1968 yılının son ayı içerisinde Ticaret ve Sanayi Odası birlikteliğinden ayrılıp, ayrı bir oda haline gelmiştir…

Çok değil 7 yıl sonra Koç Grubunun amiral gemisi ARÇELİK artık Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'ndedir…

Oysa Ankara Sanayi Odası OSB, EOSB'den 2 yıl önce kurulmaya başlanmış ve ancak 1985 yılında arsa tahsisine başlayabilmiştir.

İzmir Sanayi Odası OSB'si ise ancak 20 yılda tamamlanabilecektir.

Bu gerçek, ortada bir 'adanmışlık' olduğunu çok net göstermektedir…

Kendilerini, 'bir işi başarmaya adamış', azimli, kararlı, hem kendilerine, hem şehirlerine hem ülkelerine hem de insanlarına inanan bir avuç genç insan…

Arsa tahsisleri yapılmaya başlanmış ancak ülkenin içinde bulunduğu belirsizlik, döviz kurlarındaki devlet kontrolünün zaman zaman gevşetilmesi ve daha birçok ekonomik sorun, fabrikaların kurulup işletmeye açılmalarını yavaşlatmıştır…

Buna rağmen EOSB, 1970'li yılların sonlarında düzenli ve emin adımlarla büyümektedir…

***
Yavuz Zeytinoğlu;

'Ağabeyimi (Mümtaz Zeytinoğlu) 1979 yılının başında kaybettik, bir trafik kazasında. 46 yaşında, çok gençti. Eskişehir'in bir kaybı da Yalçın Kılıçoğlu'nun bir başka trafik kazasında ölümüdür. Öncesinde, yine Eskişehir'in yetiştirdiği parlak bir siyasetçi olan Kemal Zeytinoğlu'nun Londra uçak kazasında 1959'da vefatıdır. Bu kayıplar bence Eskişehir için ciddi dönüm noktaları olmuştur…

O yıllardaki ekonomik durum hiçbir iş yapılmasına olanak tanımıyordu. Süleyman Demirel Turgut Özal'la birlikte –darbe daha olmamıştı o zaman- 24 Ocak kararlarını açıkladılar. 24 Ocak kararları bizim üzerimizde çok sert etki yaptı.'

Yusuf Köse (1981-1986 ESO Genel Sekreteri)

'1980 yılında Devlet Planlama Teşkilatında çalışıyordum ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde bir panel düzenlenmişti. O panele Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Yavuz Zeytinoğlu da katılmıştı.

Ve işte, 'planlı ekonomi özel sektör için gerekli midir, değil midir? Devlet Planlama'nın fonksiyonu nedir? gibi bir konu üzerinde tartışılıyordu.

Devlet Planlama'nın, planlı ekonominin ne kadar gerekli olduğunu vurguladı konuşmacılar. Ve herkes merakla Yavuz Zeytinoğlu ne diyecek, diye bekliyordu…

İlk o zaman fark ettim ki, Eskişehir Sanayi Odası'nın bakışı diğer sanayi odalarından farklıydı…'

Yavuz Zeytinoğlu;

'O zamanki başkanlardan Mehmet Yazar bana; 'Ya Yavuz' dedi. 'Bütçene bakıyorum, yani bu bütçeyle siz bu kadar gürültüyü nasıl çıkartıyorsunuz?'

Yani Eskişehir Sanayi Odası'nın Türkiye'deki algılanışı, büyüklüğüyle, bütçesiyle, sanayicilerinin büyüklüğüyle filan ilgili değildi o yıllarda…'

***

24 OCAK 1980 KARARLARI

1970-1980 arasındaki yıllarda Eskişehir Sanayi Odası yatırımlarıyla değil, daha çok fikirleriyle ön plana çıkacaktır ve diğer Sanayi Odaları arasında önemli bir yer edinecektir.

Yusuf Köse, (Dönemin ESO Genel Sekreteri)

'Pek çok kuruluş döviz bazında kredi almış. Sonra birden bire 24 Ocak kararlarıyla ciddi bir devalüasyon yapılınca, yatırımcılar çok ciddi borçlarla karşı karşıya kaldı…'

12 Eylül 1980 darbesinin ilk ayak sesleridir 24 Ocak kararları. Ülkenin ekonomik yapısı tamamen liberalleşecek, devlet yatırımdan elini ayağını çekecek, özelleştirmeler başlayacaktır. Ancak ne yatırımcı için ne de işçiler için getirilen hiçbir önlem ve öneri yoktur paketin içinde. Bu tarihten sonra, zaten gergin olan toplumsal hava, giderek barut fıçısına dönecek, ülke sanayisi gibi, Eskişehir sanayisi de bundan etkilenecektir.

Yavuz Zeytinoğlu;

'Yani Türkiye'nin esasında yolu değişmişti 24 Ocak kararlarıyla. Biz bunun üzerine bir basın toplantısıyla Sanayi Odası olarak görüşlerimizi açıkladık. Bir sene sonra da bunları eleştiren bir seminer düzenledik.

Bizim 24 Ocak kararlarına esas itiraz ettiğimiz nokta, bu kararların hiçbir yerinde üretime dönük herhangi bir önlemin, önerinin olmayışıydı. 24 Ocak kararlarıyla birlikte Türkiye dünyaya açılıyordu. Özelleştirme başlayacak ama Türkiye'de yeni yatırımları kimlerin yapacağı belli değil.

Türkiye'nin zaten bir sermaye birikimi yok. Dolayısıyla bu sermaye birikiminin olmayışı karşısında biz bu işin nasıl olacağını bir türlü çözemedik, kimin yatırım yapacağını çözemedik.

Meğer Turgut Özal'ın aklında başka şeyler varmış…

O iktidara geldikten sonra şu veya bu şekilde insanların meşru veya gayrimeşru şekilde sermayeye ulaşmaları için gereken tedbirleri düşünmüş…

Bir sürü hayali ihracatçı o dönemde zengin oldu, öne geçti. Böylece bir sermaye birikimi oldu. Ondan sonra da yatırımlar yapılmaya başlandı.

Devlet artık yatırım yapmayacak. Peki kim yapacak? Belli değil. Nasıl yapacak, o da belli değil.

Bizim karşı olduğumuz nokta buydu.

Eğer Türkiye kendi üretmezse, hiçbir yere gelemez kardeşim…'

***

BİR SANAYİLEŞME MUCİZESİ - KENDİNİ VAR ETMEK adlı kitaptan yaptığımız alıntıları burada noktalıyoruz…

1979-1989 yılları arasında Sanayi Odası Başkanlığı yapan Yavuz Zeytinoğlu'ndan sonra, 30 Kasım 1989'da Eskişehir Sanayi Odası Başkanlığına Savaş Özaydemir gelecektir.

1989'dan 2018 yılına kadar 29 yıl boyunca hem Sanayi Odası'nı, hem Organize Sanayi Bölgesi'ni yönetecektir…

1989 yılı sonu itibariyle Eskişehir Sanayi Odası'nın umumiyeyi manzarası şu şekildedir…

---'Eskişehir Sanayiinin Dünü Bugünü Yarını' konulu bir panel düzenlenir.

Panelde konuşan ESO Başkanı Yavuz Zeytinoğlu, Türkiye'nin artık daha değişik mallar üretmesi gerektiğini söyler ve 'koyun ekonomisinden vazgeçilmelidir' der.

---Eskişehir-İstanbul tarifeli uçak seferleri haftanın yedi günü yapılmaya başlanır…

---ESO üyesi 35 kuruluşun gerçekleştirmiş oldukları toplam ihracat 226.2 milyon dolardır…

***

Eskişehir Sanayi Odası ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nin kuruluş hikayeleri ana hatlarıyla böyle…

Bu yazı dizisindeki amaç,

İnsanlara bilmedikleri şeyleri anlatmak değil, yalnızca hatırlatmak…

Genç nesiller ya da Eskişehir'e sonradan gelerek yerleşenler için, Eskişehir'in farklı bir yüzünü, yönünü gündeme getirmek…

Eskişehir'in demiryolu ve Cer Atölyesi ile başlayan, göçlerle beslenen, değişik gelenek ve göreneklerin başlarda zor olsa da, sonradan iç içe geçen yaşam biçimlerinin hem ekonomik hem sosyal yapıyı nasıl oluşturduklarını, bu şehrin nasıl sağlam bir nüvesi olduğunu anlatabilmek…

Hepsi bu…