Hep derler ya;

'En son babalar duyar' diye, aynen öyle oldu.

Eşim, diğer çocuklarımız hatta ve hatta konu komşu bile haberdarmış da bir benim haberim yokmuş.

Ortanca kızım bir delikanlıyı seviyormuş. Bir gün önce söyledi eşim 'İsmail yarın kızımızı istemeye gelecekler' diye.

Bunu duyunca sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Şaşkınlığım geçtikten sonra şöyle bir düşündüm…

İlk 'Ingaa'sından, emeklemesi, paytak paytak yürümeye çalışması, ilk 'anne' demesi, biraz daha palazlanınca iş dönüşümde o minik elleriyle terliklerimi getirmesi, ateşlendiğinde yanağımla burnumun arasından akan iki damla gözyaşı, daha neler neler…

Ünlü bir Türk büyüğümüzün lafına benzer bir laf ettim içimden 'Vermeyelim de ömür boyu besleyelim mi?' gibi.

'Madem kızımın gönlü var, buyursunlar gelsinler' dedim.

Kız evladı olmayanlar o duyguyu o heyecanı bilemezler.

Neyse, ertesi akşam geldi bizim dünürler.

Şimdiki damadımın annesi, babası ama yanlarında da beyaz sakallı bir amca. buyur ettik tanıştık.

Sakallı kibar amca dayıları olurmuş ve kızımızı istemeyi o üstlenmiş. Nur içinde yatsın rahmetli kayınvalidem de bizim 'Kız Verme Komitesi'nde üye olarak hazır.

O'da nur içinde yatsın kayınpederim de yıllar önce rahmetli olmuş. Yani anlatmak istediğim onların dayısı da dul, benim kayınvalide de dul.

Kayınvalide zaten sağ köşedeki birinci mevki koltuğunu kapmış, Dayı da sol köşedeki koltuğa kuruldu. Allah'tan aralarında damadın babası var.

Dayı aldı sazı eline…

'Eee Sabiha Hanım rahmetli ne işle meşguldü?'

Kayınvalidem başörtüsünün ucunu sıvazlayarak 'Sanayide dükkanı vardı'

Dayı kızımın getirdiği kahveyi bir höpürdetip 'Eee Sabiha Hanım rahmetli emekli olmuş muydu?'

Kyınvalidem içtiği kahvenin fincanını fal bakacakmış gibi sağa sola sallayıp 'Allah'a sonsuz şükür, ölmeden 5 sene önce olmuştu'

Dayı kafasını sağ sola sallayıp yine ağzını açarken ben bekliyorum, bana dönüp 'Allah'ın emri peygamberin kavliyle…' lafa girecek diye…

Ama nerde… Dönüp dönüp kayınvalideme sorular soruyor. Belki inanmayacaksınız ama şu satıları damadım da kızım da dünürlerim de okuyacak…

Dayı en son 'Eee Sabiha Hanım Karapınar'da oturuyormuşsun öy…' mi diyemeden ben patladım;

'Eh be dayı… Allah aşkına isteyeceksen iste şu kızı. Yoksa sen bu gidişle bizim kayınvalideyi isteyeceksin.'

Bu lafımdan sonra ortalık buz kesti arkadaş. Dayı şaşkın, kayınvalidem hani Türkan Şoray bazı filmlerinde başörtülü çıkar ve utandığı zaman başörtüsünün ucunu emmeye başlar ya… İşte o vaziyette. Eşim zaten her zaman olduğu gibi bana karşı muhalefet lideri pozisyonlarında kaşını gözünü oynatıp duruyor.

Bir süre sessizlik ve gerginlik oldu. Sonra gülüşmeler başladı ve dayı nihayet bana dönüp söze başladı;

'İsmail Bey Allah'ın emri…' diye.

Yeminle söylüyorum kayınvalideyi değil kızımızı istedi.

Bilemiyorum kayınvalidem ve dayı o an bana kızdılar mı ama…

Torunumuz Yağız'ın kulakları çınlasın.

***

İktidar lideri mi yoksa muhalefet lideri mi belli değil ama Devlet Bahçeli demiş ki;

'Başkanlık sistemi tartışmasını meclise getirin tartışalım…'

Son zamanların meşhur hitabıyla seslenelim sana…

'Eyy Bahçeli!'

Sen kendinde misin… Sen MHP'yi paramparça ettiğinin farkında mısın? 80 milletvekilinden 40 milletvekiline düşürdün partini.

Vallahi de billahi de bir CHP'li olarak üzülüyorum bu duruma. Senin şahsına değil, partine üzülüyorum.

Bir zamanlar elinin üç parmağını avucuna sıkıştırıp serçe ve başparmağını dik tutarak, kurt sembolü haline getirerek kolunu gururla yukarı kaldıran MHP'li arkadaşlarımın senin hakkında söylediklerini duyunca, senin yerine benim yüzüm kızarıyor. Devam et Bahçeli devam et.

Yüzde 10'un altına düşene kadar devam et. Antika araba meraklısı birisin biliyoruz. Senin için partililerin bile 'Yedek lastik' diyorlar.

AK Patiye taktığın yedek lastiklerden artarsa kalanını iyice emekli olunca antika arabalarına takarsın. Bak yukarıda bir olay anlattım.

Dayı'ya bir görev verilmiş 'Kızı iste' diye. Fakat o kalkmış 'Kayınvalideye yanaşıyor'

Boşuna anlatmadım o olayı.

Sana da bir görev verilmiş 'Muhalefet ol' diye. Sense bizim dayının yaptığı gibi muhalefete yanaşacağına iktidara yanaşıyorsun.

'NE ÇIKARIN VARSA'

Neyse ne halin varsa gör, o senin sorunun ben başka bir konuya geçiyorum.

***

Gençler arasında moda olan bir hitap şekli peydah oldu. Ben de bu hitap şekline gıcık oluyorum

'Buyur dayı'

'Bereket versin dayı' vs.

Kızlı erkekli 10-15 kişilik grup geliyor karşıdan. Ben de yorgun argın iş dönüşündeyim. Gülüş çağrış yanımdan geçerlerken biri aklı sıra benimle dalga geçecek. Külhanbey bir şekilde;

'Selamünaleyküm dayı' dedi.

Gülüşmelerden sonra cevap verdim;

'Aleykümselam oğlum' ve onlar susunca devam ettim;

'Annene selam söyle oğlum'

Şaşırdı 'Nasıl yani?' deyince ben devam ettim.

'Dayı demedin mi oğlum. Annen ya benim kız kardeşim ya da ablam. Hadi gidince selam söyle.'

Yürüdüm gittim yoluma. Amca de abi de ama dayı neyin nesi?

Yine de Allah'a şükür teyze ya da hala demiyorlar.

***

Hazır bu köşeyi ele geçirmişken birisine geçmiş olsun demek istiyorum. Haberiniz vardır. Eskişehir'in duayen gazetecilerinden ve aynı zamanda ustam Önder Baloğlu kalp krizi geçirdi. Acıbadem Hastanesi'nde yatıyor. Mesaj attım, eşiyle telefonlaştık ama bir türlü iletişim sağlanmadı.

Sevgili Önder'e buradan geçmiş olsun diyorum. Bir an önce çık hastaneden de senin gırgır olaylarını yazayım. Ben seni yine hastaneye göndermeyi beceririm. Mesela at yarışında sana uğursuz gelen Zihni gibi.

Hadi hepimiz seni sağlıklı olarak aramıza bekliyoruz.

Kalın Sağlıcakla…