bir antioksidan olan C vitamini, hücreleri serbest radikallerin zararlarından ve vücudu enfeksiyonlardan korumaktadır.
B6, C ve folik asit cilde doğal kolajen sağlamakta ve iltihaplanmayı engellemektedir. Bezelyede bulunan kombestrol olarak adlandırılan koruyucu polifenol içeriğinin, kanserin önlenmesinde faydalı olabildiği bildirilmektedir. Flavonoidler, kateşin, epikateşin, karetonoid, alfa karoten ise cildin yaşlanma sürecini azaltabilmekte ve cilde doğal bir parlaklık sağlayabilmektedir. İçerdiği K vitamini ile alzheimer ve artrit (ayak bileği, diz, el bileği vb. eklemlerin iltihaplanması ile birlikte şişme, sertleşmeye yol açan hastalıklar ve eklemlerde ağrı) gibi ciddi rahatsızlıkların önlenmesinde fayda sağlayabilmektedir. Sahip olduğu potasyum ve lifle kalp-damar sağlığının korunmasına katkı yapabilmekte, magnezyum içeriği ile sinir sistemine faydalı olmakta, kalsiyum, magnezyum ve fosfor ile kemik ve dişlerin sağlıklı ve güçlü olmasına yarar sağlamaktadır.
1-2 haftada bir tüketilmesi faydalı olan bezelyenin tazesinin bulunmadığı zamanlarda dondurulmuş olanının tüketilmesi önerilmektedir. İçerisinde B grubu vitaminlerin fazla olması ve bunların suda erimesi nedeniyle konserve olarak tüketimi daha az tercih edilmeli veya konserve suyu dökülmeden pişirilmelidir. Her yaştaki insan için besleyici ve sağlığa yarayışlı olan bezelye, kan şekerini dengeleyen ve kabızlığa da iyi gelen bir sebzedir. Havuç ve patates ile pişirildiğinde besleyici değeri artan bezelyenin, az miktarda pilavla ve salata ile tüketilmesi vücuda yarayışlığını artırmaktadır. Bütün bu faydalarına karşılık bazı olumsuz etkilerinin görüldüğü durumlar bulunmaktadır. Bezelye aşırı yenirse karbonhidrat çok alındığı için yorgunluk ve uyku hissi vermektedir.
İçerdiği lektinler gaz ve şişkinliğe neden olabilmektedirler (bu kötü özelliği yemeklerine dereotu eklenerek engellenebilmektedir). Böbrek ve safra kesesi sorunu olan kişilerin fazla tüketmesi sıkıntılara neden olmaktadır. Bebeğini emziren kadınların, yaşlıların ve 3 yaşın altındaki çocukların tüketmemesi tavsiye edilmektedir.