Devletin tanımını yapmak gerekli mi? Bilmiyorum ancak devletin ortaya çıktığı ilk zamanlardan beri, devletin yurttaşlarına karşı bazı sorumluluklara sahip olduğunu hatırlatmakta fayda var. Armağan Üreten buna yönelik kendi web sayfasında bir çalışma yapmış çalışmayı inceleyince aklınızda devlet adamının sorumlulukları kolayca netleşiyor; Üzerinde yaşayan insanların güvenliğinin sağlanması, üzerinde yaşayan insanlar arasında kültürel birlik oluşturulması, insanlar arasında sosyal örgütlenmenin sağlanması, toplum üzerinde egemenlik bilincinin oluşturulması devletin sorumluluklarının sadece birkaçı.
Peki, bu sorumlulukları kimler yerine getirir? Elbet devlet adamı sıfatıyla devlet denen soyut kavramın başına geçenler. Kendimizden örnek verecek olursak Orta Asya Türk Devletlerinden bu tarafa hükümdarın, liderlerin görevleri sadece ülkeyi yönetmek değil aynı zamanda, ülkede asayişin sağlanması, adil kanunların yapılması, ekonomik bağımsızlığın sağlanıp halkın fakirlikten kurtarılmasıdır. Orhun Kitabeleri'nde bu durum; 'Aç milleti doyurmak, çıplakları giydirmek, az olan milleti çoğaltmak', 'Gece uyumadan, gündüz oturmadan çalışmak' sözleriyle ifade edilmiştir.
Bir devlet adamı her şeyden önce basiretli bir devlet adamı gibi davranmayı bilmelidir, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmalıdır, ülkesinin gönenç ve huzuru için tedbirler almalıdır, ülkesinin dil, din ve kültür birliğini sağlayacak tedbirleri almalıdır, halkını tanımalı, ülke ve dünya koşullarını takip etmelidir, ülkesinin sosyal adalet ve sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almalıdır, halkı ile iç içe olmalı ve onlarla iyi iletişim kurmalıdır, halkına her konuda örnek olmalıdır, halkına karşı hoşgörülü ve saygılı olmalıdır.
Bunları neden hatırlatma ihtiyacı duydum açıklamasını yapmaya sanırım gerek yok. Her şey ortada. Bu hatırlattıklarım Devletin ve onu idare eden devlet adamlarının sorumluluğudur. Sorumluluklar ve görevler böyle birde sorumsuzlukları olan devlet adamları vardır; her davranışında kendisi gibi düşünmeyenleri ötekileştiren, aşağılayan, kendisine destek vermeyenlerin geçmişi ile dalga geçen, her şeyin sadece oy almak olduğunu zannedip oy vermeyenleri darbeci terörist ilan eden, inançları dikkate almadan kendi dünya görüşünü kendi ideolojisini halkına dayatan biri veya birileri asla devlet adamı olamaz devleti de yönetemez. Bunun açık ispatı Osmanlı İmparatorluğu dahil tüm Türk devletleridir. Bugün yaşadıklarımıza bakıp geçmişe dönersek devlet adamlığı konusunda nerden gelip nereye doğru gittiğimizi net olarak görebiliriz. Durum budur. Devlet adamlığı da zordur!...