Ben bu şehirde doğdum…
Ancak 55 yıllık hayatımın yaklaşık 20 yılı başka şehirlerde geçti…
İstanbul, Afyon, Ankara…
Öyle işte…
Ama ben bir Eskişehirliyim…
Ben 1975'de, 80'de, 90'da da Eskişehirli olmaktan çok mutluydum…
Eskişehir'i hep sevdim…
Kendimi hep buraya ait hissettim…
Çamurunda, tozunda, yağmurunda, karında, ayazında burası benim şehrimdi…
Bazen her şey çok güzeldi, bazen berbattı…
Elimde bidonla Kalabak sakaların arkasından koştuğum günleri nasıl unuturum…
Odunpazarı duraklarında balık istifi otobüslerle eve gittiğimi,
Belediye otobüsünün karoserinde açılmış yarıktan altımızda akan asfaltı seyrede seyrede…
Ama Adalar vardı o zamanlar, Yalaman Adası…
Lunapark, atlıkarınca, yazlık bahçeli sinemalar…
Tahta sandalyelerde ayağım yere erişmezdi…
Haşlanmış mısır, Gençler gazozu…
Sonra döner annem ve babamla Kızılay durağında 2 numaralı otobüsü beklerdik.
İndiğimiz duraktan eve kadar biraz yürürdük, tahta bir köprüden geçerdik, arkamıza kediler takılırdı, korkardım…
Şeytan geceleri kedi kılığında gezinirmiş…
Artık kim fısıldadıysa kulağıma…
O zaman da şehrimi çok severdim, en az şimdi sevdiğim kadar…
***
O günlerden bu günlere uzun zamanlar geçti...
Onlarca yıl…
Artık 2020'deyiz…
2050'ye geldiğimizde de (ya da gelindiğinde diyelim) bugünler aynı özlem ve hüzünle anılacak, emin olun…
Doktorlar Caddesi, Porsuk, tramvay, Köprübaşı, Kalabak Su damacana krizi…
O kadar güzel ve sevecen bir nostaljiyle anlatılacak ki, 2020'leri bilmeyen gençler, yarı hayret yarı acımayla dinleyecekler…
Hayat böyle bir şey…
Önemli olan,
Ne zaman ya da ne kadar yaşadığınız değil,
Yaşadığınız şehirle ilgili neler yaptığınız, neler dilediğiniz, nelere katkı verdiğiniz…
Sizce Paris nasıl Paris oldu?
Viyana, Prag, Budapeşte, Londra, Berlin, İstanbul?
Bir anda mı, aniden gökyüzünde çakan bir şimşek sayesinde mi?
İlmek ilmek dokunarak, nakış nakış işlenerek…
Eskişehir bir Paris olamaz mı?
Elbette olabilir ama bir 500-600 yıl sonra…
Peki, Eskişehir'in Paris gibi olması çok önemli mi?
Asla değil…
Eskişehir için önemli olan, yaşayan insanların mutlu, huzurlu, güvenli olmaları…
Sokaklarında, caddelerinde gezerken, 'burası benim şehrim' demeleri ve bundan mutlu olmaları…
***
İşte onun için diyorum,
Eskişehir, bu yüzden Eskişehir…