Emekli Valimiz Kadir Çalışıçı'nın imzalayıp kaleme hediye ettiği kitabında okumuştum.
Kaleme aldığı olayda, genç bir adam duyduğuna inanıp, masum iki yakınını öldürecekken son anda yetişen ihtiyar onu engelleyip şu öğüdü veriyordu;
'Duyduğuna hemen inanma evladım. Gördüğünün de yarısına inan.'
Çok hoşuma gitmişti bu öğüt.
Fakat maalesef kulağıma küpe olmamış.
İnşallah bundan böyle düstur edinirim. Neyse bu vesileyle Kadir Abi'nin kulaklarını çınlatmış olduk.
***
İki hafta önce sevgili arkadaşım rahmetli Önder Baloğlu'na uğurlama yazısı yazmıştım. Vakit darlığından sadece Salı günleri yazabildiğim için, güncelliğini kaybetmesin diye o yazımda bir mahalle muhtarına da seslenmiştim.
Çarşamba günü telefonum çaldı, yabancı bir numara… Açtım, kendisini tanıtınca bir 'Eyvahh' çektim içimden.
Ağzına geleni söyleyip kapatacak telefonu diye düşündüm.
Yanılmışım, telefonda ki nazik kişi kibar bir dille derdinin anlatıp 'Lütfen bir çayımı içmeye gelin' diye davet etti.
Benim kendisine 'Yazıklar olsun' diye yazdığım kişinin çay daveti karşısında ezildim doğrusu.
Eşi Halil Bey'le birlikte karşıladı beni.
Masasının arka kısmındaki rafta, seramik üzerine işlenmiş bir Atatürk portresi,
Sağ tarafındaki duvarında Tepebaşı Belediyesi'nin Atatürk resimleriyle bezenmiş takvimi asılıydı. Masa üzerinde yine aynı belediyenin küçük takvimi.
Eski bürosundan, arkasında asılı bulunan iki Türk Bayrağı arasındaki Atatürk maskı önünde poz verdiği fotoğrafı görünce ezikliğim daha da arttı.
Çünkü;
Ben bu kadına, Odunpazarı Belediyesi'nin hediyesi olan Atatürk rölyefini kabul etmediği için 'Yazıklar olsun' diye yazmıştım.
Öyle ya…
Tüm muhtarlar kabul ediyor, sen niye etmiyorsun, Atatürk düşmanı mısın diye öfkelenmiştim.
Oysaki kazın ayağı öyle değilmiş. Hidayet Hanım'da belki de benden fazla Atatürk sevgisi varmış.
Kırmızıtoprak Mahallesi Muhtarı Hidayet Elbir'den bahsediyorum.
25.000 civarında nüfusu ve 17.000 civarında seçmeni olan bir mahalle muhtarı.
Benim evimde mutfakta Odunpazarı, salonda ise Tepebaşı Belediyesi'nin Atatürk portreleriyle bezenmiş takvimleri asılıdır.
Fakat Odunpazarı'na bağlı bir muhtarlıkta Tepebaşı Belediyesi'nin takviminin asılı olması garibime gitti doğrusu.
Sebebini sorduğumda Muhtar Hanım; 'Ama bunda çok güzel Atatürk resimleri var' diye izah etti.
Bağlı olduğu Odunpazarı Belediyesi takviminde de var ama…
Galiba belediye ile muhtarlık arasında bir iletişim noksanlığı var.
***
Odunpazarı Belediye Başkanı Sayın Kazı Kurt!
Tahminim doğru mu sizce?
Tüm muhtarlar için Atatürk Rölyefi hazırlatıp aracılarla gönderdiniz.
Sadece Kırmızıtoprak Mahallesi Muhtarı Hidayet Elbir kabul etmedi.
Çocukluğunuzda oynamışsınızdır herhalde 'Kulaktan kulağa' diye bir oyun vardır.
En baştaki çocuk yanındakinin kulağına fısıldar 'Kazım' diye, en sondaki çocuğun ağzından 'Ne me lazım' diye.
Acaba öyle mi oluyor da belediye ile muhtarlık arasında sürtüşme oluyor?
Hidayet Hanım diyor ki;
'Bana söz verilen belde evini versinler gururla asarım Atatürk rölyefini. Fakat iki metrekarelik mutfağı, size utandığım rezil bir tuvaleti olan, seçimlerde 8 tane masa sığması gereken şu kadarcık yerde nereye asayım o rölyefi?'
Vadişehir, Ihlamurkent, Erenköy, Osmangazi ve Kırmızıtoprak Mahallesi muhtarlıklarına bir belde evi söz verip yerine getirmemişsiniz.
71 Evler Muhtarı 'Ben çıkmıyorum' demiş ve eski binasında kalmış. Vadişehir'e vermişsiniz ama şimdi de çık diyormuşsunuz.
Ben sizi sorgulamıyorum Sayın Başkanım.
Sadece ve sadece Kırmızıtoprak'ta oturan bir mahalle sakini olarak soruyorum.
Varsa vereceğiniz bir cevap, bu köşede aynen yayınlanır.
Camda bir A-4 kağıdına yazılmış üst tarafından ise floresan lambaları gözüken ışıklı (yanmıyor) bir tabela üzerine asılmış 'Kırmızıtoprak Mahallesi Muhtarlığı' tabelasını görüp, üzüldüğüm için soruyorum.
Bu sürtüşmenin sebebi nedir?
Bu sürtüşmeyle muhtarı cezalandırdığınızı sanıyorsanız, yanlış.
Tüm Kırmızıtoprak Mahallesi sakinlerini cezalandırıyorsunuz.
Önünde Türk Bayrağı dalgalanacak bir gönder direği olmayan muhtarlık.
Gerçekten sebebi nedir?
Böyle bir sürtüşme benim gibi sade bir vatandaşla olsa kimseye zararı olmaz.
Fakat bir belediye ile muhtarlık arasında oluyorsa…?
Bizim muhtar Hidayet Hanım, Muhtarlar Derneği'nden ihraç edilmiş.
Şimdi de su, elektrik, PTT gibi 300 TL'lik yardımın kesilmesi gündemdeymiş.
Ben bir ikametgah belgesi almak için gittiğimde muhtar bana;
'Kusura bakmayın, elektrik parasını ödeyemedik, bilgisayar çalışmıyor' derse…
Bu muhtarı mı cezalandırmak olur, yoksa beni mi?
Televizyonda verilen cevaplar, olayla ilgili gazete kupürleri hepsi önümde.
Ben taraf falanda değilim.
Sadece soruyorum.
Cevap verin, eğer siz haklıysanız yazalım. Utanması gereken utansız.
Saygılarımla Sayın Başkanım.
***
FOTOĞRAF
Başkanlıkta önemli ama muhtarlıkları da yabana atmayalım.
Yoksa Beştepe'deki sarayda sık sık muhtarlar toplantısı yapılmazdı.
***
Kalın Sağlıcakla