ldquo;Bir siyasal partinin ya da DKÖ'nün kitlesinin çoğunluğunu örgütlemesi…' anlamında tanımlanan 'Birlik', bu alanda önemli bir ilke olarak kabul edilmektedir.

Oysa ülkemizin acı gerçeği 'mevcut demokratik örgütlerin bölünmüşlüğünü ve parçalanmışlığını göstermektedir.'

Örneğin ülkemizde yasal olarak kurulmuş 80 civarındaki siyasal partinin 'yaklaşık üçte ikisi demokrat ya da sol partidir.' Ülkemizdeki sendikal örgütlerdeki parçalanmışlığın ise dünyada benzeri yoktur.

İktidarın baroları ve meslek odalarını parçalamaya çalışmasının amacı da budur.

'Dernek, vakıf, kooperatif' gibi örgütlenmelerde ise demokrasi güçlerinin 'örgütsel birliği' çok yetersizdir.

Birlik sorununun doğal sonucu olarak, Türkiye'de demokrasi güçlerinin bir başka temel eksikliği 'örgütlenme düzeylerinin düşüklüğü' yani 'Kitlesellik' sorunudur. Demokratik örgütlenme alanındaki örgütlerimizin çoğu, hedef kitlelerinin çoğunluğunu örgütlemekten çok uzaktır.

İnsan hakları düşüncesinin evrensellik kazandığı günümüzde, dünya insanlığının yüzlerce yıllık deneyimlerinden ve toplumbilimin evrensel verilerinden yararlanmadan demokratik örgütlenmede 'Kaliteye ulaşmak' kolay değildir. Çünkü demokratik örgütlenmede 'birlik ve kitlesellik yeterli olmadan, bir örgütün kendi alanında kaliteyi yakalaması çok zordur.' Ülkemizdeki gerek demokratik siyasal partilerin gerekse demokratik STK'ların kalite standartlarının düşüklüğü de BKK sorunundan kaynaklanıyor. Sorunun çözümü de birlik, kitlesellik ve kaliteyi yükseltmekten geçiyor…

Böylesi irdelemeleri gelecek yazılarda sürdürmek dileğiyle…

Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…