Giderek artan nüfusumuzun güvenilir gıdalarla yeterince beslenebilmesi ve halkımızın tekstil, ilaç, çeşitli kimyasallar,kozmetik, ambalaj maddeleri, hayvan varlığı için yem ve daha bir çok ürüne olan ihtiyacını, ekonomik olarak zorlanmadan karşılayabilmesi için bunların ham maddesi olan tarım ürünlerini daha çok ve kaliteli bir şekilde elde etmeli ve bunu olabildiğince düşük maliyetlerle yapmalıyız. Bu sadece bir geçim kaynağı değil aynı zamanda milli bir görevdir.

Birbirinden çok farklı iklim ve toprak özellikleri olan geniş tarım alanlarında üretim yapma olanağına sahip ülkemiz, dünyada çok az sayıda ülkenin sahip olduğu zengin bir biyoçeşitliliğe ve ürün desenine sahiptir. Yeterince kullanamadığı yüksek bir üretim potansiyeli bulunan Türkiye, çok sayıda ülkenin ithal etmek zorunda olduğu ürünleri yetiştirebilecek alt yapıya, tekniğe, deneyime ve bilgi birikimine sahiptir.

Bulunduğumuz bölgenin koşulları, ülkemize her alanda hiç boşluk bırakmayacak şekilde çok güçlü olma zorunluluğu getirmektedir. Barışta da, savaşta da garantiye alınması gereken ilkler arasında başta gıda maddeleri olmak üzere tarım ürünleri de yer alır. Yaşam boyunca bir insanın en değerli varlığı olan akıl ve vücut sağlığını korumakta önde gelen etmenler arasında yer alan yeterli ve doğru beslenme, tarım ürünlerinden elde edilen gıda maddeleri ile sağlanmaktadır. Kendi halkımızın ihtiyaçları yanında dost ülkelerin, komşu ülkelerin, uzak coğrafyadaki ihtiyaç sahibi mazlum insanların hem acil olarak hem de sürekli veya sık sık ihtiyaç duydukları tarım ürünlerini sağlama bakımından, ekolojilerimizin verdiği avantajları değerlendirerek, çeşitli ürünlerin miktarlarını talep edilen kalite özelliklerini de sağlayacak şekilde, artırmalıyız. Bu durum bir ihracat olanağı olduğu kadar, dostluğun, komşuluğun da getirdiği bir sorumluluktur. Çeşitli coğrafyalarda yaşayan insanların karşılaştıkları doğal afetler ve savaşlar nedeniyle ihtiyaç duydukları temel yaşam maddelerini sağlama konusunda çok duyarlı olan ülkemizin, bu insanlara yardımlarını rahatça yapabilmesi bakımından da üretimlerimizi artırmalıyız.

Çeşitli nedenlerle ilişkileri, ticaretleri kesilen ve/veya bir biri ile savaşan ülkeler, insanlarının ihtiyacı olan gıda maddelerini sağlamak için yeni kaynaklar aramak zorunda kalmaktadır. Bu ihtiyaçların sağlanması bakımından da ülkemiz önemli katkılar yapabilecek kapasiteye sahiptir. Bu durum ekonomimiz için, kişi başına düşecek gelirimiz için ve üreticilerimizin refahı için de ciddi bir kazanç olacaktır.

Bir ülkenin sağlıklı ve düzenli bir ekonomik büyümeye sahip olabilmesi için üretim yapması en önemli etkendir. 19. yy 'a kadar tarımın önde olduğu ekonomik gelişmeler daha sonra sanayi sektörünün önderliğinde sağlanmaya başlamış, bu gün ise sanayi üretimi yanında bilişim teknolojisi üretimleri büyük önem kazanmıştır. Üreten ve ürünlerini ihraç edebilen sektörlerden olan tarım, çok da uzak olmayan bir sürede, önem sıralamasında, bu gün görüldüğü yerden çok farklı bir konuma gelecektir çünkü kişi başına düşen tarım yapılabilir alanlar artan nüfusa ve buna bağlı olarak bağlı olarak artan konut, yol, sanayi tesisleri vb. nedenlerle hızla azalmaktadır. Üretim kapasitesi olan topraklar, erozyon, tuzlanma, kimyasal kirlilik, yanlış üretim uygulamaları nedeniyle üretme gücünü giderek kaybetmektedir. Tarımda kullanılan suların kaynakları azalmakta, olanların önemli bir kısmı giderek kirlenmekte, yanlış kullanım nedeniyle boşa harcanan su miktarı artış göstermektedir.

Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişiklikleri etkilerini daha sık göstermeye başlamıştır. Bu değişikliklerin zararlı olan etkilerinin boyutları ise eskiye göre daha büyük olmaktadır. Bu ve benzer nedenlerle gıda, ilaç ve tekstil hatta biyopetrol gereksinimlerini karşılamak büyük bir önem taşıyacaktır. Türkiye değerine paha biçilemeyecek varlık olan toprağın en değerli kısmı olan tarım yapılabilir topraklar sayesinde sahip olduğu potansiyeli ile fazla üretim yapabilecek güçtedir.