Sarı, yeşil, kırmızı gibi farklı renklere sahip olan elma, her mevsimde bulunabilen dayanıklı, ekonomik, lezzetli ve dünyada muzdan sonra en fazla tüketilen meyvedir. Çok eski dönemlerden beri sağlık üzerine olumlu etkileri bilinmekte ve doğal ilaç olarak kabul edilmektedir. Günde bir elma yemek doktoru uzak tutar diye bir deyiş bile vardır. Elma çiğ veya pişirilerek tüketilebilmektedir. Tarçın ve zencefille birlikte tart, kurabiye gibi hamurlarda, pasta dekorunda ve meyve salatalarında, ekşi elma ise bunların yanı sıra marul ve çoban salatalarında kullanılabilmektedir. Ayrıca çayı, sirkesi, şarabı, pestili, reçeli, kurusu, pekmezi, kompostosu/hoşafı yapılabilmektedir. Bunların dışında, kekleri yumuşak tutmak, fırında pişen tavuğun daha yumuşak olmasını sağlamak, fazla tuzlu yemeğin tuzunu almak ve cilt bakımı için de kullanılabilmektedir.
Elmanın besin değeri, ağacının yetiştiği toprağa, kendi cinsine ve gördüğü işlemlere göre değişmektedir. Elma zengin fenolik içeriği ile insanlar için en iyi antioksidan kaynaklarından birisidir. Fitokimyasal grup olan flavanoidler ile fenolik asit ve ursolik asit içerir. Flavonoidler antioksidan özellik taşırlar ve fenolik bileşikler olarak bilinen polifenollerdir. Elmanın %85 i su olup, kuru madde içeriğinde karbonhidratlar (şeker), pektin ve mineraller yer almaktadır. Elma A, B1, B2, B6, B9 (folik asit), C, E, K vitaminleri ile potasyum ve magnezyumca zengindir. Elmanın çeşidi, hasadının zamanı, depolaması ve işlenmesi, fitokimyasalların, vitaminlerin ve minerallerin oranını etkilemektedir. Bu fitokimyasallar prosiyanidin, kateşin, epikateşin, klorojenik asit, phloridzin ve quercetin dir. Elmanın etinde kateşin, prosiyanidin, epikateşin, phloridzin vardır ama kabuğa göre oranları düşüktür. Kabukta kuersetin, et kısmında klorojenik asit bulunur. Elmada insana yararlı olan antioksidan kapasitesinin çoğu kabuğunda bulunmaktadır. Elma kabuğu etine göre 2-6 kat daha fazla fenolik bileşen ve 3 kat daha fazla flavonoid içermektedir. Düzenli tüketilen flavanoid içeren besinler; iyi huylu kolestrolü artırıp, kötü huyluyu düşürmekte, epikateşinle kan basıncını yani tansiyonu düzenleyerek koroner kalp hastalığı ve felçten ölüm riskini azaltmaktadır. Kabukta bulunan flavonoid olan quercetin'in iltihabı azalttığı, Alzheimer hastalığına yol açan serbest radikallerden beyin hücrelerini koruduğu saptanmıştır. Quercetin ve naringin adlı flavonoidin yüksek oranda olması, insanı akciğer ve meme kanserinden koruyabilmektedir. Bu madde kırmızı elmada daha fazla bulunmakta olup, bağışıklığı güçlendirmekte, kan damarlarındaki inflamasyonu azaltmakta bunun yanında olan kaempferol ve myricetin ise artrit ve gut gibi iltihabi durumları azaltmaya yardımcı olmaktadır. Elmadaki kateşin ve klorojenik asit mide yaralanmalarına karşı koruyucu olabilmektedir. Elmada bol miktarda bulunan phloridzin adlı flavonoidin, vücuttaki kemik yoğunluğunu artırdığı araştırmalarla saptanmıştır. Polifenoller vücudun karbonhidrat alımını azaltıp, kan şekerindeki dalgalanmayı önlemektedirler.
Kısaca vitamin P olarak da adlandırılan flavanoidlerin, kanser, diyabet ve kalp-damar hastalıklarının görülme riskini düşürdükleri belirtilmektedir. Ursalik asit, elmada bulunan diğer bir doğal bileşendir. Yağ azaltmaya ve kas yapımına yardımcı olmakta, kanser hücreleri oluşumunu engellemektedir. Özellikle sert yeşil elma kabuğunda olan polifenoller midede ülsere neden olan heliobakter bakterisinin ürettiği, üreaz enzimini baskılamakta ve mide asidi bakteriyi yok edebilmektedir. Elma kabuğu vücuttan zararlı bakterileri ve mantarları uzaklaştırmaktadır. Elmanın A vitamini içeriği, çeşidine göre değişse de yüksek seviyede olup, lutein ve beta karotenle birlikte cilt, göz ve bağışıklık sisteminin güçlü olmasına yardımcı olmaktadır. Elmanın daha çok kabuğunda olan C vitamini serbest radikal hasarı ile mücadele eder, hücrelerin korunmasına yardımcı olur, insanların cilt hücrelerini yeniler, canlılık verir, kolojen yapımını teşvik eder, yara ve kesikleri iyileştirmeye yardımcı olur, enfeksiyon ve hastalıklara karşı korur. İçeriğindeki B6 vitamini, beyinde bulunan asetilkolin ile insanda konsantrasyon düzeyini artırır, problem çözmeye destek olur ve hafızayı güçlendirir. E ve C vitaminine ilave olarak bir flavanoid olan quercetin ile akciğerin iyi çalışmasına katkıda bulunur. Armutla birlikte tüketilen elma, astım ve bronşiti azaltmada etkilidir. C vitamini, epikateşin, siyadin ile birlikte antioksidan görevi görüp, mesane ve böbreklerde taş oluşumunu engellemektedir.
Elma potasyum ve magnezyum minerallerince zengin olup, bu mineraller kan basıncının ve şekerin dengelenmesi ve kemik sağlığı konularında vücuda katkılar sağlamaktadır. Elmada bulunan posa 1.4 gram olup, çözünmez posa normal bağırsak fonksiyonlarının yerine getirilmesine yardım ederken, 0.4 gram kadar olan çözünür posa pektin ise bağırsak boyunca gıda geçişini yavaşlatarak kandaki kolestrolün düşmesi, glikozun bağırsaktan emiliminin azaltılması ve insülin üretimi için ihtiyaç duyduğu galacturonic asit maddesini temin ederek insülin ihtiyacının azaltılmasına katkı sağlar ve prebiyotik etki ile besin alımını yükseltir, zararlı bakteri ve toksinleri ortadan kaldırarak sağlığa fayda sağlar. Elma gibi yüksek lifli meyvelerin insanları Parkinson hastalığına karşı koruyabildiği ileri sürülmüştür. Elma sindirim sisteminin çalışmasına faydalı bir meyve olmasına rağmen, pektin nedeniyle bazı kişilerde gaza, şişkinliğe, ishale neden olabilmektedir. Elmanın fazla tüketimi, yüksek früktoz içeriği nedeniyle hem kandaki şeker oranının yükselmesine, hem de karaciğerde yağ birikmesine sebep olabildiğinden, diyabet ve obozite sorunu oluşturabilmektedir. Elma suyu lif içermemesi ve fenolik bileşikleri fazla içermesi nedeniyle, bunun yerine kabuğu ile birlikte kendisinin tüketilmesi daha yararlı olmaktadır. Elma kabuğunda tarımsal ilaç ve mum kalıntısı olma riski nedeniyle, yıkamadan önce ılık karbonatlı sirkeli suda tutulmalı ve durularken ılık su ile ovalayıp, fırçalayıp, kurutulup buzdolabında bir süre bekletildikten sonra tüketilmelidir. Öğle ve akşam yemeği arasında ara öğün olarak ve üzerine tarçın, zencefil konularak tüketilmesi, vücudun dinç kalması ve zihnin iyi çalışmasına yararlı olmaktadır. Elmalar içerisinde şeker içeriği yönünden fazladan aza doğru sıralama kırımızı, sarı, yeşildir. Mide asitliği yüksek kişiler kırmızı ve sarı elma çeşitlerini tercih etmelidirler. Elma kabuğu soyulup tüketilecekse, kabuklar dolapta biriktirilmeli ve içine tarçın, zencefil, karanfil gibi baharatlar konulup çay halinde tüketilmelidir ki böylece kabukla atılacak polifenollerden de yararlanılabilsin. Elma, asitli içeceklere göre dişlere 3-4 kat zarar verebilmektedir. Bunu azaltmak için küçük parçalar haline getirilerek tüketilmelidir. Düzenli elma tüketimi kronik hastalıklardan korunmaya ve sağlığın sürdürülmesine yardımcı olmaktadır. Elma sütlü tatlılardan bile daha düşük kalorili bir meyvedir. Hamilelik döneminde kadınların tüketmesinin, doğacak bebekte astım ve bronşit riskini azalttığı bildirilmiştir. Çocukların beslenmesine minerallerce zengin ve taşınması kolay olan elma kurusunun da dahil edilmesi ilerleyen yaşlardaki sağlıkları açısından önemli faydalar sağlayacaktır.