Tarih 23 Nisan 2020. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, video konferans yöntemiyle düzenlenen AK Parti MYK toplantısında, 'Kendi evinizin önünü bile ekin, boş yer kalmasın' demişti.
Erdoğan, 'Öncelikle tarım, tekstil, sanayi ve bu üç sektörün ardından turizmde kademe kademe rahatlamanın başlaması planlanıyor' değerlendirmesini yapmış,tarımın önemini vurgulayarak, kurmaylarına 'Kendi evinizin önünü bile ekin, boş yer kalmasın' diye seslenmişti.
Erdoğan, kurmaylarına 'kendi evinizin önünü bile ekin'derken tarımın önemine dikkat çekmişti.
Bugün ise 'mera alanlarına ekim yaptıkları' gerekçesiyle insanlara para cezası kesiliyor.
CUMHURBAŞKANIN HABERİ YOK HERHALDE!
Eskişehir'in Çifteler ilçesinde çiftçilere mera alanlarına ekim yaptıkları gerekçesiyle yüz binlerce liralık para cezası kesildi. Ceza kesilen köylüler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz yıllarda 'Kendi evinizin önünü bile ekin, boş yer kalmasın' dediğini hatırlatarak cezaların affedilmesini talep etti.
Çifteler ilçesine bağılı Doğanay, Ortaköy, Yenidoğan ve Alikan köylerinde yüzden fazla çiftçiye İl Tarım Müdürlüğü tarafından 40 bin ile 170 bin lira arasında değişen miktarlarda para cezası kesildi.
'EVİNİZİN ÖNÜNÜ BİLE EKİN'
SÖZÜNÜ HATIRLATTILAR
Konuyu CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer gündeme getirdi. Çakırözer, bölgeye giderek cezaların affedilmesi için seslerini duyurmaya çalışan çiftçileri dinledi. Doğanay Mahallesi sakinlerinden Abdullah Öztürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz yıllarda kurmaylarına 'Kendi evinizin önünü bile ekin, boş yer kalmasın' talimatını hatırlatarak, şöyle konuştu:
'Televizyonda daha önce Cumhurbaşkanımız 'Bir dekar boş yer kalmayacak, çiftçilerimiz gelir elde edecek' demişti. Ama şu anda köyün tüm çiftçilerine büyük meblağlarda cezalar geldi. Hem de atadan babadan kalan yerlere ektik diye. 60 yaşındayım 120 yıl önceden benim babamın, dedemin ektiği yerler için şimdi mera vasfı diye ceza kestiler. Buralar yeni meradan bozma değil. On yıllardır ekiyoruz. Ben eski muhtarım buraları parsel parsel biliyoruz. Bu cezaların iptalini istiyoruz.'
'MİLLET PERİŞAN DURUMDA'
Ortaköy Mahallesi Muhtarı Ramazan Taşel de, 'Böyle bir ceza olamaz. Zaten millet perişan durumda. Çiftçi üretemiyor, zor durumda. Mazot gübre, elektrik kaç para olmuş. Ekmek kaç para olmuş… Bu cezaları yazarken bunları düşünen olmamış mı?' ifadelerini kullandı.
VALİLİK'TEN BİR TALEPLERİ VAR
Çiftçilerden Recep Uçak ise Valilik tarafından bir komisyon kurularak alanların mera vasfının olup olmadığının tespit edilmesini istediklerini söyledi. Uçak, 'Arazi babamdan bana miras kaldı. Bana da 109 bin lira ceza yazmışlar. Tamamen adaletsiz uygulama. Yapılan, üreten çiftçiyi cezalandırmak. Bizim bu paraları ödememiz mümkün değil, ödeyemeyiz. Masada oturarak ceza yazılmaz. Gelsinler burada komisyon kursunlar. Mera mı, değil mi tespit etsinler' diyor.
ÇAKIRÖZER, CEZALARIN AFFEDİLMESİNİ İSTEDİ
Çiftçileri dinleyen CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Tarım ve Orman eBakanlığı'na ve Eskişehir Valiliği'ne çağrıda bulunarak cezaların affedilmesini istedi. Eskişehir'in önemli miktarda buğday, arpa, pancar üreten bir bölge olduğuna dikkat çeken Çakırözer, şöyle konuştu: 'Bir yandan ülkede tahıl sıkıntısı yaşanıyor. Buğday, arpa ithal ediliyor. Hatta ithal edilecek buğday bulunamıyor. Bu yüzden ekmek fiyatı 5 liraya çıktı. Bir yandan ise üreten çiftçiye 'niye ektin?' diye 80 bin, 100 bin, 170 bin lira ceza kesiliyor. Köylülerin neredeyse hepsine ceza gelmiş. Kimi yılardır hiç ekmemiş, kiminin atadan kalma tarlasının ortasına mera demişler ceza kesmişler. Ortada adaletsiz bir uygulama var.'
* * *
Eskişehir'de gerek Büyükşehir Belediyesi gerekse Odunpazarı Belediyesi, belediyelere ait boş durumundaki arazilerin boş kalmaması adına üreticilere 'ekip biçmeleri' adına tahsis etti.
Türkiye'nin buğday açığını kapatmak adına Ukrayna'dan ithal ediyor. Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaş nedeniyle deniz yolunda yaşanan ulaşım sorunu nedeniyle Ukrayna'dan buğday getirilmekte çok büyük zorluklar yaşanıyor.
Bu da buğday ve haliyle un sıkıntısına neden oldu. Un ve ekmek fiyatlarının yükselmesinin baş gerekçesi olarak ekmeklik buğdayda yaşanan sıkıntı gösteriliyor.
* * *
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Bir dekar boş yer kalmayacak, çiftçilerimiz gelir elde edecek' demişti.
Bu günlerde çok daha fazla ihtiyacımız olan buğdayı eken üreticilere yazılan cezalardan cumhurbaşkanının büyük ihtimalle haberinin olmadığını düşünüyorum.
CHP Milletvekili Çakırözer'ingündeme getirmesiyle haberdar olmuştur.
Tarım Bakanına 'hazine arazilerine ekim yaptıkları gerekçesiyle yazılan cezaların iptal edilmesi, üretim devam etmesi için ekmeye devam etsinler' talimatını vereceğini düşünüyorum.
Yoksa yaşları 80'i bulmuş çiftçilerin yazılan bu cezaları ödemeleri mümkün değil. Ayrıca verimli tarım arazilerinin boş kalması adına çiftçiler teşvik edilmeli.
* * *

PARK EDEN ARAÇLAR OTOBÜS ŞÖFÖRLERİNE ZOR ANLAR YAŞATIYOR
Pazartesi günü akşam saatlerinde Muttalip Caddesindeki duraktan belediye otobüsüne binmek için beklerken sürücülerinin yaşadığı zor anlara şahit oldum.
Muttalip Caddesinin Köprübaşı tarafına yakın ekmek fırının önündeki otobüs durağında beklerken caddenin ortasından geçen tramvay raylarının sağ ve soluna araçların park ettiğini gördüm.
Caddenin ortasına döşenen tramvay hattı rayları zaten caddeyi daralttı. Rayların yanına konulan beton dubalar daha da daraltmış. İki araç yana yana geçerken bir birlerine adeta sürtmemek için araç sürücüleri ecel terleri döküyor.
Durağa yanaşan belediye otobüslerin sürücüleri de park eden araçlar yüzünden gıdım gıdım hareket etmek zorunda kalıyorlar.
Bindiğim otobüsün sürücüsüne, 'her gün bu sıkıntıyı yaşıyor musunuz?' diye sordum.
'Evet yaşıyoruz. Cadde tramvay raylarından dolayı daraldı. Rayların yanlarına tramvay yoluna araçlar girmesin diye beton dubalar konuldu. Bu beton dubaların yanına birde araçlar park edince duraklara zor yanaşıyoruz. Geçerken bir araca sürtüp zarar verirsek fatura bize kesiliyor. Büyük ihtimalle park eden araçların sahipleri bu cadde üzerindeki esnaflar. Oysaki hemen durağın arka tarafında Bayat Pazarında katlı otopark var. Biraz gerisinde ise Atatürk Ortaokulunun bahçesi okullar tatil olduğundan otopark olarak kullanılıyor. Araçların sahipleri otopark parası vermemek için araçlarını cadde üzerine park ediyorlar. Sıkıntısını biz yaşıyoruz' dedi.
'Peki, siz yaşadığınız bu sorunu amirlerinize bildirmiyor musunuz?' diye sorunca, 'Abi kaç defa söyledik. Trafik Şube Müdürlüğüne bilgi verdiklerini söylüyorlar' diye cevap verdi.
TRAFİK POLİSİ VEYA BELEDİYE ZABITASI GÖRMÜYOR MU?
Muttalip Caddesi şehrin en işlek caddelerinden birisi. Her gün belki de binlerce araç geçiyor. Bu caddeden hiç mi trafik polisi veya belediye zabıta memurları geçmiyor?
Trafik Polisi Cadde üzerine gelişi güzel park yapan bir araç gördü mü hemen cezayı kesiyor.
Bu dar caddeye park eden araçlara neden ceza yazılmıyor?
Görmezden mi geliniyor?
Yoksa park yasağı yok mu?
* * *
Bu caddede 'park yapılmaz' uyarı tabelalarını da görmedim.
Oysa esas park yapılmayacak cadde Muttalip Caddesi olmalı.
Park eden araçların üzerine önce uyarı mahiyetinde 'park yapmak yasak' diye not konulmalı.
Bir hafta boyunca bu uyarı devam etmeli.
Araç sahipleri de Muttalip Caddesi üzerindeki tramvay raylarının sağ ve soluna araç park yasağının olduğundan bilgi sahibi olacaklardır.
Bir hafta sonra park yasağına rağmen park eden araçlar var ise cezai işlem uygulanmalı.
Birkaç araç sürücüsünün yazılacak cezadan canı yanarsa bir daha park etmezler.
Belediye otobüs sürücülerinin de yaşadıkları sıkıntı da çözülmüş olur.
* * *

GÜNÜN FOTOSU:
Boş daire kalmadı. Bütün daireler tutuldu
* * * *

HİKAYE:

Mutluluğun Sırrı
Bir genç bir zamanlar mutluluğun sırlarını öğrenmek istemiş. Bir bilge aramış. Sormuş, soruşturmuş falanca kişidir demişler. Ayrıca kırk günlük mesafedeki bir köşkte yaşadığını da öğrenmiş. Üşenmemiş, yola çıkmış ve bilgeyi bulmuş. Bilge, onu bir güzel ziyafetle ağırlamış, isteğini sormuş:
'Mutluluğun sırrı' demiş delikanlı 'bana bunu öğret.'
Bilge bu sırrı vermeyi kabul etmiş.
Delikanlının eline bir kaşık vermiş, iki damla sıvı yağı da kaşığın içine koymuş.
'Köşkümü bir güzel gezeceksin ancak bu yağı dökmeyeceksin' demiş.
Delikanlı sarayı geziyormuş ama gözü devamlı kaşıktaymış. Dönmüş gelmiş. Bilge sormuş.
'Salondaki Acem halılarını gördün mü? Kütüphanedeki şömineyi fark ettin mi? Bahçedeki gülleri gördün mü?' şeklinde bir yığın ayrıntı sormuş. Utanan delikanlı, hiçbir şey görmediğini itiraf etmiş. Çünkü sadece yağa bakıyormuş.
Bilge şöyle demiş:
'Öyleyse git şimdi daha dikkatli olarak köşkümün harikalarını gör. Oturduğu evi tanımadan o insana güvenemezsin'.
İçi rahatlayan delikanlı, kaşık elinde gördüğü her şeyi hafızasına adeta kazırcasına dikkat etmiş, gördüklerini bir güzel anlatmış.
Bilge;'Peki, sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?'diye sormuş.
Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş.
Bilgeler bilgesi demiş ki;
'Mutluluğun sırrı, dünyanın bütün harikalarını görmektir ama iki damla yağı unutmadan'.
* * *