Eğitimde yol ayrımındayız.
İçerde ve dışarda güzel ülkemizin üzerine oyunlar oynanıyor. Ne kadar vahim bir duruma gelmişiz.
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Gençliğe Hitabe' sinde '…..İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. …'. Demişti. Şimdi neredeyse o duruma gelmişiz.
21. Yüzyılda bir ülkenin en önemli ordusu eğitim ordusudur. En önemli kaleleri eğitim kurumları yani okulları, üniversiteleridir. Geldiğimiz duruma bakın. En önemli ordumuzun (eğitim ordumuzun) içine yüzbinlerce cemaatçi terör örgütü mensubunun girmesine izin verilmiş. En önemli kalelerimiz olan okullarımız ve üniversitelerimizin yönetimi bir cemaate teslim edilmiş. Gülen cemaati ve daha sonra terör örgütü olduğu anlaşılan bu örgüt ülkemiz üzerinde emperyalist bir oyun oynayarak darbe yapmaya kalkışmıştır.
Ülkemizi yönetenler başta olmak üzere hepimizin aklımızı başımıza alıp düşünmemiz ve harekete geçmemizin zamanı gelmiştir. Bu hareket eğitim hareketi, insan yetiştirme hareketi olmalıdır.
1974 yılında ortaokul 3.sınıfa devam ediyordum, rahmetli babam köyümüzde ilk serayı yaptırmıştı. Kışın domates, salatalık, taze fasulye, patlıcan yetiştirecektik. Çok heyecanvericiydi. Benim gibi Antalyalı, Manavgatlı, Antalya'nın ilçelerinden ve köylerinden olan birçok çocuk-genç de o yıllarda benzer heyecanı yaşadı.
Şimdi merak ediyorsunuz. Seranın 'eğitimde yol ayrımındayız' konusuyla, yani eğitimle ne alakası var diye. Biraz sonra açıklayacağım. Önce serada domates salatalık yetiştirmenin heyecan ve anısını paylaşmak istiyorum siz değerli okuyucularımla.
Serada ilk üç yıl kendi ürettiğimiz domates, salatalık, biber ve patlıcan tohumları ile üretim yaptık. Daha sonra Tarım Müdürlüğünün ziraatçıları, serbest çalışan ziraatçılar gelerek yeni tohumların çıktığını, üç katı daha fazla ürün verdiğini söyleyerek tohumlarımızı değiştirmemizi söylediler. Köyde üretim yapan seracı için bundan daha iyi bir haber olabilir mi? Tabi tohumlar değişti. Gerçekten de ürün miktarı arttı. İki üç katına çıktı. Çok iyi hatırlıyorum o gün bizlere sunulan 10 gramlık salatalık tohumlarının üzerinde İsrail, domates tohumlarının üzerinde Hollanda yazıyordu. Çok iyi hatırladığım bir şey daha var, bu tohumların o günkü 1 kg'ının fiyatı bir kg altından daha yüksekti. Tarımda bu gün geldiğimiz noktada ülke tarımımız yok oldu. Tümüyle dışa bağımlı olduk. Yerli tohumlarımız bitirildi. Kim tarafından? O gün ülkemizi yönetenler tarafından.
Bu gün eğitimde de aynı noktadayız. Yani yol ayrımındayız. Ülkemizin eğitimi ve geleceği yok olmak üzere. Bir an önce harekete geçmemiz gerekiyor.
Ülkemizi yönetenler başta olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı, okullar, okul müdürleri, öğretmenler, üniversiteler, işletmekler, kamu ve sivil toplum kuruluşları, özellikle de velilerimizin harekete geçmesi gerekiyor.
Eğer bu gün harekete geçemezsek, 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl sonra harekete geçmek istesek de hiçbir faydası olmayacak tarımda olduğu gibi. Yerli tohumlarımız yok olduktan sonra aklımız başımıza geldi ama iş işten geçmişti.
Eğitimde tam şimdi yol ayrımındayız. Ya geleceğimizin yok olmasına seyirci kalacağız. Ya da harekete geçeceğiz. Akademik becerinin yanında günlük becerilere ve temel becerilere sahip insan yetiştiren bir eğitim modeline geçmek için yol ayrımındayız. Bilgi ve teknoloji üreten, bilimsel, dünya ile entegre olabilen, özgürlükçü ve demokratik bir eğitim modeline geçmek için yol ayrımındayız.