Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Covid-19 ile ilgili alınan yeni önlemleri kamuoyu ile paylaştı.

10 gün önce alınan önlemler hastalığın yayılmasının önüne geçmede çok etkili olmadı.

Gündüz saatlerinde caddelere, AVM'lere, marketlere giren çıkanlara baktığımda değişen bir şey olmadığını gördüm.

Tramvaylar, şehir içinde hizmet veren otobüslere, servis araçlarının içindeki yolcu sayısı yine kalabalıktı.

Yani kurallara ısrarla uymamak gayretinde idik!

Son kısıtlamaların üzerinden geçen bir haftalık değerlendirmelere bakıldığında çok fazla etkili olmadığı görüldü.

İşte bu nedenle yeni kısıtlamaların geleceği beklentisi içerisinde idik…

Nitekim de geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazartesi günü yapılan bakanlar kurulu toplantısının ardından alınan yeni tedbirleri açıkladı.

Artık sadece hafta sonları uygulanan saat: 21.00'den sabah 05.00'e kadar süren sokağa çıkma yasağı her gün uygulanacak.

Cuma günü saat: 21.00'den pazartesi günü saat: 05.00'e kadar gün boyu sokak kısıtlaması olacak.

* * *

Bunu hak ettik mi?

Hem de fazlasıyla.

Ne maske ne de mesafe kurallarına uyduk.

Kimimiz 'bana bir şey olmaz' dedi, kimimiz ise 'maskenin beni koruyacağına inanmıyorum' dedik.

Umursamadığımızdan dolayı günlük hasta sayısı 30 bini aştı.

Yine günlük vefat sayıları ise 200'e yaklaştı.

Alınan yeni kısıtlamalar sayesinde vaka sayısının düşeceğine inanıyorum.

Şunu da ifade etmek isterim.

Geç alınmış bir karar.

Bir ay önce alınmış olsaydı vaka sayısı 30 bini aşmazdı.

* * *

Alınan kısıtlamalara tekrar dönmek istiyorum.

Önce o kısıtlamalara bir göz atalım.

Ardından da bir konuya değinmek istiyorum.

  • Evlerde gün, mevlit, taziye, yılbaşı gibi etkinlikler yapılamayacak.
  • Cenaze namazları yakınları dahil 30 kişiyle kılınacak, nikahlar bu sayıyı geçirmeyecek.
  • Hamam, sauna, masaj salonları faaliyetlerine ara verilecek.
  • Her alışveriş merkezi, semt pazarı için hıfzıssıhha kurulu sayıyı tek tek belirleyecek.
  • Alışveriş merkezlerine girişlerde HES kodu uygulamasına geçilecek.
  • Kalabalık caddeler ve meydanlara girecek kişi sayısı sınırlanabilecek.
  • Kamu kuruluşlarının mesai saatleri 10.00 ile 16.00 arası uygulanacak.
  • 50 kişiden fazla çalışan işyerlerinde, işyeri hekimin öncülüğünde, güvenlik uzmanı ve belirlenen personel tarafından salgın tedbirlerin uygulaması sıkı bir şekilde denetlenecek.

* * *

Bu kısıtlamaları okurken bir şey dikkatimi çekti.

O da camilerde kılınan cuma namazları.

Havalar iyi iken namazını camilerin bahçelerinde sosyal mesafeyi koruyarak kılıyorlardı.

Havalar soğudu.

Dışarıda namaz kılmak mümkün değil artık.

İnsanlar ister istemez cuma namazlarını camilerin içinde kılıyor.

Çarşı ve Reşadiye Camilerine cuma namazını kılmak için gidenlerin sayılarına özellikle içeriye girerek baktım.

Camilerin içerisi tam olmasa da dolu idi…

Çok da fazla sosyal mesafe kuralına da uyulmuş sayılmazdı.

İnsanlar namazını kılıp aynı anda kapıdan çıkıyorlardı.

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazartesi günü açıkladığı yeni kısıtlamaların maddelerine baktığımda camilerde hem vakit hem de cuma namazlarını kısıtlayan madde göremedim.

Cenaze namazları ile nikahlara katılacak kişi sayısı 30 ile sınırlandırılıyor.

Doğru bir karar.

Ama özellikle cemaatlerle dolduğu cuma namazı için camilere girecekler sayısında bir sınırlama ve HES Kodu uygulaması yapılacak diye bir madde göremedim.

Cuma namazlarında camilere girecek cemaat sayısında bir kısıtlama olmayacak mı?

Kapalı mekan olan camilerde kalabalık cemaatle namaz kılarken virüs bulaşma tehlikesi yok mu?

Yine HES Kodu uygulamasının yapılmadığı camilere testleri pozitif çıkmasına rağmen cuma namazı kılmaya gelenler nasıl tespit edilecek?

* * *

Kimse beni yanlış anlamasın.

Elhamdülillah Müslümanım.

Pandemiden önce vakit buldukça cuma günleri camilere giderek cuma namazımı kılardım.

Pandeminin baş göstermesiyle gitmiyorum.

Yazıyı yazmamdaki amacım, pandeminin başladığı aylarda sağlık açısından camiler de namaz kılınmasına nasıl ara verildi ise, bulaş riskinin o geçmiş aylara göre daha fazla olduğu bugünlerde de yeniden ara verilmesinde fayda olacağını hatırlatmak.

* * *

5 bin kişiye iş imkanı

Tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs nedeniyle diğer ülkeleri bilmiyorum ama Türkiye'de işsizlik oranı geçmiş yıllara oranla arttı.

Özellikle yaşadığım Eskişehir'de biliyorum.

Birçok yakınım, eşim, dostum, akrabam işsiz kaldı.

Her ne kadar 'işten çıkarma yasak' olsa da, kendi geçimini sağlamakta sıkıntılar çeken küçük esnaf ya işyerini kapatmak zorunda kaldığı için ya da maaşını veremeyeceği için eleman çıkartmak zorunda kaldı.

Bu nedenle işsizlik sayısı arttı.

* * *

Zor günler geçirdiğimiz bu günlerde Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli içimizi ferahlatan haber verdi.

'5 bin kişiye yine iş imkanı'.

Küpeli, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinin yüksek teknolojili ürünler üreten ve ihraç eden bir OSB olduğunu ifade ederek, bu oranın yüzde 15 seviyesinde olduğunu yapılan yeni yatırımların devreye girmesiyle bu oranı önümüzdeki yıllarda yüzde 20'ye çıkarmayı hedeflediklerini belirten bir açıklama yaptı.

Ardından da, Eskişehir OSB'ye yeni yatırım noktasında son 10 yılın en yüksek rakamlarına ulaştıklarını, son 4 yıllık dönemde OSB'den 87 yatırımcıya toplam 1 milyon 638 bin metrekare yeni yer tahsisi yapıldığını belirtti.

Bu yatırımların tamamlanıp devreye girdiğinde toplamda en az 5 bin kişiye yeni iş imkanı ortaya çıkacağını ve şehir ekonomisine çok ciddi bir katma değer sağlayacaklarını da vurguladı.

* * *

Gerçekten sevindirici bir haber…

Bugünden yarına 5 bin kişi işe kavuşacak anlamı taşımasa da, bu yeni yatırımlar hizmete girmeye başlamasıyla iş bekleyenlere de kapılarını açacaklar.

İki-üç yıl içerisinde bu işletmelerin bacaları tüterse, Eskişehir'deki işsizlik oranı da önemli oranda düşer.

* * *

Daha önce yazmıştım.

Adapazarı, Kocaeli, Bursa gibi komşu illerdeki OSB'ler doldu.

Yatırımcı yer arıyor.

Önemli olan o yatırımcılara özel teşvikler sunmak.

Bunu da gerek ESO gerekse OSB yapıyor.

* * *

İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu'nun da gündeme getirmiş olduğu 'OSB'ye Serbest Bölge' kurulsun teklifi hükümet tarafından kabul görürde hizmete girerse, işte o zaman Eskişehir'e hem daha farklı yatırımcılar gelir, hem de işsizlik oranı ciddi anlamda azalır.

* * *

Es-Es'in artık bu ligde misafir

Eskişehirspor 9 as futbolcusundan yoksun kadrosuyla mücadele eden Altınordu karşısında hiçbir varlık gösteremedi.

Maçı izleyen herkesin ortak kanaati;

'Eskişehirspor sezonun en kötü futbolunu oynadı' şeklinde idi.

Doğru.

Maçın ilk yarısında bir tek tehlikeli pozisyonu yoktu siyah-kırmızıların.

'Belki ikinci yarıda oyun şekli değişir, skorda değişir' dedik.

İkinci yarıda da beklediğimiz değişim yaşanmadı.

Ayağına top gelenler, 'bir an evvel top benden uzaklaşsın' düşüncesiyle orta sahadan kaleciye geri pas yaptılar, ya da iki adım ilerideki arkadaşına vererek 97 dakikanın sonunu bu şekilde geçirdiler.

'Ahhh bu da kaçar mıydı?' diyerek saç baş yolacağımız bir tek pozisyonu yaşanmadı.

* * *

Her iki takımda sahada yer alan futbolculara tek tek baktığımda aslında birbirinden çok farkı yoktu!

İki futbolcunun haricinde Eskişehirspor karşısında sahada mücadele eden Altınordu takımım futbolcuları da alt yapıdan yetişmiş isimlerdi.

Ama futbol oynamak ve maçı kazanmak için mücadele eden bir futbolculardan kurulu bir takım görüntüsü verdi.

Ve bu istekle futbol oynayan da haklı olarak maçı kazandı.

* * *

Doğrusunu söylemek gerekirse Altınordu takımı da ahım-şahım futbol oynamadı.

Siyah-Kırmızılı futbolcuların sahada yokları oynaması, misafir takımın iyi oynadığı görüntüsü ortaya çıktı.

Adana Demirspor deplasmanın birinci devresinde oynadığı futbolu Altınordu karşısında da oynamış olsalardı, lideri evine puansız göndermek zor olmayacaktı.

Kısacı misafir takım oynadı, ev sahibi Eskişehirspor forması giyenler onları izlemekle yetindiler.

* * *

Eskişehirspor formasını sırtında taşıyan futbolcu kardeşlerim hiç kusura bakmasınlar ama o formanın ağırlığını taşıyamıyorlar.

O siyah-kırmızılı renkteki formayla Anadolu'da ilk devrimi gerçekleştirenlerin sorsanız isimlerini bile bilmiyorlardır.

* * *

Olmuyor…

Olmuyor…

Olmuyor…

İlhan Hoca'da gitsin, bu futbolcu ordusunun başına Fatih Terim'i de getirseler değişen bir şey olmaz…

Ortaya konulan futbol ile Eskişehirspor'un bu sezonda 1. Ligde kalması çok ama çok zor.

Ben misafir olarak görüyorum.

İlhan Hoca ile ekibi bir değişim yaratmanın gayreti içerisinde ama o değişimi futbolcular ya istemiyor ya da 'kapasitemiz bu, bundan daha fazlasını beklemeyin' diyorlar.

* * *

Oyun Biter

İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir.

Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler.

Berber, iş adamının kulağına fısıldar; 'Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi…'
Berber çocuğa seslenir: 'Ali, buraya gel!'.

Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar.

Berber iş adamının kulağına sessizce, 'bak şimdi' diye fısıldar ve bir elinde 5 TL, diğer elinde 20 TL'lik bir banknot olduğu halde çocuğa sorar:

'Hangisini istiyorsan alabilirsin?'
Çocuk dalgın dalgın bir 5 TL ye bir de 20 TL ye bakar ve sonunda 5 TL'lik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır.
Berber iş adamına döner ve gülerek:

'Gördün mü? Sana söylemiştim' der. Tıraş bitince iş adamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden 20 TL değil de, 5 TL'lik banknotu aldığını sorar.
Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir:
'Hehehe… Eğer 20 TL'yi alırsam oyun biter.

(Alıntı)

*-*****