Cemil Çeto Olayı

Olay 20 Mayıs-7 Haziran 1920'de gerçekleşir. Garzan'da Bahtiyar aşireti reisi Cemil Çeto, başka aşiretlerin reislerini de çevresine toplayarak hükümet kurmaya girişir. Bu sıralarda, İstanbul'da etkinlik gösteren Kürt Teali ve Teavün Cemiyeti'nin yayımladığı bildiriler de Kürtlere dağıtılmaktadır. Bunlarda ; 'Paris'teki delegemiz Şerif Paşa'nın bize bildirdiği üzere Barış Konferansı Kürtlerin geleceği hakkında kesin karar vermiştir. Kürdistan bağımsız olacaktır. İngiliz ve Fransızlar yakında Mustafa Kemal Paşa hükümetini ortadan kaldıracaklardır. Sizlere başarı haberi uçaklarla atılacak bildirilerle ulaştırılacaktır. Siz o zaman silaha sarılarak harekete geçeceksiniz, bunun için şimdiden hazırlanınız' denilmektedir. 300 kadar silahlı adamıyla harekete geçen ve Garzan bölgesine egemen olan Cemil Çeto'nun bertaraf edilebilmesi için 13. Kolordu tarafından 2. Tümen'e bir emir yollanır. Tümen, 20 Mayısta 1. Piyade Alayının 1. Taburunu yollar. Her yandan sarılan Cemil Çeto kuvvetlerinden bir bölümü dağılır, bir bölümü tutsak alınır. Dört oğluyla birlikte 7 Haziran'da teslim olan Cemil Çeto'nun sonu hakkında çok şey bilinmemektedir.

Koçgiri (Koç Kırı) Ayaklanması

Bu ayaklanma, 1920 sonrasında Doğu Anadolu'da yer alan üç büyük ayaklanmadan biridir. İstanbul'da kurulan Kürt Teali Cemiyeti, Abdülkadir başkanlığında çalışmalarını sürdürmektedir. Abdülkadir, 1880 yılındaki ayaklanmaya önderlik etmiş olan Şeyh Ubeydullah'ın oğludur. Aynı zamanda Şûray-ı Devlet reisidir. Koçgiri aşiretleri reisi Mustafa Paşa'nın oğlu ve Dersim'in İmranlı bucağı müdürü Haydar Bey, burada derneğin şubesi adına 'Jepin' adlı bir gazete yayımlamaya başlar. Gazetede Kürt bağımsızlığını savunan yazılar yer almaktadır. Kardeşi Alişan, babasının katibi Alişer ve Baytar Nuri gibi kişiler, Kürt bağımsızlığıyla sonuçlanacak bir ayaklanmanın hazırlıkları içerisindedirler.

Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplanırken, Dersim ve Koçgiri aşiretleri reisleri, meclisi, kurulacak hükümetin Kürdistan'ı özerk yönetim sayması koşuluyla destekleyeceklerini ifade ederler. Diğer Doğu illerinden gelen 72 mebus ise Ankara Hükümetini desteklediklerini İtilaf Devletlerine bildirmişlerdir. Bunlardan Hasan Hayri, meclisteki görüşmeler sırasında coşkulu bir konuşma yaparak; 'Türkler ve Kürtlerin kardeş olduklarını ve hiçbir surette bu iki kardeş kavmin birbirinden ayrılmayacaklarını' söyler. Dersim ve Koçgiri aşiretleri ileri gelenleri ise, İtilaf devletlerine, bu mebusların Kürdistan'ı temsil etmediğini bildirirler ve bağımsızlık isteklerini yenilerler. Meclisin açıldığı sıralarda kimi Kürt aşiretleri, karakol baskınlarına başlar. Şadan Aşireti reisi ve eski jandarma komutanı Paşo, Ağustos 1920'de, Kuruçay'a cephane götürmekte olan birliği tutsak alıp cephaneye el koyduktan sonra Refahiye'yi işgal eder. Hükümet konağına 'Kürdistan' bayrağı çeker. Yine bu sıralarda, Yıldızeli ayaklanmasında parmağı olan ve eşkıyalıkla geçinen Zalim Çavuş'un bölgeye gelip çapulculuğa, soygunculuğa giriştiği gerekçesiyle Sivas'ta kurulmakta olan 6. Süvari Alayı Zara'ya gönderilir. Alay aslında İmranlı'ya gidecektir. Havanın bozuk, yolların kapalı oluşu sebebiyle hareketini geciktirir ve İmranlı'ya 14 Şubat 1921 tarihinde ulaşabilir. Bunun üzerine Dersim'de Kürtler, Türklerin kendilerini yok etmek amacıyla bölgeye birlikler gönderdikleri yolunda propaganda yaparak ayaklanmaya geniş bir katılım sağlamaya çalışırlar. Bölgedeki asker kaçaklarından 15 kadarını yakalayan 6. Süvari Alayı, bunları 4 Mart günü bir süvari bölüğüyle Zara'ya yollar. Yolda bölük baskına uğrar. Hayvanlarını bırakarak güçlükle Zara'ya ulaşabilir. İmranlı (Ümraniye) bucak müdürü Haydar Bey, olup bitenlerden haberi olmakla birlikte olayların içine girmez görünür. 6 Mart günü Kürtler İmranlı'ya saldırırlar. Çarpışma sabahtan akşama kadar sürer ve cephanesi biten birlikler teslim olur. Bu arada alay komutanı Miralay Halis başta olmak üzere, komutan ve erlerden çok sayıda kayıplar, yaralılar verilir. Geri kalan 90 erle, 5 komutan da tutsak alınır. 135 hayvan, 118 eyer takımı, 203 tüfek, 2 ağır makineli tüfek de ayaklananların eline geçer. Haydar Bey, tutsak alınan subay ve memurları kendi konağında konuk eder. Gerçek amacı, bunları gerektiğinde hükümete karşı rehine olarak elinde bulundurmaktır. Kürt kaynaklarına göre, Halis Bey kurulan Divan-ı Harp'te yargılanarak ölüm cezasına çarptırılır ve kurşuna dizilir. Diğer subay ve erler birer terhis belgesi verilerek serbest bırakılırlar. Alişan Bey, Tunceli ve Hozat'taki aşiretlerden topladığı beş yüzü aşkın Kürtle İmranlı'ya gelir. Geçtikleri yollarda silahsız bütün Türk köylerini yağma ettikleri, halkını öldürdükleri öne sürülüyorsa da böyle bir kayıt Kürt kaynaklarında yer almamaktadır. İmranlı'ya 'Kürdistan' bayrağı çekerler. Ayaklanmaya katılan aşiretlerin reisleri meclise telgraf çekerek, Kürtlere özerklik verilmesini, Sevr antlaşmasının uygulanmasını, Kürt çoğunluğu bulunan bölgelerde Türk memurların geri çekilmesini isterler.

Ayaklanmanın yayılması üzerine bölgeye, nasihat heyetleri gönderildiyse de bunların hiçbir etkisi olmaz. Ayaklanma giderek yayılmaktadır. Hükümet, 10 Mart 1921 günü Elazığ vilayetiyle Erzincan sancağında ve Sivas vilayetinin Divriği, Zara kazalarında sıkıyönetim ilan eder. Yunanlıların Ege'de ilerlediği bir dönemde patlak veren ayaklanma hükümeti telaşa düşürmüştür. 13 Martta Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa, seferde ordu komutanı görev ve yetkisiyle ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilir. Çarpışmalar uzun sürer. 1920 Nisan ayında, harekata düzenli birliklerin yanında, Kemah ve Eğin müfrezeleriyle Osman Ağa'nın (Topal Osman) yönetimindeki Giresun Müfrezesi (Laz Alayları ya da Giresun Alayları) de katılır (Devam Edecek).