Dünya iklimi değişiyor ve yükselen sıcaklıklar, tüm canlıları her alanda tehdit ediyor.Hızlı iklim değişikliğinin en önemli nedeni ise yaygın olarak kullanılan kömür ve petrolün başını çektiği fosil yakıtlar.
İşin trajikomik(!) tarafı; 'iklim değişikliğinden en az sorumlu olanlar, kapitalizmin emperyal dürtülerinden en çok zararı görüyor ve iklim felaketine uğrayanların en başında yer alıyor.Bu süreçte 'neoliberalmaskelirantiyeciler', sınıflar arasındaki çelişkilerin sermaye düzenini tehdit etmesini önlemeyi amaçlayan uzlaşmalarla işi (!) götürüyor. Büyük sermaye kar kaygısıyla,işçi sınıfı işini kaybetme korkusuyla,orta sınıflar baskıcı komplo teorilerinin etkisi altında iklim krizini önlemek için gereken önlemlere kayıtsız kalıyor.'
BİZ NE YAPIYORUZ?
Kuvvetli kasırgalar,sıcak hava dalgaları,orman yangınları,sel ve kuraklık gibi felaketleri yakından yaşamaya başlayan birçok ülke, geçtiğimiz Kasım ayında yapılan BM İklim Zirvesi (COP26) sonucunda yeni önlemler almaya başladı ve mücadelesini artırdı.
Türkiye'nin uzun süredir onaylamak için 'nazlandığı' Paris İklim Anlaşması'na onay vermesinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın adı, 'Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı' olarak değiştirildi.
Türkiye, Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi'nin 22.Taraflar Konferansı'nda (COP22) dönem başkanı oldu.
Bu süreçte, Milli Eğitim Bakanlığı da, iklim değişikliği ve çevre eğitimi konusunda adım atan kurumlar arasına eklendi.
MEB,2015'ten bu yana 7 ve 8'inci sınıflarda seçmeli olarak okutulan 'Çevre Eğitimi' dersinin, 2022-23 eğitim-öğretim yılından itibaren 6 ve 7'nci sınıflarda haftada 1 saat, 8'inci sınıflarda ise haftada 1 veya 2 saat 'Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği'adı altında seçmeli olarak uygulanmasına karar verdi.
Bu değişiklik ile'Türkiye'nin iklim değişikliği mücadelesinde genç nesillerimizin daha fazla bilinçlenmesinin' amaçlandığı vurgulanırken, öğretmenlerede 'çevre bilinci, sıfır atık ve iklim değişikliği' konusunda seminerler verileceği vurgulandı.
ÇEVRE EĞİTİMİ NEREDE KALDI?
Ortaokul ve liselerde 2022-2023 eğitim öğretim yılına ait seçmeli derslerin seçim işlemleri 3-21Ocak 2022 tarihleri arasında yapılıyor.
Seçmeli ders işlemleri başlamadan önce Müftülüklerin 'Ortaokul ve liselerde seçmeli ders olarak okutulan 'dini içerikli' bazı ders tercihlerinin vatandaşlarımıza duyurulması çalışmalarına katıldığı'gözlendi.
Hatta bir Müftülüğümüz mevcut listeye'Osmanlı Türkçesi' dersinin eklenmesini de uygun bulmuş.
Seçmeli dersler, öğrencilerin yaşama hazırlanması, ilgi ve yeteneklerini ortaya çıkarması açısından önemlidir. Seçmeli derslerin, okul programlarının ayrılmaz bir parçası olarak öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal gelişimlerine katkı sağlaması gerekir. Bu durum seçmeli ders seçimlerinin 'çok yönlü dayatmalarla'değil ancak öğrencilerin özgür iradeleri ile diledikleri gibi ders seçimi yapabilmeleri ile sağlanabilir.
Eğitim yöneticileri, eğitim politikalarına ilişkin her konuda olduğu gibi seçmeli derslerin belirlenmesi sürecinde de her türlü siyasal ve ideolojik yönlendirmelerin dışında kalmaları gerektiğini unutmamalıdırlar.
BU NASIL BİR ÇELİŞKİ?
Alpu İlçesinde yapımı gündeme gelen termik santral yapımından Eskişehir'in duyarlı yurttaşlarının gösterdiği tepkiler ve yargı kararları sonucunda vazgeçilmişti. Ancak,Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından Sevinç Mahallesinde yapılması planlanan 'Kömür Ocağı Projesi' yeniden gündeme getirildi.
Sevinç Mahallemize açılmak istenen yer altı kömür ocağı ile ilgili 'ÇED Raporu Gerekli Değildir' kararı,yerel yönetimlerin öncülüğünde yürütülen mücadele sonrasında Eskişehir İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bu kararın ardından Danıştay 14. Dairesi, Eskişehir İdare Mahkemesinin kararını onamıştı.Böylece, Sevinç Mahallemizde açılması planlanan kömür madeni için ÇED raporu düzenlenmesi zorunluluk haline gelmişti. Ancak, Kömür Ocağı Projesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan ÇED süreciyle birlikte ne yazık ki tekrar gündeme geldi.
Bu proje hayata geçerse Türkiye'nin tahıl ambarı olan verimli Alpu Ovası'nda tarım ve hayvancılık büyük zarar görecek; toprağımız, havamız ve suyumuz kirlenecek.
Anlaşılan bazı çevreler Orta Anadolu'nun aydınlanma kenti Eskişehir'in aydınlığını 'kömür karası' ile karartma gayretinden vazgeçmiyorlar.
Mevcut Bakanlığı'nın adını'Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı' olarak değiştiren, okullara 'Çevre Eğitimi ve İklim' dersini ekleyen,Paris İklim Anlaşması'nı onaylayan,2021 Glaskow İklim Zirvesi'nde kömürden ve termik santrallerden vazgeçilmesine ilişkin taahhütler veren,2053 yılında sıfır karbon hedefini açıklayanların, Alpu Termik Santralı ve Sevinç Mahallesi Kömür Ocağı Projesi'nde ısrar etmesi,sizce de samimiyetsiz ve çelişkili bir politika görüntüsü vermiyor mu?