İnsan bazen, yaşadığımız yirmi birinci asırda yaşanan kimi olayları anlamakta zorlanıyor.
Yani insanlık bu kadar ilerlemişken…
Mesela ben anlamakta zorlanıyorum, her gün önünden geçtiğim fırının kapısında bazı insanların saatlerce beklemesini.
Kimi zaman sayıları altı yedi kişi kadar oluyor.
Çoğunlukla çocuklar ve yaşlılar…
Küçük çocuklar…
Yaşları altı, yedi; belki sekiz, dokuz.
Zayıf, cılız, bakımsız; üstleri başları, elleri yüzleri kir içinde.
Saatlerce bekliyorlar fırının önünde.
Çocuklar, her gün gele gide birbirlerini tanımışlar. Arkadaş olmuşlar fırının önünde.
Ekmek almaya gelenler bir ekmek fazladan alıp fırının kapısı önündeki duvara poşetle asarsa…
Arkadaşça oynadıkları oyuna ara verip koşuyorlar, önde koşana çelme takarak.
İtişip kakışarak.
Arkadaşlık bir yere kadar!
Mesele ekmek olunca, arkadaşlık bitiyor!
Sonra yaşlı insanlar…
Evde bir işe yaramadığı düşünülen yaşlı insanlar.
Ve kimi zaman da orta yaşlardaki kadınlar…
Biraz uzak…
Biraz utanarak bir kenarda bekliyorlar.
Çocukları ezerek askıdaki ekmeğe koşmuyor onlar; ekmeği askıya asmayıp da getirip poşetle uzatan olursa alıyorlar.
İnsan şaşırıyor, ekmek bile alamıyorlar mı, diye.
O kadar mı?
Ama şaşıracak bir şey yok!
Kapalı kapılar arkasında, kim bilir daha ne hayatlar yaşanıyor, bizim bilmediğimiz.
İstanbul Fatih'teki bir evde, birlikte yaşayan dört kardeş siyanürle intihar etti.
Kırk sekiz yaşındaki Cüneyt…
Elli dört yaşındaki Oya…
Elli altı yaşındaki Yaşar…
Ve altmış yaşındaki Kamuran.
Dört kardeş.
Kötü yaşam koşulları nedeniyle, siyanür içerek hayatlarına son verdiler.
Yirmi birinci asırda…
Kardeşlerin intiharının ekonomik nedenlere bağlanmasına tepki gösterenler oluyor.
Kimi gazetelerde,
'Yoksulluktan değil, ateist oldukları için intihar ettiler,' diye yazanlar…
'İntiharın nedeni, kardeşlerin ekonomik sorunları değil, psikolojik sorunları!' diye yazanlar…
Haksız da değiller hani!
Üst üste üç elektrik faturasını ödeyemedikleri için elektrikledikleri kesik.
Elektrik şirketine haksızlık yapmayalım, kardeşlerin intiharının ardından evin elektrikleri hemen geri açılmış.
'Olayın öğrenilmesinin hemen ardından bu süreçte herhangi bir mağduriyet yaşanmaması adına kesme işlemi iptal edilmiş olup, daireye yeniden elektrik verilmiştir.'
Bankalara, ölen annelerinden kalan kredi borçları var.
Çalışan tek kardeş olan Oya, dört aydır maaş alamıyor.
Sadece bakkala, veresiye defterine yazdırarak alışveriş yapabiliyorlar.
Bakkala, iki bin iki yüz altmış lira borçları var.
Bakkal, borçlarını ödemelerini istiyor.
Banka, ölen annelerinden kalan kredi borcunu ödemelerini istiyor.
Ev sahibi kiraya zam yapmak istiyor.
Elektrik dağıtım şirketi elektrik faturalarını ödemelerini istiyor.
***
Hakkınız var, kardeşlerin intiharlarının nedeni ekonomik sorunları değil!
Veresiye borçlarını ödemelerini isteyen bakkala, borçlarını yarın ödeyeceklerini söylüyorlar.
Ama yarın olmuyor onlar için!
***
Yine de ne ağır yaşam koşullarına karşı ne de birilerine karşı öfkeliler.
Kimseye bir zarar gelmesin diye,
'Dikkat, siyanür var. İçeri girmeyin, polisi arayın,' diye not yazıp kapıya asıyorlar.
***
Doğru, ekonomik sorun yok; sadece siyanür var!
Dikkat, siyanür var!