Konu bir süredir unutulmuş ya da şehir gündeminden düşmüştü…
Ancak dün,
Yan komşum Ayhan Aydıner'in köşesinde,
Yunus Emre Karabulut'un yazılı açıklamasına yer vermesiyle yeniden gündeme geldi…
Hukuk ve ekonomi, üzerinde yazı yazmaya çekindiğim iki alan…
Çünkü ikisi de çok karmaşık
Ve ne yalan söyleyeyim çok sıkıcı…
Yunus Emre Karabulut'un iddiası şu;
'Şu anki CHP İl Yönetiminin il kongresini yapma yetkisi yoktur…'
Mahkeme sürecinin ve kararların karmaşıklığı bir tarafa,
Bu ifadeyi okuyunca benim kafam bir başka açıdan karıştı…

***

Olağanüstü kongre talep eden ve bu taleplerini 31 Mart yerel seçimlerinin hemen sonrasında dillendirmeye başlayan ve olumlu karşılık bulamayınca mahkeme yoluna giden bu ekip değil mi?
Evet bu ekip…
Neydi iddiaları?
'Bu il yönetimi atamayla gelmiştir ve en kısa sürede olağanüstü kongreyi yapmak zorundadır…'
Peki şu anki süreç?
Kongreler takvimi başladı ve işliyor…
Dolayısıyla, İl kongresi zaten yapılacak…
Bunun isminin olağan ya da olağanüstü olmasının bir önemi var mı?
Varsa,
O önem nedir?
Kaldı ki,
Takvime göre,
Olağanüstü kongre ile ilgili davanın yeniden görüleceği tarih olan 25 Şubat 2020'ye kadar, il kongresi de yapılmış olacak…
Öyleyse bu meseleyi yeniden gündeme taşımanın bir anlamı var mı?

***

Sanırım,
Davanın en başından yanlış açılmış olması ve İstinaf'tan bu nedenle dönmüş olması nedeniyle, işin içinde biraz da bundan kaynaklanan bir hırs var sanki…
Sonuçta mevcut yönetim,
Kongre tarihini belirleyecek, ardından İl Seçim Kurulu denetiminde kongre yapılacak…
Diyelim ki,
İl Kongresi 25 Şubat 2020'den sonraya kaldı…
O zaman da,
Davaya konu olan olağanüstü kongre yapılmaması gibi bir durum ortadan kalkmış olacak…

***

Amaç üzüm yemek değil de,
Bağcıyı dövmek olunca işler bu hale geliyor…

Bu suni gündemleri bir kenara bırakıp,
CHP'nin kendisini geleceğe taşıyacak kadroları ve gençleri bulup çıkarmanın yollarını aramalı…
Gerisi boş işler…