Bizde siyasi kimlikler akla dayanmayıp veraset ve genetik yolla geçtiğinden ya da yaşanılan çevreye göre bir bulaşıcılığa sahip olduğundan;
Bu yazıyı, öğretilen (!) kimliklerden uzaklaşarak okuyun; siyasi yönden taşıdığınız kimlik ne olursa olsun, kullandığınız dilin gerçek yerini kendiniz belirleyin isterim.
Çünkü çevremde münferit olsa da;
'Faşist dil kullanan solcular' da gördüm.
'Demokratik dil kullanan sağcılar' da gördüm.
***
Dil bu; bazıları tatlı, bazıları acıdır.
Bazıları hayatımızda bahar çiçekleri açmasına neden olur, bazıları sadece teğet geçer, bazıları ise kalbimizin ortasına saplanan hançer gibidir.
Refahı, huzuru çağıran dil; aynı zamanda tedirginliği, endişeyi, felaketi de davet eder hayatımıza.
Dilini 'her kapıyı açan anahtar' tatlılığında kullananların yanı sıra; dili başının belası olan, 'ne çektiyse dilinden çeken' insanlar da vardır.
***
Faşizm ile demokrasi farklı/karşıt ideolojiler gibi görünür. Her iki bakış, davranış biçimlerinin öncesinde kullanılan dille kendini gösterir.
Kullanılan dil, kişinin tarafını;
Dilin takdiri ya da eleştirisi de toplumun tarafını gösterir.
***
'Faşizmin Dili'
Kin ve nefret saçar etrafına, düşmanlık üzerine yapılanır. Farklılıkları, ayrılıkları derinleştirme, keskinleştirme üzerine kuruludur.
Bölücüdür, ayrıştırıcıdır, ötekileştiricidir.
Temel hak ve özgürlükler sadece kendileri için, sadece taraftarları için, sadece kendi düşünceleri söylendiğinde geçerlidir.
Adalet, sadece kendisi gibi düşünenleri korumak, muhalif düşünenleri ezmek anlamını taşır. Herkes suçlanabilir ve herkes masum olduğunu -kendisi- kanıtlamakla mükelleftir.
Diğer kimlikleri kötü görür. Muhalif düşünmek ve ifade etmek suçtur. Karşıt olan her şey; düşünce, kimlik, duygu suçtur. Bunları bünyesinde ve beyninde taşıyanlar en azından 'hain'dir.
Bu dilde suçlama vardır; baskı, korku, ceza içerir.
Lidere bağımlılık (lider, führer, şeyh, reis) şarttır, çünkü lider kutsaldır. Her şeyi o bilir, her kararı o verir, söyledikleri yasa olarak geçerlidir.
'Faşizmin dili savaştır.'
İster dışarıya karşı olsun, ister içeriye karşı;
Herkesle savaş!
***
'Demokrasinin Dili'
Sevgi ve saygı içerir; hoşgörü üzerine kuruludur.
Bütünleştiricidir, birleştiricidir. Ayrılıkları değil, benzerlikleri vurgular. Farklılıklara saygı duyar, zenginlik sayar. Muhalif düşünceler güvence altındadır ve saygı duymayı gerektirir. Her kimlik, her düşünce, her duygu saygındır.
Temel hak ve özgürlükler herkes içindir. Adalet evrenseldir ve herkese yöneliktir. Herkes aksi ispatlanana kadar masumdur.
Birlikte, kurallara uyularak yaşanan hayat ve bu hayat içinde kendini ifade eden birey kutsaldır.
Yöneticiler adil seçimlerle belirlenir.
Toplum hayatı şeffaf ve doğrulara dayanan tartışmalardan oluşan süreçler sonunda, ortaya konan yasalarla biçimlenir. Farklı görüşlerin müzakeresi, uzlaşması önemsenir.
Devlet hizmetlerinin herkese eşit ulaşması, sosyal hizmetlerin (sağlık, eğitim vb) toplumun kılcal damarlarına kadar ücretsiz götürülmesini hedefler.
'Demokrasinin dili uzlaşıdır.'
Hem içeriye, hem dışarıya karşı barış dilini önceler.
Her zaman, her yerde, herkesle barış!
***
İnsanın toplum hayatındaki yerini belirleyen dil, toplum içinde kabul görmenin de, toplum dışına itilmenin de nedenidir.
Siyasette kullanılan ya da takdir gören dil, bir toplumun (ülkenin) geleceğiyle ilgili başlangıcın da kabulüdür.
Ne demişti Goethe:
'İnsan dili değil, dil insanı yaratır.'