1980'li yıllarda,
Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisinin YASAKLAR isimli devekuşu kabare oyunu vardı...
Hayatımız içindeki yasaklar, küçük skeçler halinde canlandırılırdı...
En unutulmazlarından biriydi;
'Burdan geçmek yasak...'
Evine doğru yürüyen bir kişi karşısına çıkan biri tarafından durdurulur...
Adam ne kadar ısrar ederse etsin, diğeri geçmesine izin vermez...
'Evime gitmek istiyorum...'
'Beni ilgilendirmez...'
'Hanım, çocuklar bekliyorlar...'
'Beni ilgilendirmez...'
'Evime gidecek başka yol yok...'
'Beni ilgilendirmez...'
'Nasıl gireceğim?'
'Beni ilgilendirmez ama burdan geçmek yasak...'
'Nasıl yani, eve gitmek yasak mı?'
'Yoooo....'
'E bırak geçeyim o zaman...'
'Burası özgür bir ülke, eve gitmekte özgürsün ama burdan gitmek yasak...'
'Niye ama?'
'Bu yol engellerle dolu, çok tehlikeli... Senin iyiliğin için burdan geçmek yasak...'
'Ya be adam senin aklından zorun mu var? Her gün geçtiğim yol, bırak geçeyim...'
'Olmaz, buradan geçmek yasak...
Bak ne diyeceğim, sen Galileo'yu bilir misin?'
'Yoo, kim o?'
' Galileo, Galileo... Dünya yuvarlak hani?
Bak şimdi sen evine sırtını dön, yürümeye başla...
Buradan geçmeden de evine ulaşırsın...'
'Peki önümde kara olduğu sürece yürürüm de, deniz çıkınca ne olacak?'
'Yüzme biliyor musun?'
'Biliyorum...'
'E yüz o zaman...'
Adam sırtını evine döner ve yürüyerek gözden kaybolur...
************
Galiba en kötüsü de bu...
Kabul etmek...
Alışmak...
Kanıksamak...
Hayatın normal akışı içinde saymak...
************
Sanki birileri 'kelebek etkisi' yaratmaya çalışıyor...
Hayatlarımızda küçükmüş gibi görünen (aslında hiç de küçük olmayan) değişiklikler yaparak, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğmasına neden olmaya çalışıyor...
Bir şeyleri germeye, sıkıştırmaya çalışarak gerilimi yükseltmeyi istiyor gibiler...
************
Son dönemdeki yasaklamalar, sistemli bir şekilde çoğalıyor...
'Özgürlükler kenti, sanat kenti, hoşgörü kenti' olarak anılan Eskişehir'in adı, yasaklamalarla anılmaya başlıyor...
Festival yasak,
Halk açık parkta yoga yapmak yasak...
yalnızca Eskişehir'de değil...
Adana'da, Rize'de, son olarak Isparta'da, hem de Gül Festivali'nde...
İroniye bakar mısınız?
Sanatçıları ayrıştırıyorlar...
'Bu topluma uygun, bu topluma uygun değil...'
'Bu toplumu temsil ediyor, bu toplumu temsil etmiyor...'
Bu uygunluğa, ya da uygunsuzluğa kim karar veriyor, o da belli değil...
Yasal kılıf hazır...
'CİMER'e şikayet...'
Oysa CİMER'in görevi, şikayet edilen her şeyi yasaklamak değil...
Görevi,
Gerekli araştırmanın yapılmasını ve rapor hazırlanmasını sağlamak...
************
Şimdilik festival yasak, yoga yapmak yasak...
Bakalım,
Buradan geçmek ne zaman yasak olacak?